Hayatını hayır işlerine adayan 5 sultan
Medeniyetimizde büyük önemi olan sosyal yardımlaşma, bu topraklarda her alana yayıldı. Göçmen kuşlara yardım eden vakıflardan yolda kalanlara kadar çeşitlenen bu yardımlaşma geleneği, yüzyıllarca devam etti. Hanım sultanlar da güçleri ve zenginlikleri ölçüsünde insanların yardımına koştu. Kendilerine bağlanan maaşlarla Osmanlı'nın her yerine camiler, medreseler, yollar, çeşmeler yaptırarak adeta hayırda yarıştı. Sizler için hayatını hayır işlerini adayarak ülkeyi ihya eden 5 hanım sultanı derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Hüseyin Ayvansarayi de caminin kapısı üstündeki tarih kaydı olarak bu manzumenin son beytini zikreder. Caminin içine avize ve kandiller asıldı. İmam, hatip, müezzin ve diğer hizmetliler görevlendirildi ve Rebiülevvel'in sekizinci Cuma günü III. Ahmed ve Sadrazam İbrahim Paşa'nın iştirakiyle caminin açılışı yapıldı.
Fatma Sultan, kendi camisini ayrıca ziyaret ederek Vaiz Şeyh Hasan Efendi, mütevelli, katip, imamlar ve hatibe Galata Voyvodası Ahmed Ağa'ya, mimar ağaya samur kürkler; müezzinbaşı, naathan ve devirhanlara çuha feraceler; dört müezzin, beş kayyım, bir kandilci, beş aşirhana da 10'ar kuruş ihsan etmiştir.
Fatma Sultan, 17 Recep 1145'te (1733) henüz yirmi dokuz yaşında vefat ederek Yeni Camii haziresinde defnedildi.
Günümüze kadar gelmeyen Fatma Sultan Camii'nin kapısı üstündeki kitabe de yok olmuştur. 29 Eylül 1755 gecesi çıkan Hocapaşa yangını Babıali ve çevresini harap ettiğine göre, caminin de zarar gördüğü tahmin edilir. Şem'danizade Tarihi'nde 1761-1762 yılı olayları arasında yıldırım düşmesiyle Yeni Valide Sultan Camii minaresi ve Fatma Sultan Cami'nin yıkıldığını bildirmektedir.
Fatma Sultan Cami, 1863-1864 yıllarından sonra Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi'nin kurduğu, Nakşibendi tarikatının Halidi koluna bağlı bir tekkenin merkezi oldu. Burası 1925 yılında tekkelerin kapatılmasına kadar faal olarak kullanıldı.
Tekkenin kapatılmasından sonra hizmet dışı kalan cami, yanındaki dergah binası ve şeyh meşrutası ile birlikte bir süre jandarma koğuşu ve deposu olarak kullanıldı. Bu arada minaresinin şerefeden yukarısı yıkıldı.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte babasının tahta çıkışının ilk yıllarında 928'de dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Annesi Hürrem Sultan'dır.
Kaynaklara göre Mihrimah Sultan iyi yetiştirilmiş olup güzel konuşur ve güzel yazardı. Kaleme aldığı mektuplarından iç ve dış siyasî gelişmelerle de ilgilendiği anlaşılmaktadır. Son derece dindar ve hayırseverdi; oldukça büyük bir servete sahipti.
Mihrimah Sultan Üsküdar'da iskele karşısında iki minareli bir cami, çeşme, medrese, sıbyan mektebi ve kervansarayın yanı sıra Edirnekapı'da tek minareli bir cami, bir çeşme, bir medrese, sıbyan mektebi ve bir çifte hamamdan oluşan bir külliye inşa ettirmiştir.
Edirnekapı'daki hayratına su temin etmek için Zincirli suyu da denilen Mihrimah suyu tesisini yaptırmıştır. Ayrıca bu vakıfların birer imareti bulunmaktadır. Mekke'de Aynizübeyde su yollarını tamir ettirmiş ve bu iş için 500.000 altın harcamıştır.