Abdülhamid’in arşivine yansıyan Osmanlı köşk ve kasırları
Kasırlar, hükümdarların kullanımına ayrılmış saraya bağlı yapılardır. Çeşitli fonksiyonları bulunan bu yapılar; bazen padişahın dinlenme mekanı, bazen spor alanı, bazen ise av maksadıyla kullanılırdı. Şehzade, sultan ve hanedan mensupları istedikleri yerde yalı veya köşk yaptırabildikleri halde daha çok Beşiktaş, Ortaköy ve Kuruçeşme sahillerini tercih etti. Sadrazamlar, vezirler ve divan üyeleri Bebek'te, ilmiye sınıfı Rumeli Hisarı'nda, din ve ilim adamları Beylerbeyi'nde ikamet ettiler. Sizler için Sultan II. Abdülhamid'in arşivine yansıyan Osmanlı köşk ve kasırları derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
İstanbul'da bir köşk
İki katlı, yarı kâgir ve simetrik bir düzeni olan Beykoz Mecidiye Kasrı'nın ön cephesi neoklasik bir tarza sahiptir. Kasrın Sultan II. Abdülhamid döneminde çekilmiş bu fotoğraflarında; varaklı mobilya takımları, Hereke kumaşlarından döşeme ve perdeleri, Baccarat vazoları ve büyük kristal şamdanlarıyla zengin bir şekilde döşenmiş olduğu görülür.
Beykoz Kasrı'nın dâhilindeki Büyük Salon
Üç katlı olan kasrın bodrum katı hizmetkarlara ayrılmış, diğer katlarsa bir orta mekana açılan dört oda biçiminde düzenlendi. Genellikle dinlenme ve av amaçlı olarak kullanılan bir "biniş kasrı" niteliğindeydi. Devlete ait diğer saray yapılarının tersine yüksek duvarlarla değil, dört yönde kapısı olan ve döküm tekniğiyle yapılmış zarif demir parmaklıklarla çevriliydi.
Hekimbaşı Çiftliği'nin Kasrı
Bir saltanat yapısı olarak Sultan Abdülaziz'den itibaren Osmanlı padişahları zaman zaman bizzat kullandı ve misafirlerini ağırladı. Ayrıca kentin dışında ve temiz havası olan bir yer olduğu için kamu hizmetine tahsis edildi. Önce Dârü'l-eytâm (yetimler yurdu) haline getirildi.