Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ağustos 30, 2017
Günlerin En Faziletlisi: Arefe!...

Değerli okuyucum.

Dün başladığımız özel yazımıza bugün de devam edeceğiz. Bugün Terviye Günü'nü idrak edecek olan hacı adayları, yarın sabah namazını eda ettikten sonra dillerinde tekbirlerle, kafileler halinde Arafat Vadisi'ne intikal ederek çadırlarına yerleşecek ve haccın en önemli şartı olan Vakfe Duası için hazırlıklara başlayacaklar...

Yarın Arefe... Dilimize "arife" şeklinde yanlış bir telaffuzla yerleşen bu kavram, bayramlar öncesindeki ya da önemli zamanlara tekaddüm eden günler için çokça kullandığımız bir kelime... Ancak kanaatimizce bu ismin en önemli müsemması, Kurban Bayramı öncesi, müminlerin Arafat'ta bulundukları gündür. Öylesine önemlidir ki, Arefe gününe bağlayan gecesi, mübarek gecelerden biridir; ve ihyâ edildiği takdirde –dünkü yazımızda değindiğimiz gibi- sevabı çok müstesna bir gecedir. Şimdi Arefe gününün faziletinden kısaca bahsedelim.

Öncelikle, "Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetlerimi de tamamladım. Sizin için din olarak İslam'ı beğendim." (Mâide, 3) ayet-i celilesi üzerinde duralım. Bu ayet, Vedâ Haccı'nda nazil olmuştur. O gün, günlerden Cuma olduğu gibi, Kurban Bayramının arefesiydi de... Bu sebeple Hz. Ömer (ra) şöyle demektedir: "Biz bu âyet-i kerimenin indiği günü de, yeri de hakkıyla takdir ediyoruz. Bu âyet, Resulullah'a (sav) aynı zamanda Arefe günü olan bir Cuma gününde nâzil oldu. Allah'a hamd olsun ki, Cuma da, Arefe de bizim için birer bayramdır."

Sevgili Peygamberimiz (sav) bugünün fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: "Günlerin en faziletli/en kıymetli olanı, Arefe günüdür." Bir başka hadis-i şerifde ise, "Arefe gününde tutulan oruç, kişinin geçmiş ve gelecek yıla ait günahlarının affına vesile olur." buyurulmaktadır. Hadis Külliyyatı içinde "Terğîb ve Terhîb" adı verilen eserler/bölümler vardır. Böylesi eser veya bölümlerde bir araya toplanan hadisler genellikle bir gecenin, günün, zaman ve mekânın faziletini ortaya koyan nitelikte olanlarıdır. Bazen yukarıdaki hadislerde olduğu gibi aklımızın zorlandığı konular olabilir. Zira bir insanın geçmiş günahının affedilmesi anlaşılabilir bir konudur. Ancak gelecek yılın günahına keffaret ya da affına vesile olmasını anlamakta zorlanabiliriz. Bu gibi durumlarda şunu düşünmeliyiz. Arefe günü Allah katında öylesine değerli bir gündür ki, o gün kişinin Allah rızası için tüm organlarıyla birlikte tutacağı ve sevabını tam alacağı bir günlük oruç, kişiyi Allah'ın hoşnutluğuna ulaştırmada öylesine tesirlidir ki, bu kıymetli ve makbul ibadeti sayesinde geçmiş yıldan amel defterinde kalan hataları silinir. Hatta bu ibadetin makbul oluşunun etkisi, bir manevi hale oluşturarak kişinin gelecek yılına bile yansıyarak onu hatalara düşmekten muhafaza eder. Tıpkı bazı ilaçların hem tedavi edici hem de koruyucu özellikte olmaları gibi, bazı ibadetler de hem günahların affına vesiledir hem de günahlara bulaşma hususunda koruyucudur... Meseleye böyle bakmanın daha isabetli olacağı kanaatindeyiz. Netice itibariyle, eğer kişi hacc ibadeti sebebiyle Arafat'a çıkan bir kişi değilse, Arefe gününü oruçlu geçirmesi, hem bir sünnet-i seniyye'dir; hem de Allah'ın rızasına kavuşmasına çok değerli bir vesiledir. Sadece oruç tutmak için seher vaktinde uyanıp sahura kalkması bile çok değerli bir kazançtır müslüman bir fert için...

Öte yandan, Arafat'ta buluşan müminlerin sıcak bir günde güneşin altında veya çadırlarının içinde de olsa sıcağı hissederek mahşeri hatırladıkları gibi, o günü oruçla geçiren bir mümin de mahşerin sıcaklığını-susuzluğunu düşünerek ahireti önemsemeyi bir düşünce/şuur olarak elde edebilir. Netice itibariyle, 31 Ağustos 2017 Perşembe günü idrak edeceğimiz Arefe gününü, hacca gitmeyen bizlerin oruçlu olarak geçirmesi son derece değerli ve makbul bir ibadettir; bunu hâssaten tekrar vurgulamış olalım...

