Arama

Veysel Kurt
Ağustos 19, 2019
AK Parti’nin serencamı

Bugünlerde AK Parti on sekizinci yaşını kutluyor.

Kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra girdiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden beri seçim kaybetmemiş ve on yedi yıldır iktidarda olan AK Parti bu yönüyle Türk Siyasal hayatında ayrıcalıklı bir yer edinmiş durumda.

1946'daki çok partili hayata geçişin ardından Türkiye'de siyasal sistemi değiştirebilen tek aktör oldu.

On yedi yıllık iktidarı boyunca bir çok yeniliğe imza atarak gerçekleştirdiği Türkiye'yi bir çok alanda değiştirdi.

Bu zaman zarfında dünya siyaseti de hatırı sayılır düzeyde bir değişime uğradı.

AK Parti kimi zaman bu küresel değişimle birlikte yol aldı, kimi zaman ise küresel baronların hilafına hareket etti.

Bu siyaset kendisini on yedi yıl boyunca ayakta tuttu.

Vesayet odakları ile mücadele ederken, kalkınma planlarını hayata geçirmekten geri durmadı.

Darbe girişimleri ile boğuşarak ayakta kaldı.

Bu süreçleri yönetebilmesinin mihenk taşı ise liderin milletle kurduğu bağ oldu.

AK Parti'nin üzerinde konumlandığı ve on yıllar boyunca dışlanmış olan muhafazakar taban AK Partiyi iktidara taşırken AK Parti de bu tabanı merkeze daha fazla merkeze taşıdı.

Bu anlamda AK Partinin önemli bir miras üzerine oturduğunu yeri gelmişken ifade etmek gerekiyor.

Bu miras ve tabanla kurduğu etkileşim, daha once örneği görülmemiş muazzam bir dinamizm oluşturdu.

Bu dinamizm ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile millet arasında oluşan karşılıklı güven Türkiye'de pragmatizmi aşan bir siyaset formu oluşturdu.

Bu karşılıklı güven sayesinde Türkiye'de ilkler yaşandı.

Gezi olaylarının "Gezi"den ibaret olmadığını, 17-25 Aralık soruşturmalarının yargı/emniyet eliyle gerçekleşen bir darbe girişimi olduğunu fark ederek halka anlattığında milletin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber saf tutmasının arkasında bu güven ilişkisi üzerinde kurulan yeni siyaset formu oldu.

15 Temmuz darbe girişimine karşı sergilenen duruş bu siyasetin zirve noktası oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan o gece yine millet güvendi, millet de arkasında durdu.

Her kesimden yüzbinlerce insanın ölümü göze alarak sokağa çıkmasının başka bir izahı yok.

Türkiye'de ilk defa bir askeri darbe millet eliyle durdurulduysa bu siyaset biçiminin etkisi göz ardı edilemez.

Anayasa referandumu, Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmesi ve Erdoğan'ın milletin onayı ile yeni sistemin başına geçmesi de bu sürecin ürünü.

Bütün bu sürecin en önemli çıktısı muhafazakar tabanın artık siyasetin merkezinde yer almaya başlamasıdır.

Bu serencamın en ilginç yanı belki de muhalefet oldu.

On yıllar boyunca kemikleşmiş bir müesses nizama dönüşmüş olan muhalefet, AK Parti karşısında bir varlık gösteremedi.

Daha önemlisi AK Parti ile yarışabilmenin yolu olarak muhafazakar kesime seslenmesi gerektiğini fark etti. Başka bir deyişle takiyye yapmayı göze alarak AK Parti'ye benziyormuş görüntüsü vermek zorunda kaldı.

Son yerel seçimlerde gösterdikleri adayların profili ve kullandıkları söylemler, bu durumun açık göstergesi.

Bir zamanlar AK Parti'nin içinde yer almış olan isimlerin yeni parti kurma girişimlerinin mevcut muhalefet partilerini heyecanlandırmasının gizemi de burada yatıyor.

AK Parti iktidarını kaybedecekse muhafazakar oyların mümkün olduğunca bölünmesinden geçtiğini gayet iyi biliyorlar.

Hal bu iken AK Parti'nin geleceğini belirleyecek olan şey aslında ne muhalefet ne de kurulması beklenen yeni partiler değil, AK Parti'nin kendisi olacak.

Hala kurucu lider ile millet arasında oluşan güven büyük oranda yerinde duruyor.

Bu güvenin tazelenmesi durumunda AK Parti'nin kaldığı yerden devam etmesi zor olmayacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önümüzdeki bir kaç ay için verdiği değişim sinyalleri bu durumun sadece küçük bir parçası.

Sonuç olarak AK Parti kadroları ve AK Parti'ye destek veren kesimler bir dönemeçten geçiyor.

Bu dönemeci sağlıklı bir şekilde atlatmanın yolu hesaplaşmaktan değil, -gerekirse hesaplaşmayı da içeren- kapsamlı bir muhasebeden geçiyor.

Veysel Kurt

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN