Doğu'nun ilk kuduz tedavi merkezi; Dârü’l-kelb Tedavihanesi
19. yüzyılda Fransız bilim adamı Pasteur, birçok insanın ölümüne neden olan kuduz hastalığına aşı geliştirse de ne tıp otoriteleri ne de Fransız hükûmeti destek oldu. Fransız bilim adamına tek bir kişi el uzattı; o da Sultan Abdülhamid'di. Sultan'ın tıp dünyasındaki bu gelişmeleri takip etmesi ve desteklemesi sayesinde İstanbul'da ilk kuduz tedavi merkezi de açıldı. Bu merkez, dünyanın üçüncü, Doğu ülkelerinin ise ilk kuduz tedavi merkezi oldu.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Dahiliye Vekâleti'nden bütün vilayetlere gönderilen bir uyarıda, kuduz olan hayvanların itlaf edilmesi ve hastaların ise Mekteb-i Tıbbiye'ye gönderilmesi gerektiği belirtildi. Kuduz aşısının keşfinden sadece üç yıl sonra, İstanbul'da kuduz aşısı üretilmeye başlandı.
1894 yılında Dârü'l-kelb Tedavihanesi ismiyle hizmete devam eden müessese, Paris'teki Pasteur Enstitüsü ile aynı zamanda; İstanbul'da ürettiği aşılarla ülke geneline hizmet vermişti. 1905'te İstanbul Da'ül-kelb Tedavihanesi Müdürü Ziya Seyfullah Bey'e başarılı çalışmalarından dolayı Fransa Pasteur Enstitüsü tarafından nişan verildi.
Kurulduğu yıllarda kuduz hastalığının tedavisi ile ilgilenen tedavihane, sonraki yıllarda İstanbul surlarının tahlili ve veba gibi hastalıkların tedavisi ile de meşgul olmuştu.
Dedesi Fatih sultan Mehmed'in izinden giderek dünyanın neresinde olursa olsun, ilim, bilim ve icatları takip edip ülkesine bu hizmetleri getiren Sultan II. Abdülhamid, sağlık alanındaki bu hizmetiyle de asra mührünü vurdu.