Kıymetli okuyucum.

Arafat'ın insanı en çok etkileyen tarafı, Vakfe Dualarının semaya yükseldiği zamandır. Dünyanın dört bucağından, farklı iklimlerden ve topraklardan yola çıkarak adı Arafat Listesi'ne yazılmış müminlerin topluca ya da fert olarak Alemlerin Rabbi'ne halini arz ettiği zaman dilimidir, bu anlar ve bu saatler...

"Hacc, Arafat'tır!" buyuran Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin bu özlü beyanı, haccı anlayabilmek için Arafat'ta bulunmanın şart olduğunu ifade etmektedir aynı zamanda... Allah'ın nice sevgili kullarının, her mertebeden ve her makamdan erkeklerin, kadınların, gençlerin, yaşlıların ve masum sabilerin; hatta bebeklerin oluşturduğu İslam Ümmeti, Vakfe dualarının yapıldığı anlarda, deryadaki damla misali gibidir... Rahmet deryası öylesine engindir ki, kişilerin günahkâr varlığı, o enginlik ve derinlikteki suyun bulanmasına/kirlenmesine asla sebep olmayacaktır... İşte belki bu sebepten, Allah Teâlâ'nın bu umumi affına nâil olabilmesi ve haccının sahih olabilmesi için kişinin mutlaka Arafat Vakfe'sinde bulunması şartı söz konusudur.

Vakfe dualarında, çadırlardan veya açık alanlardan semaya yükselen, sesler, âhlar, feryatlar ve yakarışlar vardır. Belki bir daha ele geçmeyecek bu anları fırsat bilip değerlendirmenin telâşındadır müminler. Ancak bu dilleri ve renkeri farklı olan İslam Ümmetinin bazı ortak paydaları vardır... Tekbirler, telbiyeler, tesbihler, salât ü selamlar aynıdır. Hepsinin istekleri de ortaktır: Makbul ve mebrur bir hacc ile affa nâil olabilmek... Velhasıl, Arafat da Vakfe Dualarının yapıldığı saatler de haccın değerli mekân ve zamanlarından biridir vesselâm... Sözlerimizi şu beyitle tamamlayalım:

Ey Beytullah yolcusu, Ey Davetli misâfir!
Nebîler sana yoldaş, Peygamberler müzâhir.
Darlık yüzü yok artık, sana dünya ve âhir;
Arafat müjdesinden, şüpheye düşme sakın;
Yeniden doğmuş gibi, olacağın gün yakın...

Aziz okuyucum.

Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde "Duaların en makbulü Arefe günü yapılan duadır." buyurmaktadır. Dolayısıyla, Arafat'ta olanların, topluca dualar ettikten sonra bir köşeye çekilip Rabbiyle başbaşa kalarak kendince gönlündeki tüm duaları; dostlarının ona yükledikleri bütün niyazları, dilekleri/istekleri/dertleri/sıkıntıları O'na arz etmeleri mümkündür. İşte hem onlar için hem de Arafat'ta bulunma imkanından yoksun ama Arefe gününün faziletine inanarak niyetlendiği nafile orucuyla; öğle namazından sonra akşama kadar bir vakit oluşturarak halini Rabbine arz etmek isteyen bizler için, bir kısmı Peygamberimizin yaptığı dualardan bir kısmı da Kur'an-ı Kerim'deki Peygamber dualarından teşekkül eden bir dua metnini sizlerle paylaşmak istiyoruz. Şüphesiz, metni "satır"dan okumak ile "sadır"dan okumak; başka bir ifadeyle kelimeleri sadece telaffuz etmek ile gönülden ve kalbinin tâ derinliklerinden gelerek okumak bir değildir. Belki bir değil, birkaç defa okuyarak içselleştirmeye çalışmak, söylediklerimizi dilden gönüle aktarmak adına faydalı olacaktır.

Yüce Mevlâmızdan, yapacağımız bu duayı, Arafat Vadisinde bir araya gelen milyonlarca müminin duaları arasına katmasını ve bizden de kabul buyurmasını niyaz ederek; hem bu gece kalkılacak sahurla tutulacak oruçları hem de sabah namazından itibaren başlayacak tekbirlerle beraber yarınki bütün ibadetlerimizin makbul olmasını diliyorum.

Arefe geceniz ve yarınki gününüz mübarek olsun...

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Arefe Günü Duası

Bismillahirrahmanirrahim.

Elhamdü lillâhi Rabbil Alemîn. Vessalâtü vesselâmu alâ Resûlillahi Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn…

Allahu Ekber. Allahu Ekber. Lâ ilâhe İllallahu Vallahu Ekber. Allahu Ekber ve lillâhil Hamd. Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnnel hamde venni'mete leke vel mülk. Lâ şerîke lek.

Subhânallah. Elhamdü lillah. Velâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Velâ havle; velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm.

Ey Âlemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm olan; hesapların görüleceği mahşer gününün mâliki Allah'ım! Bütün hamd ü senâlarım sana aittir.

Allah'ım! Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil.

Rabbimiz, ibadetlerimizi bizden kabul eyle. Şüphesiz ki, sen her şeyi işiten ve bilensin. Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle. Neslimizden de sana teslim olmuş bir ümmet lütfeyle. Tövbelerimizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri çok kabul eden ve çok merhametli olan ancak sensin.

Rabbimiz! Şüphesiz biz Sana iman ettik. Sen de günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinden koru.

Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamberine uyduk. Sen de bizi şahitlerle beraber yaz.

Rabbimiz! Şüphesiz biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi işittik ve iman ettik. Rabbimiz! Sen de bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al.

Rabbimiz! Peygamberlerine vadettiğin şeyleri bize de ihsan et. Kıyamet gününde bizi rezil etme. Şüphesiz sen vadinden dönmezsin.

Ey Rabbimiz! Eğer unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri de yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. İnkârcı topluma karşı bize yardım et.

Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma, bize rahmetinden ver. Şüphesiz sen çok bağışlayansın.

Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla ve yolunda ayaklarımızı sağlamlaştır. İnkârcı topluma karşı bize yardım et.

Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, mutlaka hüsrana uğrayacağız.

Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, yalnızca sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.

Rabbimiz! Nurumuzu tamamla. Bizi bağışla, şüphesiz senin her şeye gücün yeter.

Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve nesiller ver. Bizi takva sahiplerine önder kıl.

Rabbimiz! Bize bu dünyada da Ahirette de iyilik yaz. Biz gerçekten sana yöneldik. Ey Rabbimiz! Bize bol sabır ver ve bizim canımızı müslüman olarak al.

Rabbimiz! Hesap gününde beni, anne-babamı ve bütün mü'minleri bağışla.

Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı süreklidir! Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen en iyi bağışlayansın.

Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.

Rabbim! Gönlüme genişlik ver ve işimi kolaylaştır.

Rabbim! Muhakkak ki ben kendime zulmettim, beni bağışla. Senden başka hiçbir ilah yoktur. Sen her türlü noksandan uzaksın. Muhakkak ki ben zalimlerden oldum.

Rabbim! Bağışla beni, merhamet buyur. Sen en iyi merhamet edensin. Rabbim! İlmimi artır ve beni salihlere kavuştur.

Rabbim! Bana, tertemiz bir nesil lütfet. Şüphesiz sen duaları işitensin. Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri, namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duamızı kabul eyle!

Rabbim! Şeytanların yönlendirmelerinden ve bana yaklaşmalarından sana sığınırım.

Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın iyi işler yapmaya yönelt ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!

Rabbim! Annem babam, küçükken beni nasıl şefkatle yetiştirmişlerse, şimdi sen de onlara acı.

Rabbim! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Allah'ım! Bana helal ile yetinerek haramdan sakınmayı, sana itaatle yetinerek günahlardan uzak kalmayı nasip et ve lütfunla beni başkalarına muhtaç etme.

Allah'ım! Kalbimin kapılarını zikrine aç. Sana ve Resûlüne itaat etmeyi ve kitabınla amel etmeyi bana nasib eyle.

Allah'ım! İlmimi artır. Beni hidayete ulaştırdıktan sonra kalbimi eğriltme. Bana rahmetinden lütfeyle. Muhakkak ki sen çok lütufkârsın.

Allah'ım! Bizi bağışla. Bize merhamet et ve tövbelerimizi kabul eyle. Şüphesiz sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin.

Allah'ım! Birbirimize karşı kalplerimizi ısındır ve aramızı düzelt. Bizi barış yollarına ilet. Karanlıklardan aydınlığa kavuştur. Bizi gizli ve açık bütün kötülüklerden koru.

Allah'ım! Yeryüzünün çeşitli beldelerinde zulüm altındaki mazlum ve mağdur müminlere sen yardım eyle. Yüzlerine selamet kapılarını açıver. Onların derdiyle dertlenme şuurundan bizleri mahrum eyleme.

Allah'ım! Vatanımızı, milletimizi her türlü felâket ve musibetlerden koru. Düşmanların şerlerinden, tuzaklarından ve kötülüklerinden sen muhafaza eyle.

Allah'ım! İbrahim ve ailesine rahmet ettiğin gibi, Efendimiz Hz. Muhammed ve ailesine de rahmet et. Sen övgüye layıksın ve şanı yüce olansın. İbrahim ve ailesini mübarek kıldığın gibi; Efendimiz Hz. Muhammed ve ailesini mübarek kıl. Sen övgüye layıksın, şanı yüce olansın.

Amin. Ve selâmun alel-mürselîn. Velhamdü lillâhi rabbil âlemin…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN