Zamana ve modernizme meydan okuyan masalsı şehir Hive
Orta Asya'nın kalbi Özbekistan'da toprak rengi ve kızılın hâkim olduğu eski şehir Hive, ziyaretçilerini bir masal dünyasında gezintiye çıkarıyor. Özbekistan'ın batısındaki Harezm bölgesinin incisi olarak bilinen Hive, tüccarların, sanatkârların ve âlimlerin dolaştığı sokaklardaki tarihi dokusu ile muhafaza edilerek zamana ve modernizme meydan okuyor.
Önceki Resimler için Tıklayınız
İç içe iki surun çevrelediği bu şehir, adeta zamana ve modernizme meydan okuyor. Hive'de, nüfusun büyük bölümünün yaşadığı ve günümüze sadece bazı kalıntıları kalan en dıştaki surların çevrelediği yeni şehir yerleşkesine "Dışan Kale" deniyor. Daha küçük bir topluluğun yaşadığı, tarihte maruz kaldığı birçok saldırıya rağmen halen dimdik ayakta duran surlarla çevrili eski şehir yerleşkesi ise "İçan Kale" olarak biliniyor.
Hive'nin mimari ve görsel açıdan en etkileyici bölümünü içinde tek bir yeni yapının yer almadığı "İçan Kale" oluşturuyor. Eski şehrin her sokağında, mavi, turkuaz ve yeşil tonlarında çinilerle bezenmiş kesilmiş koni şeklinde minarelere, iki katlı medreselere, dönemin Han'ının yazlık ve kışlık sarayına, yaklaşık 2 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği cami ile çok sayıda toprak rengi yapıya rastlamak mümkün. Hive'de en dikkat çeken unsur ise şehrin tamamen yatay mimariyle inşa edilmiş olması.
Kale içindeki eski şehirde kıyafetleri, yemekleri, yöresel oyunları, kendi lehçeleri, gelenek ve göreneklerini günümüze kadar koruyan yaklaşık 3 bin kişi yaşıyor.
Kalenin dört kapısından biri olan Batı kapısından içeri giren ziyaretçileri ilk olarak sağda ve solda yerel ürünlerin satıldığı hediyelik eşya dükkânları karşılıyor. Birkaç metre yürüdükten sonra ağırlıklı turkuaz ve toprak rengin kullanıldığı taşlar üzerine çizilmiş İçan Kale haritası görülüyor.
Batı kapısından girdikten sonra ziyaret edilecek mekanlar arasında öncelikle Muhammed Emin Han Medresesi ve medresenin hemen önünde yer alan Kalta Minor (Kısa Minare) geliyor. Çok sayıda odadan oluşan iki katlı medresenin iç kısmında büyük bir avlu ve avlunun içinde bir su kuyusu bulunuyor. Bu görkemli medrese, günümüzde tarihi dokusuna zarar verilmeden otel olarak kullanılıyor.
Yapıldığı dönemde bölgenin en büyük ve gösterişli minaresi olması planlanan fakat Muhammed Emir Han'ın ölümüyle yapımı yarıda kalan Kalta Minor'un dış cephesi mavi, turkuaz ve sarı tonların kullanıldığı çinilerle süslenmiş. Minare, Hive'nin alametifarikası olarak biliniyor.
Kale içinde çinilerle süslenmiş yapılara dikkatli bakıldığında, boyanmış kare şeklindeki taşların her birinin üzerine Arap harflerinin yazıldığı, böylelikle hangi taşın nereye konulacağını bir yap-boz gibi gösterir şekilde işaretlendiği görülüyor.
Hive sokaklarında gezinirken her an gelinlik ve damatlıkla gelen çiftlerin tarihi yapılar önünde fotoğraf çektirdiğini görebilir, önemli şahsiyetlere ait türbeleri ziyaret ederek dua ettiğine rastlayabilirsiniz. Hive'deki eski adetleri devam ettiren ve kaleye ayrı bir renk katan bu çiftler, düğün öncesi arkadaşlarıyla dolaştıkları kalenin içinde geleneksel müzik eşliğinde tarihi sokaklarda dans ediyor.