Arama

Hz. Meryem niçin korkmuştu?

Hz. Meryem niçin korkmuştu?
Yayınlanma Tarihi: 18.11.2022 12:17:00 Güncelleme Tarihi: 18.11.2022 12:54
Sesli dinlemek için tıklayınız.

'Keşke ölseydim ve unutulup gitseydim.'

Yunus Emre zahitlerin dünyayı bırakarak hakikati başka bir zeminde arama esaslı yöntemlerini reddetmek sadedinde 'ben ayımı yerde gördüm, bana rahmet yerden yağar' demişti. Bu ifadenin kaynağını aramak istersek peygamberlerin kıssalarından birkaç husus akla geliyor: Birincisi büyük bir sıkıntı ile mustarip olan Hz. Eyyub'a çare olarak suyun gösterilmesi (Sad, 42), ikincisi Hacer'in amansız bir şekilde koşuşturması esnasında İsmail'in suyu ayağının altında bulması ve üçüncüsü Hz. Meryem'e 'Ayağın altında pınar var' denilmesi. Eyyub Peygamber yaşadığı darlığın -kabz- ardından Rabbine iltica ettiğinde, 'Ayağını yere vur, işte içilecek serin su' denilmişti. Eyyub'un yaşadığı dert neydi ki ayağın altında bulacağı su onun çaresi olacaktı? Bu hikayeye göre daha anlaşılır olan ise İsmail ve Hacer hikayesidir. Hacer çocuğu İsmail'e su ararken, aranan yerde değil -Yunus'un ayı gökte aramayı bırakması gibi- ayağın altında bulunmuştu su. Böylece rahmet ikinci kere yerden yağmıştı. Üçüncü hikaye ise Hz. Meryem ile ilgilidir. Meryem Cebrail'in nefesiyle Hz. İsa'ya hamile kaldığında şöyle der: 'Keşke bundan önce ölseydim ve unutulup gitseydim.' (Meryem, 23). Cebrail ise ona şöyle der:'Üzülme, Allah senin alt tarafından bir pınar akıttı.'

Ayet-i kerimeyi literalist yorumla okursak, ortada sorun yok gibidir: Hz. Meryem iffetiyle maruf birisidir ve çocukluğundan itibaren kendini Allah'a adamış, Mabed'in içindeki inziva odasında (mihrap) ibadete çekilmişti. Haddi zatında annesi de henüz ona hamile iken erkek olmasını temenni etmiş, özgür birisi olarak onu Allah'a adamak istemişti. Meryem o kadar zahit ve dindar idi ki Zekeriya Peygamber kendisine imrenmiş, onun gibi bir çocuğunun olmasını dilemiş, İbnü'l-Arabi'nin yorumuna göre Allah ona Meryem gibi olan Yahya'yı vermişti. Yahya ahlak ve öteki meziyetleri bakımından Meryem'in erkek olarak temessül etmiş haliydi. Hz. Meryem inziva esnasında bir takım kerametlere mazhar oluyordu. Bu örneklerden birisi olmak üzere yanındaki rızkın nereden geldiği sorulunca 'Bunlar rabbimdendir' diyordu. Başka bir anlatımla Meryem rızkın 'nedensiz' olabileceğini idrak edecek bir makamda iken kendisine 'nedensiz' bir çocuk ihsan eden Cebrail'i görmüştü. Bununla beraber iffet timsali birinin sıra dışı bir şekilde hamile kalması büyük imtihandır. Bu nedenle literalist yoruma göre Meryem'in sözlerinin nedeni, utanmak ve çekinme olmalıdır.

Herhangi bir konuda akla gelen ilk yorum, mizacımız ve aşina olduğumuz işlerle ilgilidir. Her insan az çok Meryem'in halini düşünerek onun yaşadığı sıkıntının insanlardan utanmadan kaynaklandığını düşünebilir. Bununla beraber 'empati' eksenli böyle bir yaklaşım burada bizi yanıltabilir. Çünkü bu yorumda belirleyici olan geleneksel ahlak anlayışıdır. Hz. Meryem geleneksel ahlaka göre yaşayan birisiyse karşılaştığı büyük sınavla sarsılacak, insanlara durumu açıklamanın güçlüğü altında 'keşke unutulup gitseydim' diyecekti. İffet ve temizliğiyle maruf Hz. Meryem'in bu şekilde hamile kalması bütün tarih boyunca kadınların yaşadığı çeşitli imtihanların ideal örneği olmuş, bilhassa iftiralara karşı iffetli insanlar Meryem idealiyle direnebilmişti. Bununla birlikte Meryem'in geleneksel ahlakla hareket ettiğini düşünmek de konuyu anlamaya katkı vermiyor, en azından ona cevaben söylenen 'su' ile çelişiyor.

