İhtişamlı mimarisiyle Hamidiye Camii
Osmanlı selatin camilerinin sonuncusu olan Yıldız Hamidiye Camii'nde, Sultan Abdülhamid'in el işçiliğinin ürünü olan iki eserin bulunduğunu biliyor muydunuz? Mimari açıdan pek çok üslubun birleştiği Hamidiye Camii, Osmanlı mimari yapılarına benzemeyen stiliyle ve ihtişamlı mimarisiyle göz kamaştırıyor. Her bir köşesinde farklı bir detayın yer aldığı Hamidiye Camii'nin mimarisine dair bilinmeyenleri sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Caminin hünkâr köşkü ve harimi, dikdörtgen plan üzerinde görsel bir bütünlük arz eder. Hünkâr köşkünün küçük ve yüksek kubbesi, 16 pencereli çokgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur.
Neogotik pencereler ve mukarnas dizisi, cami kasnağına ayrı bir hava katmıştır.
Kubbe bezemelerinde pek rastlanmayan mavi üzerine yıldız işlemeler ve hünkâr kasrındaki altın varak, caminin zengin işlemelerine güzel bir örnektir. Caminin iç mekânının sağında ve solunda yer alan ahşap kafeslerin ikisi de iyi bir marangoz olan Abdülhamid'in el işçiliğidir.
Mukarnaslı mermer mihrabın tavanı, korkulukları ve ayaklı vaaz kürsüsü altın yaldızlarla süslenmiştir. Ayrıca yapının minaresi mukarnas şerefeli ve minare gövdesi tepeye kadar yivlidir.
Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından avluya girilen demir kapının hemen yanı başında sağda yer alan dört cepheli saat kulesinin saati, Sultan II. Abdülhamid'in 25'inci saltanat yılı kutlamaları için özel olarak sipariş edilmiştir.
Saat kulesinin hemen önünde de Hamidiye Çeşmesi bulunur.
Yıllar içinde yıpranan caminin ahşap kubbesi çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve camide ciddi çatlaklar oluşmuştur.
Cami ve saat kulesinin restorasyonu, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmalarla tamamlanmış ve 2017 yılında yeniden ibadete açılmıştır.