Peygamberimizin (sav) gençlerle iletişimi
Başlık bize üç anahtar kelime veriyor: Peygamberimiz (sav). Gençler ve iletişim. Her biri bir değil onlarca makale yazılacak derinlikte. Ama biz bu yazıda başlıkta ifade edildiği üzere Son Nebi Hz. Muhammed Mustafa'nın (sav) çağında yaşayan gençlerle iletişiminde dikkat çeken tarafları ele almaya çalışacağız. Zira hayatı güzelliklerle dolu Efendimizden bu manada da çok şeyler öğrenebileceğimizi söyleyebiliriz.
Değerli okuyucum.
Sadece gençlere değil, toplumun her kesiminden her türlü makam-mertebe sahibi ve her yaştan insana; kadın-erkek ve çocuklara karşı davranışlarında her zaman gözlenen özelliği şefkat ve merhamet sahibi olmasıydı, Efendimizin… Kendisini "Rahmet Peygamberi" olarak tanıtan Resul-i Ekrem (sav) Efendimizi, Allah Teala da "engin şefkati ve merhametiyle içimizden biri" olarak anlatıyordu Tevbe suresinin son ayetlerinde… Dolayısıyla onun insanlarla iletişiminde genel olarak gördüğümüz bu şefkat ve merhamet kaynaklı anlayışı, Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz gençlere de muhtaç oldukları ilgiye karşılık son derece cömert bir şekilde bahş ediyordu.
Aşağıdaki Asr-ı saadet örneklerinde bu durumu müşahede etmeniz zor olmayacaktır.
"BİR DE GECE NAMAZLARINA KALKSA…"
Hz.Ömer'in oğlu Abdullah, çocuk denecek yaşta Resûl-i Ekrem (sav) Efendimize büyük bir aşkla bağlanmış, O'nu tanıma imkânı buldukça daha çok sevmiş ve beraber geçirdikleri günleri hayatı boyunca hep birer güzel hatıra olarak saklamıştır hafızasında… Hatta onun, Peygamberimizin vefatından sonra birlikte gezindikleri bahçeleri ziyaret edip, altında oturdukları ağaçları ve otları "kurumasınlar" diye sulaması, bu sevginin en etkileyici tablosudur diyebiliriz.
Hz. Abdullah (ra) aynı zamanda Peygamberimizin kayınbiraderi olma şerefine de sahipti. Ablası Hz. Hafsa (ra) vâlidemize zaman zaman misafir olur, duygularını ve düşüncelerini paylaşırmış kendisiyle…
Yine bir gün, gördüğü bir rüyayı Sevgili Peygamberimize aktarması için ablasına gitmiş ve rüyasını anlatmış. Aktarılan rüyadan memnun kalan Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin dilinden onunla ilgili şu cümleler dökülmüş:
"Abdullah ne iyi bir genç, ne iyi bir delikanlı. Ah! Bir de gece namazlarına kalksa…"
Bu temenni, Abdullah için bir emir olarak kabul edilmiş. Canından aziz bildiği Efendimizin tavsiyesini ömrü boyunca terk etmemiş. O, bu sayede Ashâb-ı Kirâm arasında takvâsıyla öne çıkan sahâbîlerden, Resulullah'a muhabbet ve aşkıyla temayüz eden gençlerden biri olmuş… Allah'ın rızası ve rahmeti üzerine olsun…
Kıymetli okuyucum.
Sevgili Peygamberimizin bu genç sahâbî için temennisi, aynı zamanda günümüz gençleri için de bir tavsiye hükmündedir. İsmi Emine, Hatice, Ayşe, Fatma, Zeynep olan nice genç kızlarımız, Mehmet, Ahmet, Abdullah adında nice delikanlılarımız, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin gözünde birer "Abdullah"tır. Abdullah'ın gece namazlarına özen göstererek farklı bir konuma geldiği gibi, gençlerimizin de bu tavsiyeye uyarak günümüzde farklı güzelliklere nâil olması mümkündür. Kim bilir? Peygamberimizin aziz ruhunu ne çok şâd eder bu davranışlar…
Aşağıdaki hatırada ise gençlerle iletişimde Rahmet Peygamberi'nin sunduğu eşsiz güzellikteki rehberliği görmek mümkün…
"BUNA GÖNLÜN RAZI OLUR MU?"
Asr-ı Saadet günlerinden birinde Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ashâbıyla mescidde otururken bir genç çıkageldi ve Peygamberimizin önünde bir yere ilişiverdi. Biraz ürkek, biraz mahcup bir şekilde, "Ey Allah'ın Resûlü! Zina etmem için bana izin verir misin?" diye söze başladı. Etrafındakiler bunu duyar duymaz, bu yakışıksız teklifin sahibini, "sus, sus!" diyerek ve tepkilerini el kol işaretleriyle dile getirerek oradan uzaklaştırmak istediler.
Rahmet ve Şefkat Peygamberi, hemen bu duruma müdahale ederek gençle konuşmak istediğini bildirdi ve onu yanına oturttu. Aralarında şöyle bir konuşma geçti.
"Böyle bir şeyin annen ile yapılmasına gönlün razı olur mu?"
"Hayır, vallâhi bunu kabul edemem Yâ Resûlallah.
"İnsanlar da buna razı olmazlar…"
"Peki bu davranışın senin kızına yapılmasına gönlün razı olur mu?"
"Hayır, bunu da kabul edemem Yâ Resûlallah…"
"İnsanlar da bunu kabul etmezler tabii ki…"
Sevgili Peygamberimiz, gence diğer yakınlarıyla ilgili birkaç soru daha sorup her defasında olumsuz cevaplar alınca maksat hâsıl olmuş ve genç, Efendimiz tarafından bu işin çirkinliği hususunda ikna edilmişti. Şefkat dolu sesi duasına yansıyan Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, son olarak elini gencin göğsüne koyarak şöyle niyaz etti:
"Allah'ım bu gencin namusunu kötülüklerden koru ve onu muhafaza eyle."
Hadisi aktaran sahâbî, söz konusu gencin o günden sonra farklılaştığını ve halinin son derece güzelleştiğini anlatıyor bizlere…
Aziz okuyucum,
Şefkat Peygamberi (sav) Efendimiz, insanoğlunun en önemli imtihan hususlarından birinin, yaratılışında var olan şehevî arzular olduğunu biliyor ve bu hususta genç ümmetlerini uyarıyordu. O, zaman zaman şu tavsiyede de bulunuyordu:
"Gençler! İçinizden evlenme imkânına sahip olanlar hemen evlensin. Çünkü evlilik, insanın kendisini harama düşmekten muhafaza edebilmesi için en uygun olan şeydir. Evlenme imkânı bulunmayanlar ise bu imkâna kavuşuncaya kadar iffetini korusun ve oruç tutmaya devam etsin. Şüphesiz ki oruçta şehevi arzuları kıran bir özellik vardır ve oruç âdeta bir kalkandır."
Yukarıdaki olayda Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizi apayrı bir şefkat ve müsamaha âbidesi olarak görüyoruz. Allah Teâlâ'nın kesin olarak haram kıldığı bir fiilin günah olduğunu hatırlatarak konuyu kapatmak yerine, gencin aklına hitap ederek mantığı ve vicdanıyla doğruyu bulmasına yardımcı olmuş, onu ilgisizliğe kurban etmemiş, şeytanın kullanacağı kozu vermemiş ve gence hem nasihatleri hem de duasıyla sahip çıkmıştır.
Günümüzde gençlerle diyalog ve ilişkilerimizde Sevgili Peygamberimizin bu yaklaşım tarzına öylesine muhtacız ki…
Sağlıcakla kalınız efendim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.