Bir eğitim yuvasının hazin öyküsü
Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kızı ve eski sadrazamlardan Yusuf Kamil Paşa'nın eşinin ismini taşıyan Zeynep Hanım Konağı, İstanbul'un ilk taş konaklarından biriydi. Bir süre 'Darülhayır' isimli bir okul tarafından kullanılan konak, 28 Şubat 1942'de çıkan yangında büyük hasar aldı. 1943'ün ortalarına kadar sadece dört duvarı ayakta kalan konak yıktırıldı ve yerine bugün Edebiyat Fakültesi olarak kullanılan bina inşa ettirildi. Gelin Zeynep Hanım Konağı'nın hüzünlü öyküsüne göz atalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔹 Yusuf Kâmil Paşa, Namık Kemal'e cebinde görülen defterin mahiyetinin ne olduğunu sormuş, Namık Kemal de ona geçen gün sahaflardan aldığı eski bir mecmuada güzel bir esere tesadüf ettiğini, bu eseri paşanın okuması için istinsah ettiğini söylemişti: İzin isteyip bunları okuyan Namık Kemal'e Yusuf Kamil Paşa, ''Kemal Bey, dur. Eskiler böyle… Yiyemezler. Bu eser senindir.'' şeklinde karşılık vermiştir. Ömer Faruk Akün, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi'ndeki Namık Kemal maddesinde, Barik-i Zafer eserinin üzerinden 1278 Ramazan-ı Mart 1862 tarihinin bulunduğunu tespit etmiştir.
Toplantılara katılan kişiler
🔹 Bu tespitte hareket edersek bu muhaverenin 1862 yılının Mart ayından önce yapıldığı sonucuna ulaşabiliriz. Yusuf Kamil Paşa, "likayat ve istitad erbabını lisanen ve nakden himaye'' ede ve onların mesleklerinde yükselmeleri içi her türlü ''teşvike tergibde'' bulunurmuş.
🔹 İbnülemin, onun haytanı anlattığı meşhur eserinde, Şinasi'yi Reşid Paşa'dan sonra onun himaye ettiğini ve onu daha ağır muamelelerden koruduğunu belirtmektedir. Yine İbnülemin, paşanın himayesinden ve konağından fazlasıyla istifade eden Namık Kemal'in Yusuf Kamil Paşa'ya bir kaside sunduğunun bilgisini vermektedir.
🔹 İlim ve edebiyat sahasında kendini yetişmiş, kültürlü bir insan olan Yusuf Kamil Paşa, konağında düzenlediği toplantılara her anlamda kaliteli kişilerin katılmasını istemiş olmalıdır. Yusuf Kamil Paşa'nın Fenelon'dan Tercüme-i Telemak ismiyle Türkçeye çevirdiği eser de paşanın edebiyata vukufiyetini gösteren bir delildir. (Turgay Anar, Mekandan Taşan Edebiyat)