Ahmet Ağırakça
4.04.2025
Ahmet Ağırakça
Daveti en güzel şekilde yapma: Zindanda tevhid inancının anlatımı
Tüm Yazıları

Daveti en güzel şekilde yapma: Zindanda tevhid inancının anlatımı

Hz. Yusuf kadınların o ahlak dışı teklif ve isteklerini reddedip hapis cezasını tercih etmesi yüce Allah'ın iradesiyle farklı bir şekilde tecelli etti. Zindan bir eğitim kurumuna ve inancın tebliğ edildiği mekâna dönüştü. Yüce Allah bize olayın devamını şöyle haber vermektedir:

"Zindana onunla birlikte iki delikanlı daha girdi. Bunlardan biri "Ben rüyamda şarap için (üzüm) sıkıyor gördüm" dedi. Diğeri de "Ben de rüyamda başımda taşıdığım ekmekten kuşların yediğini gördüm" dedi. "Bize bunun yorumunu bildir; çünkü biz senin (Allah'a itaat eden ve) iyilik yapan bir kul olduğunu görüyoruz." (Yusuf, 12/36).

Yusuf (as) bu isteğe karşı şöyle demişti: "Size yemeniz için size gelecek rızkınız daha gelmezden önce (kısa bir zaman içinde) bu rüyalarınızın ne olduğunu haber verebilirim. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimdendir. Ben Allah'a iman etmeyen ve âhireti inkâr eden kimselerin dininden uzak duruyorum. Ben yanlış din seçenleri terk edip o dinlerini reddettim."

Birisi rüyasında şarap içmek için üzüm sıktığını diğeri de başında taşıdığı ekmek tabağından kuşların ekmekleri kaptığını görmüş ve yorumlarını sormuşlardı. Yusuf (as) da şöyle söylemişti:

"Ben Allah'a iman etmeyen ve âhiret gerçeğine inanmayıp bütün delillerine rağmen bu gerçekleri örtbas eden bir toplumun izlediği yolu kabul edenlerden olmayı reddediyorum. Böyle bir inanç Allah'ın vahdaniyetine aykırıdır. Tevhid inancı ise Allah'ın emrettiklerinin tümüne iman edip onunla amel etmek ve hayat tarzını ona göre düzenlemekle gerçekleşir." Hz. Yusuf bu söyledikleriyle o günkü Mısır'ın toplum ve din anlayışını, yaşama tarzını ve vezirin evinde iken gördüğü dinî inancın yanlışlığını dile getirip böyle bir inancı her yönüyle reddettiğini anlatmaktadır.

Kurân-ı Kerim'in ifade buyurduğu şekliyle: "Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim." Dedikten sonra Yusuf tebliğini şöyle sürdürür: "Atalarım İbrâhim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız söz konusu olacak bir şey değildir. Bu (Allah'ın vahdaniyetine/ondan başka ilah olmadığına iman etmek) hem bize hem (bütün) insanlara Allah'ın lütfudur fakat insanların çoğu şükretmezler."

"Ey zindan arkadaşlarım! Darmadağınık/ayrı ayrı olan birçok rabler mi daha hayırlıdır, yoksa bir tek olan (ve her şeyi hükmü ve iradesi altında tutan, her şeye gücü yeten) Kahhâr olan Allah mı (ibadet edilmeye daha layıktır)? Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş ve bir yol göstermiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı, ibadetin sadece kendisiyle yapılabileceğini gösterdi ve bunu emretti. İşte asıl ve dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler."

Kısaca Hz. Yusuf zindandakiler ve ulaşabildiği herkese şu mesajı vermekteydi: Ey insanlar Sizin Allah'ı bırakıp taptıklarınız, kendinizin ve babalarınızın adlandırdığı birtakım isimlerden, uydurulmuş put ve heykellerden başkası değildir. Allah, bunların ibadet edilecek tanrılar olduğuna dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm, vermek ve toplum ve insanlar için yaşama kuralları ve hükümler koymak sadece Allah'a aittir. O, kendisinden başkasına ibadet etmememizi emretmiştir. Fakat insanların çoğu bunu bir türlü kabul etmedikleri gibi bu imanın değerini bilmez ve Allah'ın razı olacağı imanı kabullenemezler.

Hz. Yusuf, yaptığı bu tebliğlerle putperest olan bu toplumun tevhid inancını, Allah'ı tanıması için İslâm inancının temel ilkelerini zindandakilere anlatmaktaydı. Allah'ın gönderdiği peygamberlerinden İbrâhim, İsmail, İshak ve Yakub'un ve daha önce gelip geçmiş diğer peygamberlerin tebliğ ettiği dininden söz ederek hem bu rüya tabirlerini isteyen iki kişiye hem de zindandakilerin tümüne ahirete imanı anlatmaya çalışmıştı. Bir peygamber olarak tebliğ görevini yerine getirmişti. Bu öğretilerin yapıldığı yer zindan olduğu için genel olarak hapishanelere "Yusuf'un medresesi/eğitim mekânı" denilmektedir. Yusuf (as) her peygamberin tebliğ ettiği gibi Allah'tan başka kimsenin insanların hayatında uygulayacakları yasa ve hüküm koymaya yetkisi ve hakkı olmadığını anlatmıştır. İnsanlar için hukuk belirlemenin, yaşama tarzları için emirler verip yasaklar koymanın ve bu konularda yasalar yapmanın sadece ve sadece Allah'a ait olduğuna dair açıklamalar yapmıştır. Sonra kendisine rüyalarının tabirini soran o iki mahkûma rüyalarının ne anlama geldiğini ve sonlarının ne olacağını anlatmıştı:

"Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyalarınızın yorumuna gelince) biriniz (hapisten) kurtularak (eski görevine dönecek) ve efendisine şarap sunacak. Diğeri ise idam edilip asılacak, kuşlar (üzerine üşüşüp cesedinden/bedeninden ve) başından (parçalar koparıp) yiyecektir. İşte hakkında sorduğunuz iş (böylece) olup bitmiştir." (Yusuf 12/41). Bu ayetin izahını şöyle ifade etmek mümkündür:

Benden yorumlamamı istediğiniz rüyalarınız, Allah tarafından bu şekilde karara bağlanmış bulunuyor. Üzüm sıkan ve ondan şıra çıkaran kişi krala şarap hazırlamakla görevlendirilecektir. Rüyasında, başı üzerinde taşıdığı ekmekleri kuşların yediğini gören ise idam edilecektir. Kuşlar, onun cesedinden parçalar koparıp yiyecekler.

Bu tebliğ ve yorumları yapan Hz. Yusuf bir ümitle suçsuz olduğunu anlatmak için zindandan kurtulup Saraya gidecek olan arkadaşına şöyle dediğini Rabbimiz kitabında bize anlatmaktadır:

(Yusuf) bu ikisinden kurtulacağını bildiği kişiye (şöyle demiştir:) "Beni efendinin yanında an." Fakat şeytan o iki kişiden kurtulana kendisini efendisinin yanında anmasını unutturdu. Bunun için (Yusuf) birkaç yıl daha zindanda kaldı." (Yusuf, 12/42).

"Benim mağduriyetimi hükümdarına anlat, bana o kadınların nasıl iftira ettiklerini bilmesi gerekir" demek istemişti. Ama Allah'ın iradesi farklı tecelli etti ve adam Hz. Yusuf'un durumunu hükümdara anlatmayı unuttu. Bundan dolayı da Yusuf zindandakilere dinin emirlerini öğretmeye birkaç yıl daha devam etti.

İslam davasına sahip olan herkes için, her mümin için Hz. Yusuf'tan ve onun sabırla dinini zindandakilere nasıl ve hangi yöntemle anlattığını iyice öğrenip ondan almaları gereken en güzel örnek, öncelikle insanların güvenini sağlayacak bir dürüstlük ve doğruluk olmalıdır. Böylelikle aynı inancı paylaşmasalar bile derdini anlatabilecek, meselelerinde onu hakem tutabilecek bir güven verilmesi gerekir.

Diğer bir husus ise kişilerin sorunlarından önce anlatılacak mesele ile ilgilidir. Kişinin sorusunu cevaplamadan önce eğer varsa ondaki gayrı İslâmî inanç ve yanlış amelleri yok edip yerine İslâmî inanç ve yaşama tarzını öğretmek gerekir. İslam'ın temel ilkelerini bu dinin esaslarını, inanç sistemini anlatmak için bunu bir fırsat olarak bellemek gerekir. Karşıdaki insanlar can kulağıyla dinlemeye müsait iken ve tebliğ edenin sözlerini dikkatle dinlerken tevhid inancını ve İslam'ın güzelliklerini Allah'a iman etmenin verdiği zevki anlatmanın önemini kavramak ve bunları dile getirmek gerekir. Bu tebliğleri yaptıktan sonra da insanların sorunlarına çare aramaya koyulmak lazım. Çünkü toplumdaki sorunlarının birçoğu insanların ilahi vahye dayalı bir nizam içerisinde ve İslam'ın ön gördüğü hayat tarzına sahip olamayışlarından kaynaklanıyor.

Hz. Yusuf'un dikkat çektiği konulardan biri, içinde yaşadığı toplumun Allah'a inanmadığı ve ahireti inkâr ettiğidir. Bununla birlikte, birbirlerini Rab edinmeleri, atalarının adlandırdığı saçma putlara tapmaları ve İslamî olmayan sistem ve hayat anlayışına sahip olmalarıydı. Hz. Yusuf'un ifadesiyle bu bir sapıklıktı ve bütün bunları bırakıp her şeyin sahibi olan Allah'a itaat etmeleri gerekirdi.

Zindanı bir eğitim kurumuna dönüştürmek Peygamberliğin gereği idi. Zira Peygamberler her durumda, bulundukları her ortamda imkanları değerlendirip insanlara hakkı ve doğruyu anlatmaları ve hidayete giden yolu göstermeleri kendilerine yüklenen misyon gereğidir.

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları