50 yıllık gezgin Evliya Çelebi kimdir?
Evliya Çelebi, gördüğü bir rüyanın etkisinde kalarak kendini yollara vurur. Peki, Çelebi'nin seyyahlık öyküsü nasıl başladı? Neden seyahatname yazdı? Gerçek ismi neydi? Sizler için, gördükleri ve deneyimlediklerini kaleme döken ve asırlara miras bırakan Evliya Çelebi hakkında az bilinenleri derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Kendisi eserinde seyahatlerinin sebebini, 1040 Muharreminin aşure gecesi gördüğü bir rüyaya bağlamaktadır. Buna göre İstanbul'da Yemiş İskelesi civarındaki Ahî Çelebi Camii'nde Hz. Peygamber'i kalabalık bir cemaatle birlikte görür, heyecana kapılıp Resûl-i Ekrem'in elini öperken, "Şefaat yâ Resûlellah" diyecek yerde "Seyahat yâ Resûlellah" der.
Hz. Peygamber tebessüm ederek şefaati, seyahati ve ziyareti ona müjdeler; cemaatte bulunan ashabın duasını alır; Sa'd b. Ebû Vakkās da gördüklerini yazması temennisinde bulunur. Bu rüyayı tabir ettirdiği Kasımpaşa Mevlevîhânesi Şeyhi Abdullah Dede'nin, "Sa'd b. Ebû Vakkās'ın nasihati üzere ibtidâ bizim İstanbul'cağızı tahrir eyle" tavsiyesiyle önce doğduğu ve yaşadığı şehri gezmeye, gördüklerini yazmaya karar verir.
İlk seyahat heyecanını, Kanûnî Sultan Süleyman devrinden Sultan İbrâhim'e kadar gelen padişahlara hizmet ettiğini belirttiği babasının sohbetlerinden aldığı, ayrıca babasının arkadaşlarından ve dostlarından dinlediği çeşitli seyahat maceralarının da ona ilham verdiği söylenebilir. Geniş bir hayal dünyasına ve bilgi birikimine sahip bulunması seyahat merakını karşı konulmaz bir hale getirmiş olmalıdır.
İstanbul'u semt semt gezen ve çeşitli meclislerle kahvehanelere uğrayarak buralar hakkında bilgiler toplayan Evliya Çelebi, İstanbul dışına ilk seyahati 1640 yılında Bursa'ya yapar.
Kanuni'nin Zigetvar Seferi'nde, önemli hizmetleri olan babasının çevresindeki kişilerin serüvenlerini hikâye ettikleri aile sohbetlerinde bulunduğu süre boyunca, dünyayı gezip görme merakı duymaya başladı. Asıl adı Mehmed olan Evliya Çelebi, yirmili yaşların başında, İstanbul içinde gezerek gördüklerini duyduklarını kaleme almaya başladı.
Bütün gezip gördüğü yerleri okuyucuya anlattığı on ciltlik Seyahatname, sadece gözlemlere dayalı aktarmaları ve anlatımları içermekle kalmayıp, araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlayan bu eser, belirli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar.
Bu yönüyle Seyahatname, Türk kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahiptir.