Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib, üstün karakterli, inançlı, iyi kalpli bir insan; Kureyş'in adil reisiydi. Reisliği döneminde gördüğü bir rüya üzerine Cürhümlülerin Mekke'yi terk ederken kapattıkları zemzem kuyusunun yerini bulmuştu. Fil Vakası'nda, Kabe'yi yıkmaya gelen Ebrehe ile müzakerelerde bulunmuş ve büyük bir metanetle Kabe'yi sahibinin mutlaka koruyacağını ona hatırlatmıştı. Daha doğmadan yetim, küçük yaşta ise öksüz kalan Peygamber Efendimizi o himaye etmiş, yaşadığı müddetçe gereken ihtimamı göstermişti. Peki, Abdülmuttalib kimdir?
Abdülmuttalib'in babası Hâşim, annesi Medineli Neccâroğulları'na mensup Selmâ'dır.
Babası Gazze'de öldüğünden 8 yaşına kadar annesiyle beraber Medine'de kaldı. Daha sonra amcası Muttalib yeğenini alıp Mekke'ye götürdü.
Bir başka rivayete göre ise Muttalib'e çocuğun kim olduğu sorulduğunda o, üstü başı pek düzgün olmayan Şeybe'yi o anda kölesi olarak tanıtmıştı.
Abdülmuttalib'i amcası yetiştirdi ve ölümüne yakın bir zamanda, "Babanın yerine sen lâyıksın" diyerek kabile reisliği görevini ona devretti.
Kâbe civarındaki bu kuyuyu, Kureyş'in karşı koymasına rağmen özel mülkiyetine geçirdi ve böylece sikâye olarak adlandırılan hacılara su dağıtma görevini elde etti.
Bu sırada Hâris'ten başka çocuğu olmadığı için baskılar karşısında kendisini savunmakta güçlük çekiyordu.
Daha sonra beş hanımından on oğlu dünyaya geldi ve gördüğü bir rüya üzerine adağını yerine getirmek istedi.
Kurban adayını belirlemek maksadıyla oğulları arasında çektirdiği kura Peygamberimizin babası Abdullah'a çıktı. Ancak Abdullah'ın yerine yine kura usulüyle belirlenen yüz deveyi kurban etti.