Hz. Meryem'in söylediği sözlerin benzerlerini iki zümrede görmekteyiz: Birincisi Cehennem azabını gören inançsızlar korkudan 'keşke toprak olsaydık' diyeceklerdir. İlahi kitap böyle aktarmaktadır. Buna mukabil müspet bir örnek ise erken dönem zahitleri arasında Allah'tan korku ve utanma karşısında 'keşke hiç yaratılmamış olsaydık' diyenlerdir. Lakin bir de sonraki nesillerce hayırla yad edilmek istenen unutulmak istenmeyenler vardır. Bunların en büyüğü Hz. İbrahim'dir. Hz. İbrahim 'Rabbim' Sonrakilerde bizi hayırla anılma nasip eyle' demiş, bu duanın mazharı olmak üzere Allah Hz. Peygamber'e 'Senin adını yücelttik' demişti (İmam Kuşeyri'nin yorumu). Öyleyse 'unutulup gitmek' müspet örneklerce dile getirildiği gibi bunun tersi de söz konusudur. O zaman Meryem'in sözlerini müspet örnekler arasında düşünerek bir anlam aramak gerekir:

Hz. Meryem'in insanlardan korkarak ve utanarak bu sözleri söylemiş olması geleneksel ahlaka göre makul, dindarlık bakımından makul görünmüyor. Cebrail'i görmüş iken insanlara durumu açıklamaktan utanmak, büyük metafizik hadiseyi anlamamak demek olacağı kadar böyle bir çekingenlik suç işlemiş hissini ima edebilir. Binaenaleyh Hz. Meryem'i böyle söz söylemeye sevk eden şeyin toplumdan ve ailesinden çekinme duygusu olabileceğini düşünmek makul görünmüyor. Üstelik aile daha önce Yahya'nın doğumuyla -kısır anne ve pir-i fani babadan- doğumuyla hadiseye hazırlanmıştı. O zaman Meryem bu sözleri neden söyledi? Bu sorunun cevabını Meryem'e söylenen 'Üzülme, ayağının altında Allah bir pınar yarattı' sözünü hatırlamak gerekir. Allah -veya O'nun emriyle Cebrail- bu sözleri Meryem'e neden söyledi? Bunun tam olarak bilmiyoruz fakat böyle bir ifadenin cevap sadedinde zikredilmiş olması hadiseyi başka bir istikamette düşünmek için bize bir yol gösteriyor.

Vahiy tecrübesi peygamber için hayatın en çetin anı olmalıdır. Çünkü vahiy insana yüklenen emanetin en yüksek seviyesi, Allah ile irtibatın en yoğun halidir. Hz. Meryem bir peygamber değildi lakin sanki vahiy alır gibi bir peygambere hamile kalmış, onu Cebrail'in nefesinden bir 'söz' olarak almıştı. Binaenaleyh onun durumunda peygamberlerin yaşadığı sıkıntıyı peygamber olmayan birisi başka bir seviyede idrak etmiş oldu. Hz. Peygamber vahye mazhar olduğunda büyük sıkıntı yaşamış, korkmuş, daha büyüğünü ise vahyin kesildiği evrede yaşamış, ilahi iradenin muradını anlamakta zorlanmıştı. Hz. Musa Allah'ı görmek istediğinde bayılmakla neticelenen bir durum yaşamış, dağların parçalandığına şahitlik etmişti. Allah ilahi kitabın ağırlığından söz ederken 'Biz Kuran'ı dağlara indirseydik parçalanırlardı' buyurmuştu.

Öyle görünüyor ki Hz. Meryem'in söylediği sözler, yüklendiği vahiy ve emanet tecrübesi karşısındaki acizliği ve tereddüdüyle ilgilidir. Ağır bir yükü yüklenmenin getirdiği darlık ona bu sözleri söyletmiş, göklere ve yere arz edilen 'emanet' bilfiil onun üzerine gelmiş, Meryem ise bedenli varlığına nazaran 'ölseydim ve unutulup gitseydim' demiş olmalıdır. Allah ise peygamberleri teskin ettiği yolla kendisine suyu göstermekle sonsuz rahmetini hatırlatmış, rahmeti ona yerden yağdırmıştı.

Ekrem Demirli

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN