Dünyaya objektifiyle bakan bir göz
Henri Cartier-Bresson fotoğraf tarihinin şüphesiz en büyük ustalarından biri. Fotoğraf çekmek onun için göz kırpmak gibi bir şey. Zaten o da fotoğraf makinesini gözünün bir uzantısı olarak görüyor ve bizi bu görsel dünyanın içine sürüklüyor.
Giriş Tarihi: 06.06.2018
23:44
Güncelleme Tarihi: 06.06.2018
23:48
"Duyguyu yalnızca siyah beyazda buluyorum.Renkli bakış aslında eksik bir bakıştır, renkli fotoğraf yalnızca tüccarları ve dergileri mutlu eder"
Henri Cartier-Bresson 22 Ağustos 1908 tarihinde Fransa 'nın Seine et Marne bölgesinde, Chantaeloup 'de bir tekstil fabrikatörünün oğlu olarak dünyaya geldi. Bresson özellikle resim konusunda akademik eğitim öncesi, birlikte çalışma fırsatı bulduğu dönemin kübik ressamlarında Andre Lhote 'den etkilendi.
RESİM SANATI VE KÜBİZME OLAN İLGİSİ
"Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir."
Resim sanatına karşı ilgisi vardır ve yaşamının ilk yıllarında bu konuda eğitim alır. Kübizme ilgi duyar. 1928-29 yıllarında Cambridge 'de İngilizce , sanat ve edebiyat eğitimi alır. 22 yaşında ise genç bir adam olarak Joseph Conrad 'ın "Karanlığın Yüreği" adlı romanını okuduktan sonra o zamanlar Fransız sömürgesi olan Fildişi Sahili 'ne gider. Burada avcılıkla ilgili pek çok teknik öğrenip ileride bunları fotoğrafçılığında da kullanır. Tifoya yakalandığı için Fransa 'ya geri döner.
"Fotoğrafçılıkta en küçük şey, büyük bir konu olabilir. İnsana ilişkin küçük bir ayrıntı, bir leitmotiv'e dönüşebilir. Biz çevremizdeki dünyayı görürüz ve gösteririz ama biçimlerin organik ritmini her zaman bir olay tetikler."
Afrika 'da bir yıl boyunca çektiği filmleri banyo ettirdiğinde makinasına nem girdiğini, bütün fotoğraflarının yüzeylerinde kocaman küf lekeleri olduğunu görür. Sürrealistlerle ilgilenmeye başlar ve fotoğraf yaşamında daha da çok yer kaplar artık.