Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Temmuz 20, 2023
Dostluk mutluluktur!

Dostlarımızın olması mutluluğumuz demektir. Kadınların erkeklerden fazla yaşamalarının sebeplerinden biri de, daha çok arkadaşları olmasıdır.

Çünkü dostu olan kişiler daha hayat dolu ve huzurludurlar. Çevresindekilerle, ilgilendikleri konuları paylaşırlar. Birbirine düşkün kişiler devamlı taze fikirlerle birbirlerine katkı sağlarlar. Bu da onları güçlendirir.

Hiçbirimiz birinin her şeyi olamayız. Bu, en sevdiklerimiz için bile geçerlidir. Ancak elimizden gelenin en iyisini yaparak çevremizdekilere örnek olabiliriz. İşte birbirlerinin iyiliğini ve mutluluğunu destekleyen beraberliklere "dostluk" denilir.

Dostların yerini hiçbir şey tutamaz. Sevgi dolu bir ailemiz bile olsa, bizi dost kadar yüceltecek hiçbir şey yoktur.

Üniversite yıllarında bir ara derslerim iyi gitmiyor, bir türlü çalışmaya yoğunlaşamıyordum. Fatih adlı arkadaşım bir gün Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "Gençlerle Baş Başa" adlı kitabını bana hediye etti ve içindekileri uygulamam halinde başarı sağlayacağımı söyledi. Belli ki şahsi tecrübelerine dayanıyordu. Gerçekten kitaptan çok etkilendim ve tatbik ederek kolayca imtihanlarımı verdim. Böyle bir dostum olmasaydı, belki bugünkü konumumda olmayacaktım. Dostum bana bir kapı açmıştı. Ona hep dua ederim.

Dosta ihtiyaç artıyor!

Modern dünyamızda yalnızlık sıkıntısı gittikçe kötü bir hal alıyor. İnsanlar eskiye göre çok daha hareketli bir hayat sürüyor; cep telefonu, televizyon, bilgisayar benzeri aletlerle daha çok vakit harcıyorlar. Yaşlılar, genelde çocukları arasında değil, huzurevlerinde yaşıyorlar.

Eskiden aileler kalabalıktı. Kardeşler, dayı, amca, teyze, enişte, yeğen gibi pek çok akraba birbirine yakın yaşıyordu. Bu yüzden dostluklara şimdiki kadar ihtiyaç duyulmuyordu. Artık ailelerin bir veya iki çocuğu oluyor, akrabaların sayısının azalması yanında, ulaşım imkânlarının artması ve kültürel çeşitlenme sebebiyle insanlar akrabalarından hayli uzaklarda yaşayabiliyorlar. Yeni dostlar edinmek bu yüzden çok önemli hale geldi. Ne kadar yoğun meşguliyetimiz bulunsa da arkadaşlarımıza ayıracak vaktimiz muhakkak olmalıdır.

İş hayatındaki arkadaşlıkları bu hesaba katmamak lazım, çünkü burada dostluklar genelde sathîdir. Politikacıların derin olmayan tanışıklıkları gibidir. Ayrıca çalışma arkadaşlarımız gözümüze çok iyi birer dost gibi görünebilirler ama işten ayrıldılar mı, çoğunun bir daha yüzlerini bile görmeyiz. Mecburiyetten kaynaklanan bu dostluklara bel bağlanılmaz.

Dostluk nasıl kurulur?

Dostluk, menfaat üzerine kurulmaz. Ancak karşılıksız vermek, sağlam dostluklara kapı açar. Dostluk oluşturmak, zaman içinde kendi ritmini ve uyumunu geliştirir. Doyurucu ilişkilerimizde karşımızdakinin bizden daha çok verici olduğunu düşünürüz.

Öncelikle ilgi alanlarımızı, düşüncelerimizi ve inançlarımızı paylaştığımız kişilerle dostluk kurmaya yatkınızdır.

Dost edinmenin bazı prensiplerini sıralayalım:

- Karşılaştığımız kişiyi hemen problemlerimizi açarak yormamız yanlıştır.

- Ona konuşma, kendini ifade etme fırsatı vermeliyiz.

- Aramızda dostluk oluşmadan yardım istememeliyiz.

Olabildiğince çok arkadaşımız bulunmalı, tanıdığımız insanların sayısı çok olmalıdır. Tanıdık kişi, arkadaşımız olmayabilir ama en azından karşılaştığımız zaman selamlaşırız. Bizim açımızdan adıyla seslendiğimiz herkes bir tanıdıktır.

Diyelim bir apartmanda yaşıyoruz ve girip çıkarken komşularla karşılaşıyoruz. Selam verip kendimizi tanıtmamızda fayda vardır. Hal hatır sormak, bize mutluluk verecektir. Ayrıca dostlarımızın tanıdıklar arasından çıktığını unutmayalım.

Arkadaşlığı geliştirmek

Dostlukları pekiştirmek için onları aramamız gerekir. Arkadaşımız bizi çok az arasa ve ziyaret etse de biz telefonla onu arayıp ziyaretine gitmeliyiz. Kalıcı arkadaşlıklar kurmak istiyorsak zaman ve gayret harcamalıyız. Arkadaşımızla yıllarca görüşmemiş olsak bile, onu gördüğümüz zaman sanki geçen gün konuşmuşçasına rahat iletişim kurabiliriz. Yakın arkadaşlıkların çoğunun oluşumu yıllar sürer; bazıları çocuklukta başlar.

İskenderun'da geçirdiğim çocukluk yıllarında Ökkeş adlı arkadaşımla belki 20 yıl görüşmemişken bir spor müsabakasında karşılaşmıştık. Şimdi muhasebeci olmuş ve İstanbul'a yerleşmişti. Sanki yıllardır görüşüyormuşuz gibi birbirimize samimi davrandık ve bir dahaki buluşmamızda onun bana küçükken yazıp imzaladığı resmini gösterdim. Hakikaten duygulandı: Birbirimizle o günden beri dayanışma içinde olan iki dostuz.

Her yerde dostluk!

Dost, insana sevgi desteği sağlar. Düşünüyorum da, yaşımın 70'e yaklaştığı bu çağda bile en çok, içten sevdiğim, konuşabileceğim arkadaşlara ihtiyaç duyuyorum. Geçenlerde devre mülk olarak satın aldığım bir tatil beldesine gittim. Kadim dostlar da oradaydılar. Zaten onlar olduğu için gitmiştim. Gerçekten çok mutlu oldum. Gece serinliğinde sohbet etmek, gündüz sıcaklığında dağa çıkmak, sabahları beraberce ibadet etmek zevkli olduğu kadar faydalıydı da...

Dostların özellikleri

- Dostluğu bu kadar anlattıktan sonra dostumuzu nasıl tanıyacağız?

- Samimiyetine inandığımız dostlarımızın ortak özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

- Gelişmelerimizi, başarılarımızı yürekten ister ve desteklerler.

- Güven verirler.

- Yanlışlarımıza ve eksikliklerimize sabırla yaklaşıp bağışlarlar.

- Kendilerine ihtiyacımız olduklarında hep yanımızdadırlar.

- Neşeli ve esprilidirler.

- Zekâlarını kullanmayı bilirler.

- Onlarla beraber olduğumuzda kendimizi iyi ve huzurlu hissederiz.

Dostlukta sorumluluk duygusu vardır. Başkalarından istediğimiz bu özellikleri elbette bizim de taşımamız lazımdır. Başkalarının gelişmesi ve iyiliği için duyduğumuz istek aynı şekilde bize de yansıyacaktır. Bu yüzden, dostlukların çoğalması mutlulukları artırır.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN