Dağınıklığın psikolojiye etkisi
Giyim kuşamımız, yaşadığımız yer, yediğimiz yemekler ve okuduğumuz kitaplar bizim kişiliğimiz hakkında bazı ipuçları verir. Kimi zaman ilk izlenim olarak karşımıza çıkan bu durum uzun süreli olarak kişiliğin değişimi, depresyon belirtileri ya da daha ağır durumların habercisi olabilir. Özellikle ev yaşantısında dağınık olmak ve dağınıklığı belli yerlerde meydana getirmek kişilik ve psikolojik durumların gerçek belirtisi olarak mesaj veriyor. Sizler için dağınıklık ve psikolojinin ilişkisini derledik.
Evde kullanılmayan, bozuk, sevilmeyen, kurtulmak isteyip de atılmayan, başkasına ait olan, bir kenarda unutulan her şey, enerjinin durağanlaşmasına yol açar.
Sizin için bir anlam ifade etmeyen, önemi olmayan, kullanılmayan şeylerden kurtulduğunda insan kendini bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak da hafiflemiş hissedecektir.
Ev anahtarınızı veya şemsiyenizi veya başka bir şeyi düşünelim. Yerini genellikle tam olarak biliyor muyuz, yoksa zihinsel olarak ortalığı ayağa kaldırdığımız oluyor mu? Ya yanıtlamamız gereken mektup, ya da zarfa koyup atılmayı bekleyen bir mektup? Bazen haftalar sonra gazetelerin arasından elimize geçebilir. Neyin nerede olduğunu bilmekten kaynaklanan huzur ve açıklık, bu durumlarda stres ve karmaşaya dönüşür.
Cüzdanımız veya çantamız o an için önemli gelen ama birkaç gün sonra işlevini yitiren telefon, adres ve not kâğıtlarıyla, gerekli gereksiz broşürlerle dolup taşıverir.
Ya ani bir dürtü ile otomatik olarak alınan veya toplanan şeyler… Eve getirir, "Şimdilik şuraya koyayım da sonra kaldırırım." deriz. Ancak koyduğumuz yerde kalır. Kimi zaman aylarca kimi zaman yıllarca kalabilirler. Akla geldikçe veya gördükçe zihnimizin bir köşesinde belli belirsiz bir bıkkınlık yaratırlar. Burada önerilen elbette abartılı bir titizlik veya düzenlilik hastalığı değildir.