Arama

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce Cumhurbaşkanımızın bir sözünü diline dolamış:

"'Bir de normal doğum olacak, sezaryen olmaz' diyor. Cumhurbaşkanının görevi çocuk sayısını, doğumun yöntemini söylemek değildir."

Sayın Muharrem İnce'nin bu sözü üzücü ve şaşırtıcıdır. Çünkü anne adayının ve bebeğin sağlık durumu elverdiğinde yani şartlar uygun olduğunda, bebeğini dünyaya getirmek için en doğru ve doğal yöntem normal doğumdur. Normal doğum bebeğin müdahalesiz doğduğu, fizyolojik bir süreçken sezaryen bir karın ameliyatıdır. Batın boşluğu doktor tarafından operasyonla açılarak bebeğin rahimden alınmasıdır, doğması değil.

Kısacası tıbbi bir sakınca yoksa kesinlikle normal doğumun tercih edilmesi daha sağlıklı olacaktır.

İnce'nin bu yanlış ve zararlı olabilecek sözüne bilim ve tıp çevrelerinden itirazların yükselmesi beklenirdi. Maalesef sessizlik bilim ve tıp insanlarına yakışmadı.

Sezaryenle doğumun normal doğuma oranla pek çok mahzurları bulunduğunu biliyoruz. Bu mahzurlardan bazılarını sıralayalım:

* En başta sezaryen doğum açık bir cerrahi operasyon olduğundan, her ameliyat gibi pek çok risk taşımaktadır. Sezaryen esnasında kanama, enfeksiyon, rahme yakın organların zarar görmesi gibi olumsuzluklar yaşanabilmektedir.

* Sezaryen doğumda anne ve bebeğin iletişiminde ve etkileşiminde gecikmeler olabilmektedir.

* Sezaryen bir ameliyat olduğundan anne normal hayatına dönmekte zorlanır. Bir süre hastanede kalması ve evde istirahat etmesi gerekeceğinden günlük işlerinde aksamalar olacaktır.

* İlk doğumu sezaryenle yapan kadın daha sonraki doğumlarını da sezaryenle yapma ihtimali artacaktır.

* Normal doğumla dünyaya gelen bebekler, doğar doğmaz emme refleksi gösterirken, sezaryenle doğanların bu reflekslerinin biraz daha zayıf olduğu ve hatta bazılarının annelerinin göğsünden süt emmekte zorlandıkları gözlenmektedir. Normal doğumda annenin bebeğini doğar doğmaz kucağına alıp emzirmeye başlaması duygusal bağın oluşmasında önemli bir faktördür.

* Bebek doğarken annenin duyduğu ve giderek sıklaşan doğum sancıları aslında bebeği anneye biraz daha yakınlaştırma işlevini de görmektedir. Sezaryende bu durum ortadan kalkmaktadır.

* Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde solunum problemlerinin ve ileri ki yaşlarda astım ve alerjik hastalık risklerinin yüksek olması da mutlaka hesaba katılmalıdır.

Saydığımız bu sakıncaları çoğaltmak mümkündür. Bu konuda yazdığı kitapların dilimize de çevrildiği dünyaca ünlü jinekolog Dr. Michel Odent'in şu sözü isabetlidir:

"Bebeği ağaç meyvesine benzetirsek, bir ağacın meyveleri aynı anda olgunlaşmaz. Erken koparılan meyve lezzetsiz olur ve çabucak çürür. Bebek de öyle. Bazı bebekler doğmaya hazır olmak için daha uzun zamana ihtiyaç duyar. Sezaryende ise gün önceden belirlenir. Haftalara göre hesaplanan doğum tarihinde bebek doğurtulur. Bebeğin de daha sağlıklı olması doğum şekline bağlıdır. Meyveyi dalından erken koparmamak gerekir." demektedir.

ESAS ZARAR BEBEĞİN BAĞIRSAK FLORASINA

Son araştırmalar sezaryenle doğumun bebeğin mikroorganizma dengesine de zarar verdiğini göstermektedir: Bebekler normal doğum sırasında annesinin vajinal kanalından geçerken bir miktar sıvı yutarlar; bu sıvılar farklı türde mikroplara ev sahipliği yapar ve bağırsaklarına bakterilerin yerleşmesi bu şekilde başlar. Şimdi gün geçtikçe daha çok çocuk doğum kanalından geçmeden, sezaryen ameliyatı ile doğmaktadır. ABD'de doğumların % 30'u bu şekilde gerçekleşmektedir. Maalesef ülkemizde bu oran tüm doğumların % 55'ini, İstanbul'da ise % 80'ini bulmaktadır. Sezaryenle doğan çocukta mikroorganizma yerleşimi doğal şekilde olmaz, bu yüzden bu çocuklarda alerji, astım, otoimmun hastalıklar ve kanser görülme riski normal doğumla dünyaya gelen çocuklara oranla daha yüksek olur.

Şimdilerde bir trend var: Sanki sezaryen normal doğumun bir alternatifi imiş gibi görülüyor ve özellikle öğrenim görmüş kadınlar zahmetsiz, sancısız diye düşünerek sezaryende ısrarcı oluyorlar. Bu kesinlikle doğru değildir. Sezaryen bir ameliyattır ve hem anne için hem de çocuk için birçok riskler taşımaktadır.

Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sağlık Bakanlığı'nın sezaryen oranın düşürücü tedbirler alınmasın istemeleri ve normal doğumu teşvik etmeleri son derece doğrudur, gereklidir ve isabetlidir. Vatandaşlarının özellikle gelecek kuşakların beden ve ruh sağılığı ile ilgilenen müşfik bir devlet başkanına sahip olduğumuz için ne kadar övünsek azdır.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN