Eski medeniyetlerin sırları
Dünyanın oluşumu, medeniyetler, krallıklar ve arkalarında bıraktıkları sırları… Bilim ne kadar gelişirse gelişsin tarihin bazı noktalarına dokunması güç bir durum. Şu zamana kadar bilinmezlik olarak karşımızda duran geçmişin izleri, hala tahminler ve farklı olay zincirlerinden çözülmeye çalışılıyor.
Önceki Resimler için Tıklayınız
2016'da İskoçya'nın Glasgow kentinde, arkeologlar 5.000 yıllık bir taş levha ve aslında onun gizemli geçmişini kazdılar. 13 x 8 metre ölçülerindeki Cochno Stone adlı bu taş "çanak ve halka izleri" olarak bilinen ve dünyanın başka yerlerindeki tarih öncesi bölgelerde de tespit edilen, kendi içinde dönen desenler içeriyor. Glasgow Üniversitesi'nde arkeolog ve kıdemli öğretim görevlisi olan Kenny Brophy'ye göre, bunlar antik sanat eseri örnekleri olabilir.
1930'larda Concho Taşı'nı inceleyen araştırmacılar, taş yazıtların tutulmalar gibi astronomik olaylarla bağlantılı olabileceğine inanıyorlardı, ancak Brophy bunun böyle olduğunu düşünmüyor. O ve araştırma ekibi, şu anda tarih öncesi insanların onu nasıl kullanmış olabileceğini ayırt etmek için taşı daha yakından inceliyorlar.
MS 900 civarında, Maya uygarlığı çöktüğü düşünülüyor, ancak bu düşüşün nedenleri henüz belli değil. Bilimsel çalışmalar, Maya'nın çöküşünde kuraklığın önemli bir rol oynamış olabileceğini düşündürüyor. 2012 yılında Science dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, Maya ormanları daha büyük şehirler ve tarım arazileri için yok ettiğinde, kazara hali hazırda sık görülen kuraklığı daha da kötüleştirmiş olabilirler.
Diğer araştırmacılar ise, toprak parçalanmasının ve azalan av popülasyonların (özellikle beyaz kuyruklu geyiğin) Maya'nın sonuna etki ettiğini öne sürüyor. Yine diğer bazı uzmanlar da ticaret yollarının ve iç siyasi çatışmaların, bir zamanlar çok büyük olan bu imparatorluğun sonunu hızlandırdığını belirtiyor.
1929'da, Çin'in Sichuan eyaletinde bir kanalizasyon hendeğinin tamirini yapan bir adam, yeşim ve taş eserlerden oluşan bir hazine ortaya çıkardı. Bu kıymetli hazine özel koleksiyoncuların eline geçti ve 1986'da bölgede çalışan arkeologlar, yeşim, fildişi ve bronz heykeller de dahil olmak üzere Bronz Çağı hazineleri ile dolu iki çukur daha ortaya çıkardılar.
Araştırmacılar şimdi 3 bin ile 2 bin 800 yıl önce çökmüş bir uygarlık olan Sanxingdui medeniyeti üyelerinin bu eserlere imza attığına inanıyorlar. Arkeologlar artık Sanxingdui'nin bir zamanlar Minjiang Nehri kıyısındaki duvarlı bir şehirde yaşadığını biliyorlar. Ama neden bu şehri terk ettikleri ve kaçmadan önce neden bu çukurlara bu kadar çok eser gömdükleri araştırmacılar arasında spekülasyon kaynağı.
Kayıp uygarlığın 3000 ile 2800 yıl önce şehri kasıtlı olarak terk ettiği tahmin ediliyor fakat kazı başkanı Niannian Fan, şehri terk etmek için ortaya atılan "savaş" ve "sel" nedenlerinden hiçbirini ikna edici bulmadığını söylüyor. Jeolojik izlere göre, 3300 ile 2200 yıl önce, o bölgede büyük bir deprem ve toprak kayması söz konusu. Bu toprak kaymasının, şehrin yanındaki nehri kestiği ve Sanxingdui'nin su kaynağını yok etmiş olabileceği düşünülüyor. Otoritelere göre bu hipotez, spekülatif olabilir fakat uygarlığın ortadan kaybolması veya başka bir yere taşınmasını açıklayabilir.
20'nci yüzyılın en çok konuşulan kitaplarından birisi ve hiç kimsenin okuyamadığı eski bir metin Voynich el yazması, 1912 yılında antik bir kitapçı tarafından keşfedilen, bilinmeyen bir alfabeyle yazılmış ve şifalı bitkilerden Zodyak işaretlerine kadar oluşan bir dizi resim içeren 250 sayfalık bir kitap.
Şu anda Yale Üniversitesi'nin Beinecke Nadir Kitap ve El Yazması Kütüphanesi'nde yer alan kitap, araştırmacılara göre 600 yıl öncesine dayanıyor ve Orta Avrupa'da yazıldığı düşünülüyor. Bazı bilim insanları, kitabın anlaşılmaz kelimelerle dolu bir Rönesans dönemi aldatmacası olduğuna inanıyor olsa da, kitabın metninin bilinmeyen bir dilde yazıldığını düşünenler de var. Diğerleri ise kitabın henüz kırılmaması gereken birtakım kodları olduğuna inanıyor.
İngiltere'deki Bedfordshire Üniversitesi'nden dilbilimci Profesör Stephen Bax, Şubat 2014'te Voynich elyazması karakterlerinin 14'ünü deşifre ettiğini iddia etti. Kitap, muhtemelen doğa üzerine bir tez yazısı olup, Yakın Doğu veya Asya dilinde yazıldığı iddia ediliyor.
1952'de Kumran'da keşfedilen eski bir bakır tomar, büyük miktarda gizli altın ve gümüşü tarif edebilir, ancak hiç kimse o hazinenin var olup olmadığını ya da nerede olabileceğini bilmiyor.
Bakır tomarlar, Filistin topraklarında şimdi Batı Şeria olarak bilinen bölgede bulunan Ölü Deniz Parşömenleri arasında bulundu. Roma İmparatorluğu'nun Kumran yerleşimini kontrol altına alması yaklaşık 2 bin yıl öncesine dayanıyor. Araştırmacılar, bu tomarların, bölgenin Roma güçlerine karşı sıkça yapılan ayaklanmalar sırasında yerli halk tarafından gizlenmiş bir hazineyi tarif edebileceğine inanıyorlar.