Abdülhamid’e karşı düzenlenen darbe girişimi ‘bir sopa’ ile nasıl önlendi?
Osmanlı tarihinde önemli görevler üstlenen Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın neden bu lakapla anıldığını biliyor musunuz? Hasan Paşa henüz şehzadelik yıllarında II. Abdülhamid ile tanışmış; dönemin padişahı Sultan Abdülaziz'den aldığı emir nedeniyle kendisine "Veliaht, meliaht dinlemem. Ben, padişahın adamıyım bir tek onu tanırım!" demişti. Göreve bağlılığı ile Abdülhamid'in hafızasında yer eden Yedi Sekiz Hasan Paşa, gün gelecek Sultan Abdülhamid'e karşı düzenlenen darbe girişimini bir sopayla önleyecekti…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Hasan Paşa, içeri girdiğinde Çırağan Sarayı'nın harem kısmından gelen kadın çığlıkları, "Sultan Murad çok yaşa" naralarına karışmaktaydı. Kalabalık V. Murad'ı ortalarına almış bağrışıyordu.
Beraberindeki zaptiye neferi ile bir köşeye sinip beklemekte olan Hasan Paşa, içlerinde Sultan Murad'ın bulunduğu grubu bir süre gözledi. Sultan Murad'ın bakışları, oraya zorla getirilmişçesine isteksiz ve ürkekti.
Grup tam önlerinden geçerken Hasan Paşa birdenbire doğruldu ve elindeki sopayı kaldırarak Murad Han'ı kolundan çekiştirdi ve en çok bağıran seyrek sakallı adamın kafasına indirdi.
Öylesine vurmuştu ki baskın işini tertipleyen meşhur Ali Suavi yüzüstü yere yığıldı. Oraya zorla getirilen Murad Han sırtını bir duvara dayayıp, sinirlerini iyice bozacak olan çatışmayı ürkek bakışlarla seyretmeye başladı.
Hasan Paşa iri cüssesiyle ve elindeki sopa ile kalabalığa daldı. Kalabalık pat diye karşılarına çıkan bu eli sopalı adam karşısında şaşkına döndü.
Vaziyet iyice karışınca yanındaki zaptiye neferine ateş etmesi için emir verdi ancak er afallamıştı. O zaman işin başa düştüğünü anlayan Hasan Paşa, askerin elindeki 16 mermi atan tüfeği kaptığı gibi art arda saldırganların üzerine yaylım ateşine başladı.
Böylece kalabalığın ilerlemesini durdurdu. Bu sırada yetişen askerler duruma el koydu.
Başarısız olduklarını anlayan baskıncılardan birinin aradan sıyrılıp Sultan Murad'ın üzerine tüfeğini doğrulttuğu sırada; Ruşen adlı bir kalfa ileri atlayarak büyük bir cesaretle adamın elinden tüfeği aldı ve muhtemel bir faciayı önledi.
Gerçekleşseydi Osmanlı'yı büyük bir felakete sürükleyecek olan bu olay hakkında Hasan Paşa'dan bilgi alan Sultan Abdülhamid Han, bu önemli hizmeti gayet basit bir işmiş gibi anlatmasından çok hoşlandı. Hasan Paşa artık müşir rütbesi ile Beşiktaş Karakol komutanı oldu.
Hasan Paşa, Ali Suavi'yi kendine getiren sopasına "Mehdi" adını verip Beşiktaş karakolunun duvarına astı. Karşısına getirilen bir suçluyu konuşturmak için sopanın kabiliyetlerini anlatırdı.
Bölgesinde sağladığı asayişten gayet emindi. Bu sebeple herhangi bir olayda etraftan en küçük yardıma bile tenezzül etmez; aranmakta olan suçlunun peşine düşen başka memura dahi tahammül edemez, bu defa onu yakalatırdı. Onun bu davranışı, o dönemde saray civarında Sultan Abdülhamid'e karşı içeriden oluşacak sinsi bir hareketi önlemek içindi.