İstanbul'u mizahın mizanında tartan 5 karikatürist
Çizginin diliyle şehrin, kişilerin ve yaşanan olayların ince mizahını yapmak, karikatürlerin başarısıdır. Geleneksel mizahtan beslenen bu dil, dönem be dönem yeni tipler ile varlığını sürdürmüştür. Peki mizahın geçmişine dair bilinen ilk Türk karikatürcüsünün Ali Fuad Bey olduğundan kaç kişi haberdar? Sizler için İstanbul'u mizahın mizanında tartan 5 karikatüristi listeledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
1875 yılında İstanbul'un Eyüp Semti'nde dünyaya gelmiştir. Babası fabrikatör Osman Bey'dir. İlkokul sıralarında resme olan yeteneği ailesi ve öğretmenleri tarafından fark edilince bu alana yönlendirilmiştir. Daha sonra Bahriye Mektebi'nde öğrenim görmeye başlayan Halit Naci, burada çizdiği portreleriyle dikkat çekmiştir. Karakalem tekniğiyle çizdiği Hüseyin Avni Paşa portresinin ardından padişah II. Abdülhamid'in de portresini yaparak kendisine takdim etmiştir. II. Abdülhamid bu portreyi çok beğenmiş ve Naci'nin özel askeri öğrenci statüsünde Sanayi-i Nefise Mektebi'ne (Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) kayıt yaptırmasını sağlamıştır. Burada resim eğitimi gören Halit Naci, aynı yıllarda ince ve nükteli buluşlarıyla dikkat çeken karikatürler de çizmeye başlamıştır.
Halit Naci, halk mizahının önemli ustalarında biri sayılmaktadır. İlk karikatürü 1909 yılında Karagöz'de yayımlanmıştır. Çizgileri Karagöz, Çoşkun Kalender, Yeni Geveze, Arzuhal, Yeni Cedid, Falaka, Köylü gibi yayınlarda görülmektedir. Tasvirci karikatür anlayışıyla oldukça başarılı İstanbul portreleri çizmiştir. İstanbul karikatürlerinin arka fonunda ayrıntıları ile görülebilmektedir. Karikatürleri ve resimleri Topkapı Sarayı ve şehir müzelerindeki, özel ve karma koleksiyonlarda bulunmaktadır.
1955'te Balıkesir'in Aslıhantepecik köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu ve liseyi ise Balıkesir İmam Hatip Okulu'nda okudu. 1980 yılında Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun oldu. bu tarihten itibaren özel sektörde çalışmaya başladı.
Bursa'da bir halı fabrikasında grafiker olarak yedi yıl çalıştıktan sonra askerlik vazifesini yerine getirmek için Menemen'e gitti. Kısa dönem askerliğinin ardından İstanbul'a geldi ve özel atölyesinde çalışmaya başladı.
İlk çizgisi 1977'de Yeni Devir'de yayımlanan Aycın'ın daha sonra Milli Gazete, Zaman, Yeni Şafak, Mavera, Yönelişler, Aylık Dergi, Yedi İklim, İslam, Kadın ve Aile, Gül Çocuk, Hece ve Birdirbir gibi gazete ve dergilerde çizgileri yayımlandı.
Aycın, İstanbul'da yaşayan insanların yalnızlığını, menfaate dayalı ilişkiler kurmalarını, teknolojiye farkında olmadan teslim olmalarını ve kentin güzelliklerini yok etmelerini evrensel bir üslupla anlatır.
Ömer Lekesiz, Hasan Aycın'ın çizgileri hakkında bir kitap yazmıştır. Lekesiz, Aycın'ın çizgileriyle ilgili şunları söyler: '' Kullandığı teknik imkanlar açısından baktığımızda Hasan Aycın bir karikatürist, mevcut ürünleri de karikatür. Ama onun ürünleri abartma/komikleştirme ve eleştiri/mücadele anlayışının dışında kalmaktadır. Kimi çizgiler hariç doğrudan abartı/komiklik sayılabilecek ürünlerine pek rastlanmaz. Kaldı ki, bu bağlamda değerlendirilebilecek ürünler de zaten biçim ve üslup açısından karikatüre en çok yaklaşan ürünler olarak komiğe değil, kara mizaha daha yakın dururlar.''