Müslüman alimlerin keşfettikleri doğa olayları
Gökyüzü neden mavi? Gökkuşağının sonu nerede? Deniz neden sürekli sahile çarpıyor? Bu gibi zor soruları genellikle çocuklar sorar. Bugün tabiatla ilgili çoğu şeyi bildiğimizi düşünerek fazla önemsemiyoruz, oysa 9'uncu yüzyılda Müslümanlar, yaşadıkları ortamı anlayabilmek için bu sorular üzerinde tefekkür ediyor, Allah'ın yarattıklarından ilham alıyorlardı. Müslüman alimlerin keşfettikleri doğa olaylarını sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Kindî düşüncesinde haklıdır; zira o devirde eğitimli çevrelerde bile bilgiden sayılan bazı görüşlere rağmen gökyüzü gerçekten de mavi değildir.
Eğitimli bir kişi olmakla birlikte fen, matematik ve müzik alanlarında kendini yetiştiren ve 9'uncu yüzyılda Bağdat'ta hekimlik yapan Kindî, bu inanışla baş etmekte fazla zorlanmamıştır.
İbnü'l Heysem de içinde yaşadığı döneme hâkim olan geleneksel bilgiye karşı geldi. Bundan bin yıl önce Kahire'de, halifenin isteği üzere Nil Nehri'nin akışını düzenleyemediğinden ev hapsi cezasına çarptırılmıştı.
İbnü'l Heysem biliyordu ki Eski Mısırlılar bu işi becerememişse kendisinin de becermesi mümkün değildi. Canını kurtarıp çalışmalarına devam edebilmek için deli numarası yapmıştı.
Ev hapsine diyeceği yoktu, zira tüm zamanını penceredeki deliklerden gelen ışık huzmelerini yakından inceleyerek geçirebiliyordu.
Gözlem ve deney yapacak bolca vakti olması sayesinde gökkuşakları, hale etkileri, Güneş ve Ay'ın ufuk çizgisine yaklaştıkça büyümüş görünmeleri gibi doğa olaylarını inceleyerek açıklayabilmişti.
Güneş ve ayın ufuk çizgisi yakınında daha büyük görünmesinin sebebinin atmosferin yarattığı etki olduğunu açıkladı; büyüklüğün artmasının beynin oynadığı görsel bir oyun olduğunu ilave etti.
Güneşin ufuk çizgisinin on dokuz derece aşağısında olduğu durumlarda dahi Güneş ışınlarının atmosferde kırılarak Dünya'ya ulaştığını gösterdi ve buna dayalı olarak atmosferin yüksekliğini on altı kilometre olarak hesapladı.
1319 yılında ölen Kemaleddin Farisi, İbnü'l Heysem'in çalışmalarını tekrar etti ve ışık huzmelerinin izlediği yolu cam bir kürenin içerisinde gözlemlemek suretiyle bu çalışmaları geliştirdi.
Güneş ışığının yağmur taneleri tarafından kırılmasını belirlemeyi uman Farisi, elde ettiği bulgular sayesinde birincil ve ikincil gökkuşaklarının temelde beyaz ışığın prizmayla kırılması sonucunda oluştuğunu açıkladı.
Fikriyat
Kanın vücuttaki dolaşımının keşfinin tarihi, damar ve arterlerin yapısı kadar karışıktır. Eski Yunanlılar kanın kaynağının karaciğer olduğuna ve besinlerin damarlar aracılığıyla bağırsaklardan karaciğere geldiğine inanıyordu.
Onlara göre, karaciğerde "tabii ruh" ile dolan kan, oradan kalbin sağ karıncığına geçerek vücudun diğer bölümlerine dağılıyordu. Ancak modern tıbba göre durum böyle değil ve bunu ilk keşfeden, 9 asır önce yaşayan bir İslam alimi…
"Kan dolaşımını keşfeden Müslüman alim" adlı haberimizi okumak için tıklayın.