Napolyon’a yenilgiyi tattıran Türk komutan: Cezzar Ahmet Paşa
Napolyon, gerçekleştirdiği seferlerle Avrupa'nın siyasi haritasını tamamen değiştiren ve adını dünya tarihine yazdıran bir Fransız İmparatoruydu. Askeri ve siyasi stratejileriyle birçok bölgeyi ele geçiren Napolyon, son olarak Doğu'nun zengin topraklarına gözünü dikmişti. Bu topraklarda, "yenilmez Napolyon"a ilk gerçek yenilgiyi tattıracak olan ise cesur bir Türk komutandı. Napolyon, bundan 220 yıl önce, Akka'da büyük bir hezimete uğramış, Doğu düşleri böylece sona ermiş ve şu sözleri söylemişti: "Savaşı kazansaydım Doğu'nun fatihi olur ve Paris'e İstanbul üzerinden dönerdim." Peki, Napolyon'a yenilgiyi tattıran komutan Cezzar Ahmet Paşa kimdir?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Mısır'ın Yavuz Selim tarafından fethinden beri, kökleri ortadan kaldırılamayan Kölemen beyleri, devlet otoritesinin zayıfladığı sıralarda fırsattan yararlanarak hüküm ve sözlerini geçirmeye çalışırlardı.
Kölemenlerden Ali Bey de, Mısır'da nüfuz elde etmek için mücadeleye girişmiş, rakiplerini ortadan kaldırmak için de Cezzar'dan yararlanmak istemişti. Cezzar buna razı olmadığından araları açılmış ve bu yüzden de Mısır'dan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Cezzar'ın Mısır'dan ayrılmasından 1776 yılı başında vezir rütbesiyle Sayda valiliğine atanmasına kadar geçen yaşamı, onun cesaret ve metanetini gösteren bazı mücadelelerle doludur. Cezzar, bu mücadeleyi Suriye ve Lübnan'da Dürzi ve Marunilere karşı yapmış, Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın takdirini kazanmış ve sonuçta emeğinin karşılığında Sayda Valiliği'ne atanmıştı.
Cezzar Ahmet Paşa Sayda valisiyken devlete başkaldıran kabilelerle uğraşarak Suriye ve Lübnan'da güçlü bir otorite kurmuş ve devlete önemli hizmetlerde bulunmuştu. Bu başarılı hizmetlerine karşılık da 1780'de Şam Valiliği'ne atanmıştı.
Cezzar Ahmet Paşa gerek Sayda, gerek Şam valisi bulunduğu yıllarda, valilik bölgesindeki Akka kentinde oturmayı tercih ederek orada hüküm sürmüş, disiplinli küçük bir askeri güçle, ufak bir donanma da meydana getirmişti.
Fakat Cezzar Ahmet Paşa'nın valilik bölgesinde giderek güç kazanması, İstanbul'un da dikkatini çekmiş ve bu durum hoş karşılanmamaya başlamıştı.