Süheyl Ünver’in İstanbul'un geçmişine ışık tutan hatıraları
Süheyl Ünver'in ömrü boyunca gezdiği, gördüğü her mekanı resmettiğini, fotoğrafını çektiğini ve her bilgiyi notlar halinde defterlerine kaydettiğini biliyor muydunuz? Peki, Sünbül Efendimname adını verdiği defterinde Koca Mustafa Paşa Cami'ne ve Sünbül Efendi Türbesi'ne yaptığı ziyaretleri anlattığını? Sizler için Süheyl Ünver'in İstanbul'un geçmişine ışık tutan hatıralarını derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
27 Ağustos 1963 Salı
Bir saat. 4.50-5.50.
Hazret-i Sünbülümü ve mukarreblerini ziyâret. Fâtihalar ithâfı. Teveccüh-i derûnî bir inşirâh-ı kalbî doğurdu. Ne güzel bir haremgâh-ı visâlde idim. Ne hoş bir tavâf oldu. Bir defa. Ben onu sardım. Artık o benim içimde. Dile kolay elli yaşına bastı. Ben orada neler gördüm. Pek yaşlı bir hekim İbrahim Bey'in odası yok. Yerini bulamadım. Kendisi âlem-i ılliyyîne uçmuş. Saydığınız hastalık a'râzına göre İskenderiye'de, Prizren'de asrî bir reçetesini verirdi. Tam bir polifarmasi idi.
Birbirini ta'kîben ve birbirinden muhteşem şeyhlerin ve bilhassa Şeyh Rızâ Efendi'nin önlerinden ta'zîm ile geçtim veyahud kalbimin içindeki panteonu ziyâret ettim. Bugün avluyu bakımlı gördüm. Mukaddes servi kurusunun mahfazasını yeşile boyamalarına üzüldüm ve cehâletlerinden kendileri gibi çiğ yeşil budalası yobaz ruhlulara kırıldım. Güzel bir anatomi kitabı yazan Hâfız Mehmed tabîbimizin kabir taşını ön ve arka sıralarında bugün bulamadım ve diğer tarafları arayamadım.
Büyük babam Hattat Mehmed Şevki Efendi [1829-1887], dayısı Hattat Hulûsî Efendi [ö. 1874] ve Hattat Sâmi Efendi [1838-1912] yazısıyla iki [? üç] mezar taşının önlerinde yazıcılarını tekrîmle andım. İyi de oyulmuş. Geçmiş günler dedim. Bu günkü gibi ama, tıpkı değil. Meğerse bu misafirhâneden kimler geçmiş ve geçirilmiş.
Elli sene önceki Nakşî dostların Küçük Hüseyin Efendisi['nin] [1828-1930] Mektebi önünde kemâl-i edeble oturarak bir çay içtim. Üç yudumluk. 25 kuruş. Temiz bir yer. Yerler sulanmış, süpürülmüş. Hava da bugün bu serinlikle uymuş. Kalabalık ama o kalblerin dışında, içimde bir tenhalık. Meğerse iç boşalınca ilham kaynağı bir yer hâlinde. Cenâb-ı Hakk'ın bu ilham merkezinde bu geçmiş büyüklerin yâdıyla şâdân olmamı dilerdim ve bunu kaleme almakla Sünbül Efendi tecellîgâhlarına hizmet edeyim dedim. Hele o mubârek oğlu efsanesi, zamanı gelecek bu defterde çıkacak.