Mimar Sinan’ın İstanbul’a armağan ettiği 3 köprü
Mimar Sinan, asırlar boyu ayakta kalan mimari şaheserlere imza atan, gizemi bugün bile çözülemeyen yapılar ortaya koyan bir dâhi. Peki, "Ser mimaran-ı cihan" olarak adlandırılan Mimar Sinan'ın İstanbul için inşa ettiği üç köprü hakkında ne biliyorsunuz? Sinan'ın "Amel-i Yusuf bin Abdullah" şeklindeki imzasını taşıyan günümüze ulaşabilmiş tek anıttan, bu imzanın yakın zamanda yok edildiğini duymuş muydunuz? Veya Sultan Süleyman ile usta mimarın son karşılaşmalarında ne konuştuklarını? Üzerinden ihtişamlı orduların, uzak diyarlardan gelen seyyahların, kervanların geçtiği Mimar Sinan köprülerini sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Balkonlardan dördüncüsünün üzerinde yakın sayılabilecek bir zamana kadar Sinan'ın imzasını taşıyan bir kitâbe bulunuyordu.
Büyükçekmece Köprüsü "Amel-i Yusuf bin Abdullah" şeklindeki bu imzayı taşıyan günümüze ulaşabilmiş tek anıttı. Kitâbe 1960'lı yıllarda yerinden söküldü; akıbeti maalesef bilinmiyor.
Semavi Eyice'nin aktarımına göre Sinan'ın imzasının olduğu yerde bir hazine olduğuna inanan iki kişi imzayı parçalamıştır. Köprü 1970 yılında tamir edilirken, bu kitabenin bir benzeri hazırlanmış ve yerine konmuştur. Köprünün tarihi köşkünde de, 2,36 x 0,83 metre ölçüsünde, köprünün II. Selim zamanında tamamlandığını belirten kitâbe bulunmaktadır.
Silivri'de, Silivri Çayı üzerinde, Eski İstanbul-Edirne yolunun önemli geçit noktalarından birinde yer alan köprünün kitâbesi bulunmadığından kesin inşa tarihi bilinmez. 16. yüzyıl yapısı köprünün mimarının Sinan olduğu tasarımından ve adının mimarbaşının tezkirelerinde geçmesinden anlaşılır.
Silivri Köprüsü 348 metre uzunluğundadır, 32 gözden meydana gelir. Alçak bir vadide oldukça uzun inşa edilmiş köprünün gözleri Sinan'ın diğer eserlerinde olduğu gibi sivri kemerli olmayıp hafifçe basıktır.
İnşasında küfeki ve kalker cinsi taş kullanılmış, tampon duvarları büyük bloklarla örülmüştür. Köprünün sel yaranları üçgen şeklindedir. Köprünün her iki yanındaki korkuluklar demir bağlantılarla güçlendirilmiştir. İki ucunda ikişer tane baba taşı bulunur. Bu taşlar birbirinin eşi olup incelikli işlerdir.
Sinan'ın İstanbul'da yaptığı köprüler arasında, Büyükçekmece'den sonra en heybetli olanıdır.
Mimarbaşı bu köprüyü Osmanlı ordularının seferleri için tasarlamış olsa da köprünün bedeni otomobilden ağır vasıtaya kadar her türlü motorlu aracın yükünü 2006 yılı sonuna kadar taşımıştır.
Köprü 1982-1985 yılları arasında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından onarılarak ışıklandırılmıştır. 2006 yılı sonunda ise araç trafiğine tamamen kapatılmıştır.
Hemen güneyinde, Marmara kıyısında 2005 yılında Silivri Belediyesi tarafından yüzü köprüye dönük bir Mimar Sinan heykeli yaptırılmıştır. 2016 itibariyle otoyolun bütünüyle gölgesinde kalmıştır.
İstanbul'un siluetini şekillendiren, fethin en önemli sembolü Ayasofya'nın tarihinin hangi yıla uzandığını biliyor musunuz? Peki ya, fetih sonrası Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya'nın harap halini gördükten sonra dilinden dökülen Farsça şiiri? Veya Ayasofya'nın onca depreme rağmen nasıl ayakta kaldığını ve Mimar Sinan'ın dehasıyla birleşen minarelerin Ayasofya'yı nasıl bambaşka bir yapı haline dönüştürdüğünü?
"Ser mimaran-ı cihan" olarak adlandırılan Mimar Sinan'ın Ayasofya için inşa ettiği minarelerin öyküsünü okumak için tıklayın.