Arama

Kubbetü’s-Sahra ve Yasin Suresi'nin sırrı

Üç semavi dinin en önemli kutsallarını barındıran Kudüs, tarih boyunca farklı devletlerin hâkimiyeti altına girmiş olması sebebiyle bağrında kadim tarihinin etkilerini taşır. Kudüs denilince zihinde canlanan ilk kare, Mescid-i Aksa sınırları içerisindeki altın kubbesiyle çok uzaklardan dahi rahatlıkla görülebilen “Kubbetü’s-Sahra”dır. Bu yazımızda sizler için Kubbetü’s-Sahra’nın fenni, mimari ve tarihi birtakım can alıcı noktalarını bir araya getirdik.

Kubbetü’s-Sahra ve Yasin Suresi’nin sırrı
Yayınlanma Tarihi: 7.11.2020 14:25:05 Güncelleme Tarihi: 11.11.2020 11:18

📌 Yazımızı okurken karşılacağınız bazı kavramları tanımladık:

➡ Semavi: Kutsal.
➡ Kadim: Köklü, eski.
➡ Fenni: Sanatsal
Sahih-i Buhari: Altı güvenilir ve önemli hadis kitabından biri.
➡ idret-i münteha: Yedinci kat gök.
➡ Sebeb-i hikmet: Nedeni.
➡ Ser levha: Büyük hacimli hat çalışmaları.
➡ Terkip: Hat yazısı istifi.

MESCİD-İ AKSA'YI İLK KİM İNŞA ETTİ?

Mescid-i Aksa yeryüzünde Mescid-i Haram'dan sonra inşa edilen ikinci mescittir. Sahih-i Buhari'de geçen bir rivayete göre Kâbe'den 40 yıl sonra yapılmıştır. Kabe'nin inşasını gerçekleştiren kişinin Hz. Âdem olduğu bilindiği için aradaki kısa zaman aralığı göz önüne alındığında Mescid-i Aksa'nın da Hz. Âdem tarafından inşa edildiği kuvvetle muhtemeldir.

Kudüs ve Mescid-i Aksa, tarih boyunca birçok devletin hükmü altına girmiş, bazı hükümdarlar fethettikten sonra şehri yağmalayarak taş üstünde taş bırakmamış, bazıları ise genel dokuya zarar vermek şöyle dursun şehri imar edip eksikliklerini gidermiştir. Özellikle Osmanlı Sultanları bu mübarek beldeye hizmet etmek için adeta yarışa girmişlerdir. Her bir karışı Peygamber yadigârı olması sebebiyle Kudüs ve Mescid-i Aksa Müslümanlar için apayrı bir öneme sahiptir.

🌥İLK KIBLE VE MİRAÇ ROTASI OLARAK KUBBETÜ'S-SAHRA

Hz. Muhammed (sav)'e peygamberlik vazifesi verildikten sonra Mekke'de insanlar yavaş yavaş İslam dinine girmeye başlamıştı. Henüz çok erken dönemlerden itibaren Müslümanlar için vacip olan namaz ibadeti 13 yıllık Mekke dönemi boyunca Mescid-i Aksa'ya yönelerek ifa edildi. İslam tarihi kaynaklarından elde ettiğimiz bilgilere göre Medine'ye hicretten sonra dahi bir müddet Mescid-i Aksa'yı kıble kabul ederek o cihete doğru namaz kılındığına şahit oluruz.

Yine aynı şekilde Hz. Muhammed (sav) bir gece vakti, mahiyeti bizler açısından anlaşılması pek mümkün olmayan bir şekilde Mekke'den Kudüs'e getirilmiş ve Mescid-i Aksa'dan göğe yükseltilmiştir. İsra-Miraç hadisesi olarak zikredilen bu olayda Peygamber Efendimiz'in bir kayaya basarak sidret-i müntehaya doğru yükseltildiği rivayet edilir. İşte söz konusu bu kayanın üzerine Kubbetü's-Sahra inşa edilmiş; tabiri caizse bu mübarek kayanın çevresine mescid inşa edilerek koruma altına alınmıştır.

📜KUBBETÜ'S-SAHRA'NIN KISA TARİHİ

Kudüs 638 yılında Hz. Ömer'in hilafeti sırasında fethedilmiştir. Daha sonra Emevi halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından 689-691 yılları arasında Kubbetü's-Sahra inşa edilmiştir. Kubbetü's-Sahra planı, işçiliği ve yapı malzemeleri ile sanatsal bir şaheser olma özelliğine sahiptir ve birçok ilki bünyesinde barındırır.

📐Mimari Özellikleri:

Kubbetü's-Sahra "kayanın kubbesi" anlamına gelir ve önce yükselip daha sonra alçalan bir arazi üzerine konumlandırılmış Mescid-i Aksa'nın en yüksek bölümünde bulunur. Sekizgen bir yapıya sahiptir ve dört kapısı vardır. İslam mimarisinin bilinen ilk kubbeli camisidir. Mescidin en ortasında çevresi kuşatılmış halde yukarıda bahsettiğimiz kaya yer alır. Kubbenin iç kasnağı ahşaptan dış kasnağı altından yapılmadır ve iki kasnağın arasında belli bir boşluk vardır. İç kubbe, iç ve dış duvarlarda ki çini, mozaik, bitkisel motifler ve hat sanatı ile ilmek ilmek işlenmiş bu mübarek duvarlar ziyaretçilerine estetiksel bir şölen sunmaktadır.

KUBBETÜ'S-SAHRA VE YASİN SURESİ

Kubbetü's-Sahra'daki çinilerin birçoğu Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. İç duvarlarda İsra, Ahzap, Ali İmran ve Nisa surelerinden ayet pasajları yazılmış süsleme ve motiflerle zenginleştirilmiştir. Dışarıdan bakıldığında duvarların üst kısmında kubbeye yakın bir halde sekizgen yapıyı kuşatan Yasin Suresi çini kemeri dikkat çeker.


KİM YAZDI?

Yasin Suresi kemereni yazan kişi II. Abdülhamid Han dönemi hattatlarından Mehmet Şefik Bey'dir. Hattatın imzası ve eserin 1876 yılında yapıldığına dair not kuşakta yer almaktadır. Yasin Suresi çinilerin üzerine boyanma üslubu ile değil direkt çinilerle beraber pişirilme ve çininin içine işlenme üslubu ile çalışılmıştır. Bu sayede zorlu iklim koşulları ve dışarıdan gelmesi mümkün fiziksel faktörlerden etkilenmesi en az seviyeye indirgenerek koruma altına alınmıştır.

Kubbenin içindeki ayetler genellikle Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığı ve Allah'ın evlat edinmediği ile alakalı ayetlerken -ki bu ayetlerin işlenmesi Kudüs'ün Hristiyanlar için kutsal kabul edilmesi ve mekânsal ehemmiyet açısından oldukça mantıklıdır- Yasin Suresi'nin böylesine bir eserde hem de dış duvarına neden işlendiği zihinlerde soru işareti bırakmakta, sebeb-i hikmeti ise çokça düşünülmektedir.

PEKİ, NEDEN YASİN SURESİ?

Sultan Abdülhamid Han'ın Kudüs ve Filistin topraklarına vermiş olduğu ehemmiyet herkesçe malumdur. O padişah ki Kudüs'ten bir karış toprak vermeye razı olmadığı için tahtından indirilmiş, ömrünün geri kalanını sürgünde geçirerek imkânsızlıklar içinde bu dünyadan göçüp gitmiştir. Öyleyse Sultan Abdülhamid tarafından görevlendirilmiş bir hattatın da Kubbetü's-Sahra gibi önemli bir eserin üzerine Yasin Suresi'ni yazması pek de gelişigüzel bir tercih gibi görünmemektedir.

Aynı zamanda Hattat Mehmet Şefik Bey Ayasofya Camii'ndeki ser levhalarıyla ünlü Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin öğrencisidir. Dolayısıyla böylesine büyük bir üstadın kürsüsünde yetişmiş bir hattatın terkip ve kitabesi sıradan olmamalıdır.


Yasin Suresi Kur'an'ın Kalbidir, Kubbetü's-Sahra da Mescid-i Aksa'nın…

Kur'an'ı Kerim'de Yasin Suresi'nin içinde bulunduğu cüzü, Mescid-i Aksa'da Kubbetü's-Sahra'nın konumunu, Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın yerini, bütün Filistin'de Kudüs'ün lokasyonunu, dünya haritası üzerindeki Kudüs'ün konumunu ve insan vücudunda kalbin bulunduğu yeri gözümüzün önüne getirelim.

Yasin Suresi 22. cüzde yer alır ve Kur'an'ın Kalbi olarak isimlendirilir. Kubbetü's-Sahra Mescid-i Aksa sahasının merkezine yakın ama tam ortasında değildir. Bakıldığı yere göre sağ veya sol surlara daha yakındır.

Filistin haritasını ve Kudüs'ün bulunduğu yeri düşünelim.

Kudüs kuzey doğu tarafında ve üst yarımda yer almaktadır. Filistin'in nerede olduğunu anlamak içinde kuşbakışı dünya haritasını elimize alıp ters çevirerek tefekkür etmek yeterlidir.

Sizce bunların hepsi bir tesadüften mi ibaret?

Vücudumuzun kalbinin nerede olduğunu biliyoruz; peki ruhumuzun kalbi Aksa'da atmakta mı?

FİKRİYAT
SÜMEYYE ALI JABER

📌 Dijital medyanın tüm mecralarında yer alan Fikriyat.com sosyal medyada da aktif olarak faaliyet gösteriyor:

TWITTER

INSTAGRAM

FACEBOOK

PODCAST'LER

MOBİL UYGULAMA

Ayrıntılı bilgi

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN