İnsanı yiyip bitiren his "kıskançlık"
İnsan zaman zaman farklı haller ve duygular içinde yaşar. Bu duygulardan biri de kıskançlıktır. Hayatımızı etkileyen, ilişkilerimize zarar veren olumsuz tutumların başında yer alan kıskançlık, hem bu duyguyu yaşayan kişinin hayatına olumsuzluk katar hem de karşı tarafın yaşamını etkiler. Peki, insan neden kıskançlık duyar, kıskançlıktan kurtulmak mümkün müdür?
Önceki Resimler için Tıklayınız
📍 Bayraktar, kıskanılan kişinin bu durumdan rahatsız olduğu anda nasıl tepki vermesi gerektiğini şöyle anlatıyor:
"Karşımızdaki kişi kıskançlığına bağlı olarak bizden belli başlı isteklerde bulunuyor, bizim yaşam şartlarımızda değişiklik talep ediyor ise bu durumu inatlaşarak veya tartışmaya girerek çözemeyiz. Yapmamız gereken 'Bu sana ait özel bir duygu, senin kafanda kurduğun sağlıksız düşüncelerin. Bu duyguyla nasıl baş edeceğini veya bu duyguyla neler yapacağınla ilgili ben sana kendi hayatımı değiştirerek yardımcı olamam.' şeklinde karşı tarafla konuşmaktır."
♦️ Türkçedeki "kıskançlık" kelimesi, olumsuz olan "haset"ten olumlu sayılan "gayret"e kadar oldukça geniş bir çağrışım zenginliğine sahiptir.
♦️ Ancak dini metinlerde kıskançlık anlamında kullanılan Arapça gayret kelimesi "kişinin kendi mahremini koruması yönünde gösterdiği aşırı duyarlılık, izzet-i nefsine, şeref ve namusuna zarar verecek durumlardan sakınıp korunmasını sağlayan duygusal tepki" manasına gelir.
♦️ Kıskançlık, makul ve ılımlı ölçüde tutulması şartıyla gerekli olan bir tepkidir. Bir kimsenin kendine ait olan bir hak ve menfaati başkasından kıskanması haset değil gayret olarak nitelendirilir. Çünkü bu tabii ve fıtrî bir eğilimdir.
❕ Haset eden, Allah'ın (cc) yaptığı taksim ve takdire rıza göstermiyor; O'nun iradesine karşı geliyor demektir. Çünkü haset eden, O'nun gizli olan hükümleri ile mülkünde gerçekleştirdiği adalete kızmış, onu çirkin bulmuş olur. Bu ise imanının zedelenmesinden başka bir şey değildir.
"Haset ve kin, tıraş eder; ama saçı değil, dini tıraş eder." (Hadis-i Şerif)
♦️ Peygamber Efendimiz (sav) yapılmaması gereken davranışların içinde kıskançlığı da saymıştır:
"Zandan sakınınız. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayan, birbirinize karşı öğünüp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ı size emrettiği gibi kardeş olun."
♦️ Kıskançlık duygusunun nasıl bir hastalık olduğunu daha iyi anlayabilmek için Peygamberimiz (sav) zamanından bir örnek verelim.
Hz. Peygamber (sav) zamanında yaşayan Yahudiler, bugünküler gibi iyilik ve güzelliklere kendilerini layık görüyorlardı. Son peygamber geleceğini biliyorlar ama onu kendi içlerinden bekliyorlardı. Durumun böyle olmadığını gördükleri zaman (haşa) Hz. Muhammed (sav)'e peygamberliği, Araplara da iman ve İslâm'ı yakıştıramadılar. Hem Kureyş kabilesini hem de Arapları, peygamberlik onlara geçti diye çekemediler ve kıskandılar. Ve hala bu duyguları devam etmektedir.
"Yoksa onlar (Yahudiler), Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanları kıskanıyorlar mı?"
📌 Zekeriya (as) Allah'ın (cc) şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Kıskanç kişi nimetime düşman, hükmüme kızan ve kullarım arasında yaptığım taksimata rıza göstermeyen biridir."
(İhya-u Ulumiddin)
📝 Kıskançlıktan kurtulmak için kıskanılan kişiye hediye gönderilmeli, nasîhat vermeli, onu medhetmelidir. Ona karşı tevâdu' (barış) göstermelidir. Onun ni'metinin artmasına dua etmelidir. (Kütüb-i Sitte)
📝Haset eden kimse sürekli, Allah'ın kendi lütfundan vermesi için dua etmelidir. Çünkü O, kendisi için hayırlı olan şeyi verir ve O her şeyi bilendir. (Tefhîmül Kur'ân)
📝 Kıskançlığın tedavi yollarından biri de selamlaşmaktır. Çünkü selamlaşmak, Müslümanlar aleyhinde dilini konuşmaktan, kalbini kötü düşünmekten ve kıskançlık duygusundan alıkoymayı da beraberinde getirecektir. Her durumda görüşüp konuşmayı, sonuçta anlaşmayı ve bütünleşmeyi sağlayacaktır.