En iyi film ödülünü alamayan 10 kült film
1900'lü yılların ilk yarısından itibaren sosyolojik çalışmalara konu olan kült filmler, sınırlı sayıda olsalar da, genellikle tuhaf, benzersiz, gerçeküstü ve garip karakterler ile konuları odak noktasına alır. Bu nedenle kült filmlerin sinematik anlamda 'iyi' ya da 'başarılı' olması gerekmez. İşte sinema tarihinde en iyi film ödülünü alamayan 10 kült yapıt...
Önceki Resimler için Tıklayınız
''- Tüm yaşamın boyunca kanun adamı oldun.
+ Evet, tüm yaşamım boyunca. Ne hayat ama! Katilleri yakalamak için her şeyini riske atarsın ve jüri onları serbest bırakır. Böylece geri dönebilir ve seni vurabilirler. Dürüstsen tüm yaşamın boyunca fakir kalırsın. Sonunda kirli bir sokakta yapayalnız ölürsün. Ne uğruna? Hiçbir şey. Altı üstü teneke bir yıldız için. ''
Şerif Kane (Gary Cooper), öğlen treniyle gelecek olan ve kendisinden intikam almaya yeminli bir haydut çetesiyle karşı karşıya gelecektir. Aslında Şerif Kane'nin görevi sona ermiştir. Ama o kalmayı tercih eder.
Tüm zamanların en iyi kötü adamı Lee Van Cleff'e filmde önemli bir rol teklif edilir. Fakat ünlü kartal profili burnunu ameliyatla düzeltmesi şart koşulur. Cleef teklifi kabul etmez ve film boyunca hiç konuşmadan ölümü bekleyen kötü adamlardan birini oynar.
"Karakterli olmak karakter olmak için yeterli değildir."
Ucuz Roman'da Honey Bunny ve Pumpkin, hayatlarına biraz hareket katmak isteyen bir çift küçük soyguncudur. Çok sayıda izleyiciye göre Quentin Tarantino filmleri, özellikle de Pulp Fiction 1990'ların Amerikan sinemasına damgasını vurdu. Filmler sert, tempolu, eğlenceli, üslup sahibi ve popüler kültürün başka ürünlerine zekice göndermelerle doluydu; her biri '90'ların postmodernizminin birer örneğiydiler.
''Hapiste öğrendiğim tek şey ise bu hayattaki en önemli şeyin para olmadığıdır.. Hayattaki en önemli şey zamandır.''
Sinema tarihinin en büyük anti-kahramanları arasında gösterilen efsane broker Gordon Gekko yeniden beyaz perdeye döndü. Ünlü yönetmen Oliver Stone'un 1987 yılında finans piyasasındaki çetin mücadeleyi anlattığı "Wall Street" adlı filminde yer alan Gordon Gekko, kimi zamanlarda aldığı sert, yer yer kural tanımaz kararlarıyla hafızalarda yer etmişti. Wall Street'in en parlak yıllarını yaşadığı dönemde özellikle içeriden bilgi alarak servetini katlayan Gekko'nun maceraları şimdi aradan 20 yıl geçmesi ardından yeniden gündeme geliyor.
Douglas'ın büyük övgüler kazanmasına neden olan Gekko, gerçek hayatta 1980'li yıllarda özellikle riski yüksek tahvillerde yaptığı işlemlerle milyarlarca dolarlık servet yapan Michael Milken'i model alarak yaratılmış bir karakterdir.
"Sakın birine özgür olmadığını söyleme, seni öldürerek ya da sakat bırakarak bunun tersini ispat etmeye çalışacaktır"
Filmde, motosikletleri ile Amerika'da gezinen iki hippinin, Wyatt (Peter Fonda) ve Billy'nin (Dennis Hopper), öyküsü anlatılmaktadır. Los Angeles'tan doğuya doğru yaptıkları bu özgürlük arayışı, alternatif bir yol filmi olmakla birlikte iki kahramanların bilinmezlerle dolu destansı yolculuklarını anlatıyor. Film, Amerika'da idealist 60'ların çöküşüne tanıklık ediyor.
Filmde özgürlükler ülkesi olarak sunulan Amerika'nın aslında kendi içerisinde farklılıklara ve bireysel özgürlüğe karşı ne kadar hoşgörüsüz bir tutum takındığından bahsedilmektedir. Zamane kuşağın bu mantaliteyi değiştirmeye çalışması ve kendi bakış açısını ortaya çıkarma çabası filmin ana temasını oluşturur. Film dönemin en eleştirel yapımlarından biridir.
''Birgün öyle bir yağmur yağacak ki caddedeki bütün pislikleri temizleyecek.''
Taksi Şoförü, Vietnam'da savaşının izlerini henüz atamayan bir askerin, geceleri taksi şoförlüğü yaparak gördüğü kirli ve adaletsiz dünyaya uyum sağlamayı reddetme hikâyesini anlatıyor. Film, Robert De Niro'nun canlandırdığı Travis Bickle karakteriyle kültleşmiştir. Çürümeye yüz tutmuş bir topluma karşı tutulan bir ayna niteliğindeki film, yönetmen Martin Scorsese'nin kariyerinin en önemli filmlerinden biri olarak kabul görür.