Yazılı tarihin ufkumuzu açan ilk ürünleri
Dünya, yazının icadıyla kendini medeniyetlerin oluşumuna hazırladı. O tarihten itibaren karanlık çağlar, resim-yazı ikilisiyle aydınlığa yürüdü. Bu süreç, bilimsel çalışmaların yanı sıra 'ilk'lerin de perdesini araladı. Peki, ilk okullar nasıl kurulmuştu? İlk akvaryum, ilk tarihçiler, ilk aşk şarkısı tarihte yerini nasıl belirledi? Mahkeme kararının ilk nüshası bize adalet hakkında neyi vurguladı? Yazılı tarihin ufkumuzu açan 'ilk'lerini sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Lipit-İştar yasası olarak adlandırılan bu yasa kabartma üzerine değil, güneşte kurutulmuş bir kil tablet üzerine çivi yazısı ile Sümer dilinde yazılmıştır. Tablet bu yüzyılın başlarında çıkarılmış, ancak çeşitli nedenlerden ötürü saptanamamış ve yayımlanmadan kalmıştır. Metin o zamanda onarılır ve çevrilirken, bir giriş, bir son söz ve otuz yedi tanesi tamamen ya da kısmen korunmuş belirsiz sayıda yasadan oluştuğu görülmüştü.
Ancak Lipit-lştar'ın, dünyanın ilk yasa-koyucusu unvanı kısa ömürlü oldu. 1948'de, Bağdat'taki Irak Müzesi müdürü Taha Bakır, o zamanlar pek bilinmeyen Harmal adlı bir höyükte kazı yaptığı sırada daha eski bir yasa kitabesinin yer aldığı iki tablet keşfettiğini bildirdi. Hammurabi yasası gibi, Sami dilinde yazılmışlardı. Yasalardan önce yer alan kısa girişte (son söz yoktur) Bilalama adlı bir kraldan söz edilmektedir; Lipit-İştar'dan yetmiş yıl kadar önce yaşamış olabilir.
MÖ 1850 dolaylarında Sümer ülkesinde bir cinayet işlendi. Üç kişi -bir berber, bir bahçıvan ve mesleği bilinmeyen biri- Lu-lnanna adlı bir tapınak görevlisini öldürürler. Katiller, belirtilmeyen bir nedenle, kurbanın Nin-dada adındaki karısına kocasının öldürüldüğünü haber verirler. Garip bir biçimde, kadın onların sırrını saklar ve yetkililere bildirmez. Ama o zaman bile, en azından uygar Sümer yurdunda, adaletin kolu uzun ve kesindi. Cinayet, Kral Ur-Ninurta'ya başkenti lsin'de bildirildi ve o da davayı Nippur'daki mahkeme işlevi gören Yurttaşlar Meclisi'nin önüne çıkardı.
Tablet üzerine Sümer dilinde yazılmış bu cinayet mahkemesinin kaydı, Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü ve Pennsylvania Üniversite Müzesi'nin 1950'de yaptığı ortak bir kazıda ortaya çıkarıldı. Tabletteki Sümerce sözcük ve deyimlerin bazılarının çevirisi hala kuşkulu olmakla birlikte, metnin genel anlamı oldukça kesindir. Tabletin bir köşesi kırıktı, ancak eksik satırlar Üniversite Müzesi'nin daha önceki kazısında Nippur'dan çıkardığı, aynı metnin bir başka kopyasının küçük bir parçasından tamamlanabildi. Aynı kayıttan iki kopya bulunmuş olması, "suskun kadın" davasında Nippur Mahkemesi'nin aldığı kararın, bizim Anayasa Mahkemelerimizin aldığı bir karar gibi, bütün Sümer hukuk çevrelerinde örnek bir dava olarak tanındığını gösterir.
MÖ üçüncü bin yılın sonlarına doğru yaşamış olan isimsiz bir Sümerli hekim, meslektaşları ve öğrencileri için en değerli tıbbi reçetelerini bir araya getirip kaydetmeye karar verdi. Islak topraktan 16 santim uzunluğunda 9,5 santim genişliğinde bir tablet hazırladı, kamış kalemin ucunu eğik biçimde yonttu ve zamanın çivi yazısıyla gözde ilaçlarının bir düzinesini tablete kaydetti. insanlığın bilinen en eski tıp "el kitabı" olan bu kil belge, bir Amerikan kazı ekibince ortaya çıkarılıp Philadelphia Üniversite Müzesi'ne götürülünceye değin, dört bin yılı aşkın süre Nippur kalıntıları altında gömülü kalmıştır.