31 Mart’ın zemini Hasan Fehmi suikastıyla hazırlandı
"Serbesti" gazetesinin başyazarı olan Hasan Fehmi, Meşrutiyet'e zemin hazırlayan İttihat ve Terakki'yi sert biçimde eleştirdiği için sık sık ölüm tehditleri alıyordu. II. Meşrutiyet'in ardından, Hasan Fehmi'nin Galata Köprüsü'nde öldürülmesi ülkede büyük bir infiale sebep oldu. Meclis'te iktidar ve muhalefeti birbirine düşüren bu provokasyon, Osmanlı'yı dönüşü olmayan yola sürükleyen 31 Mart Vakası'nın da habercisiydi. Peki, Hasan Fehmi'yi kim, neden öldürdü?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Sultan Abdülhamid, bu savaşın zararlarını diplomatik girişimleriyle hafifletmeye çalıştı. 33 yıl boyunca saraydan yönettiği ülkeyi, maarif, ziraat, ticaret ve sanayi bakımından geliştirmeye çalıştı, demir yollarına büyük önem verdi.
Avrupa'nın güçlü devletleri arasında denge siyaseti gözeten Abdülhamid, İslam birliği adına dünya Müslümanları üzerinde halifelik nüfuzunu da vurguladı. Bu da dönemin önde gelen sömürgeci devletlerini endişeye sürükledi. İngiltere, dış siyasetini halifeliği kaldırmak, hiç değilse Abdülhamid'i tahttan indirmek üzere kurdu.
Sultan Abdülhamid, barışı korumak için büyük bir çaba gösterdi. Onun zamanında olan tek savaş, Yunanlıların Girit'i işgali üzerine 1897 yılında gerçekleşen savaştı. Osmanlı ordusu, İngilizlerin "6 ayda geçemez" dedikleri Termofil Geçidini 1 günde geçip Atina'ya girdi ve bu Osmanlı'nın son zaferi oldu.
Maliyeye oldukça zararı olan bu savaşın ardından paranın değeri düştü, maaşlar zamanında ödenemez oldu. Bu da asker ve memurları padişaha düşman etti.
1896 yılında rejim muhalifleri, İttihat ve Terakki Cemiyetini kurdu. Mason kulüpleri gibi teşkilatlanıp çalışan bu cemiyet, özellikle askerler ve memurlar arasında hızla taraftar buldu.
1908 yılına gelindiğinde, Selanik'teki Üçüncü Ordu subayları ayaklanıp, askeri müfettiş Şemsi Paşa'yı vurdu. Bunun üzerine saray, zorunlu olarak II. Meşrutiyet'i ilan etti. Tarih 23 Temmuz idi ve bu tarih hürriyet bayramı ilan edildi. Meclis toplandı; halk Fransız İhtilalindeki gibi, "hürriyet, müsâvat (eşitlik) ve uhuvvet (kardeşlik)" sloganları ile sokağa döküldü.
Anayasanın ilanından sonra Enver ve Talat Beyler, Sultan Abdülhamid ile yakınlaşmışlardı. Bundan rahatsız olan devletler, içerideki adamları vasıtasıyla yeni bir oyun kuruyorlardı.
Abdülhamid'e karşı birleşenler birbirlerinden ayrılmaya başlamışlardı. İttihatçılar ve liberal Prens Sabahattin'in birleşme çabaları sonuç vermemişti. Sabahattin Bey'e yakın olanlar 'Osmanlı Ahrar Fırkası'nı kurmuşlardı. Avnullah El Kazimi de 'Fedekaran-i Millet Cemiyeti'ni kurmuştu.
Basın, subaylar, aydınlar fırkalara bölünmüştü. Normal olmayan, bu fırkaların birbirinin canına kastedecek şekilde davranmalarıydı.
Önce İsmail Mahir Paşa'nın, sonra Hasan Fehmi'nin faili meçhul cinayetlere kurban gitmesi Meşrutiyet'in havasını iyice zehirledi. Hasan Fehmi'nin öldürülmesi İttihatçılar ve muhalifleri arasındaki gerginliğin başlamasına sebep oldu. Bu cinayet "31 Mart Vakası"nın da habercisiydi.