Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Aralık 18, 2017
Evrensel sol değerlerden kopuş: CHP ve Göçmenler

Dünyada tüm sol gelenekler insani meselelerde, yoksul, mağdur, ezilen, mazlum dezavantajlı ve savaş mağduru kesimler yanındadır. Demokratik Modern siyasal yapılanmada sol gelenek böyle oluşmuştur.

Modern dönem öncesinde Avrupa'da iktidar kral, feodal beyler ve kilise arasında paylaşılırdı. Modern dönemde ise sanayileşmenin tetiklediği şehirleşmeyle iktidar; sermaye, işçi ile bürokrasi arasında paylaşılmaya ve hükümetler seçimle kurulmaya başlandı. Batıda sol gelenekler işçi sınıfının, insani ve medeni değerlerin yanında durarak kurumsallaşmış adaletsizliklere karşı çıkarak değişim talep ederek var olmuştur.

Osmanlı toplumu ise Sait Halim Paşa'nın nefis analizlerinde gördüğümüz gibi Batı'dan farklı idi. İktidar Sultanın şahsında temsil edilip yönetim askeriyye, kalemiyye ve ilmiyye sınıfları arasındaki uzlaşma ve çatışmalarla belirlenmekteydi. Halk ise temsilini ise büyük ölçüde bu zümrelerle ilişkide bulunan kesimler ve yönetimin bulunduğu başkentlerdeki ahi loncaları ve tekkeler üzerinden gerçekleştirmekteydi. Türk modernleşmesini ise ana hatlarıyla asker ve bürokrasi sınıfları gerçekleştirdi. İdeolojik alt katmanlarındaki farklılıklara rağmen ilmiyye sınıfı çoğunlukla buna destek verdi. Cumhuriyeti kuran parti olan CHP, asker ve bürokrasi sınıflarına dayanmaktaydı. Sivil-Askeri bürokrasinin ağırlığı Türkiye'ye Osmanlı'dan kalan bir mirastır. Bu dönemde sermaye ve buna bağlı sanayileşmenin azlığı şehirleşme temerküzünü zayıflatmıştır. Toprak sistemi izin vermediğinden Osmanlı'da Avrupa'daki anlamıyla Feodal beyler hiç olmamıştır. Özerkliği olmasına rağmen, kendi başına var olan bir üniversite de olmamıştır.

CHP böylesi bir bağlamda modern Türkiye'yi kuran partidir. Batıcı, aydınlanmacı, halka rağmen halkçı, büyük ölçüde pozitivist ve "kalkınmacı"dır. Osmanlı mirasına uygun olarak CHP asker-bürokrat sınıfından oluşmaktadır. Türkiye'yi kuran ilk CHP'li kadrolar Osmanlı devleti ve toplumunun sürekliliklerini taşıma hususunda bilgileri ve görgüleriyle sebebiyle sonrakilerine göre daha tutarlı idiler. Tüm eleştirilere rağmen o dönem için CHP'nin uygulamaları makul karşılanabilir. Ülkenin maddi şartları, nüfusu, Batı karşısındaki maddi ve manevi her türlü birikimi oldukça yetersiz olup gelişmemişti. Bu bağlamda iktidarın ve yönetmenin yükünü taşıdı. Hiç şüphesiz CHP'li kadrolar Osmanlının devamı olarak Türkiye'nin bekasını önemsiyorlardı. CHP asker ve bürokrat sınıfını temsil etti ve tüm darbelerde bu sınıflarla beraber hareket etti. Bu tavrı oldukça eleştiriye açıktır.

Türkiye değişmiştir.

CHP'nin şunu çok açık görmesi gerekiyor: Türkiye'de toplumsal, ekonomik yapı ve buna bağlı olarak da siyasal sistem değişmiştir. Türkiye nüfusunun yüzde 80'den fazlası artık şehirlerde yaşamaktadır. Tarımın ekonomi içerisindeki yeri yüzde 15'lerin altına doğru inmektedir. Ve son referandumla siyasal yapı da radikal bir şekilde değişti. Cumhurbaşkanı seçimle gelmektedir ve ülke yeni Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmiştir.

CHP adına kritik nokta şudur: Artık CHP bu yeni bağlamda ne olduğuna karar vermelidir. Güncellenememiş sivil askeri bürokrasinin menfaatlerinin mi yoksa değerlerine saygı duyarak Türk toplumunun mu temsilciliğini yapacak ve olumlu anlamıyla solcu olacak ve değişim talep edecek?

Sol geleneği temsil edecek ise yoksul ve mağdur göçmenlerin yanında durup değişim talep etmelidir. Dış politikada Suriye meselesini eleştirmek ile ülkemize geldikten sonra mazlumların ve yoksunların yanında olmayıp buradan siyaset malzemesi üretmek acınacak bir durumdur. Hâlbuki gerçek bir sol parti göçmenlere yönelik, eğitim, sosyal ve vatandaşlık politikalarının eksikliklerini eleştirip alternatifler sunmalıdır. Suriyeli çocukların eğitimini sorgulamalıdır. Suriyelilerin Arap dünyasına yönelik ticari potansiyelinin kullanımı noktasında ne yapıldığını sorgulamalıdır. Göçmen öğretmenlerden Arapça öğretiminde ne kadar faydalanabildiğini incelemelidir Yetişmiş, eğitimli göçmenlerden Büyük Türkiye'nin inşasında hangi alanlarda istifade edilebileceğini tartışmalıdır. Olumlu politika önerileriyle iktidarı sıkıştırmalı gerçek bir iktidar alternatifi olmalıdır.

MHP'nin haya ettiği, kendisini ve bu ülkeyi inkar gördüğü aşırı milliyetçiliği yapan ve aşırı Batı milliyetçiliğiyle yarışan bir CHP'den bu ülkeye ne hayır gelebilir? Fransa'nın Le Pen, Avusturya'nın Heider'i ve Macaristan'ın Orban'ı ile benzer bir konumda olup aynı argümanları dile getiren bir partinin Türkiye'de nasıl bir geleceği olabilir? Böylesi bir CHP evrensel sol değerlere sahip hangi entelektüeli yanında tutabilir?

Şuan, söylemleriyle ve yaptıklarıyla CHP'nin durduğu yer ortadadır. İç çelişki ve gerilimlerinden beslenen söylemi tam bir yamalı bohçadır. Türkiye değişmiş CHP ise değişmemiştir. CHP geridedir, anılarıyla ve geçmişe özlemle yaşamaktadır. Hâlbuki bu kritik konuda vereceği karar CHP'nin kendi geleceğini belirleyecektir. Evrensel değerleri savunan, mazlumların ve göçmenlerin yanında duran sol akli geleneğinin temsilcisi bir CHP bu ülkenin önünün daha da açılmasına katkıda bulunabilir.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN