Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerin özellikleri
Kur'an-ı Kerim, sık sık geçmiş kavimlerin kıssalarını kendisine has bir üslupla aktarır ve bize öncekilerin düşmüş olduğu hataların tekrarlanmaması için uyarılarda bulunur. Dünya üzerinde birçok kavim gelip geçmiş olmasına rağmen Yüce Kitabımız, sırf onlara benzemeyelim diye en çok Yahudiler hakkında uyarıda bulunmuş ve genel özellikleri hakkında bilgi vermiştir. Bu sebeple Yahudileri iyice tanımak ve Kur'an-ı Kerim'de hangi açılardan zemmedikleri anlamak, kişisel ve sosyal hayatımızı düzenlemek açısından oldukça önemlidir.
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌 Kaynukaoğulları, her ne kadar yukarıdaki ayette belirtildiği üzere Müslümanların yanındayken "Biz size inandık, sizlerle birlikteyiz" deseler de içten içe Müslümanlara kin beslemekte ve indirilen ayetlerle dalga geçmekteydiler. Bir gün Yahudi çarşısında alışveriş yapmakta olan Müslüman bir hanımın örtüsünü Kaynukaoğullarından bir grup Yahudi çekip, Müslüman hanımı zor duruma düşürmüşlerdi. Kadının feryadını duyan Müslümanlar olay yerine gelince arbede yaşanmış ve yapmış oldukları bu çirkin hareketten dolayı Kaynukaoğulları önce muhasara edilmiş sonra da tamamen Medine'den sürgün edilmişlerdi.
📌 En'am suresinin 70. ayetinde dini alaya alan kimselere nasıl bir muamelede bulunulması gerektiği şu şekilde belirtilmiştir:
"Dünya hayatının aldattığı, dinlerini bir oyuncak ve eğlence edinen kimseleri bir tarafa bırak. Yaptıkları sebebiyle hiç kimsenin bir felâket yaşamaması için Kur'an ile nasihat et. O kimse için, Allah'tan başka ne koruyucu vardır ne de şefaatçi! O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar, yapıp ettikleri yüzünden felâkete sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır."
📌 Yahudiler tarih boyunca harici dini gelenekleri hafife almışlar, diğer dinlere mensup kişilerle alay etmişler ve düşmanlık göstermişlerdir.
📌 Hz. İsa'ya Kudüs topraklarında peygamberlik vazifesi verildiği zaman ona engel olmaya çalışmışlar ve katline teşebbüs etmişlerdi. Tabi Allahu Teâla buna müsaade etmemiş ve Hz. İsa'yı kendi katına yükselterek Yahudilerin elinden kurtarmıştı. Onlar Hz. İsa'yı öldürmeye muktedir olamasalar da kendilerinin dışında ki dini düşünce ve geleneklere ne denli tahammül gösteremediklerini bu olaya kıyasla rahatlıkla anlayabiliriz.
📌 Yahudiler her ne kadar Hristiyanlar için son derece kutsal olan Hz. İsa'nın ölümüne -gayrislami düşünce açısından- sebep olmuş olsalar da bir şekilde onlarlar uzlaşmanın bir yolunu bulmuşlar, tarih boyunca ağırlıkla Müslümanlara düşmanlık göstermişlerdir. Maide suresinin 82. ayet-i kerimesinde şöyle buyrulmaktadır:
"Kuşku yok ki iman edenlerin, insanlar içinde en amansız düşmanlarının Yahudiler ve şirk koşanlar olduğunu göreceksin. Yine, onlar arasında iman edenlere sevgi bakımından en yakın olanların da, "Biz Hristiyanız" diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü bunların içinde (insaflı) keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar."
📌 Yahudiler Hz. İsa'ya ve getirmiş olduğu yeni dini hükümlere gösterdikleri düşmanlığı Hz. Muhammed (sav)'e karşı da göstermişlerdi. O'nun (sav) getirmiş olduğu dini tebliğ etmesi için kendi içlerine çağırmışlar ve Âlemlerin Efendisi'ni birden çok kez öldürmeye teşebbüs etmişlerdi. Aldatıcı ve küçümseyici tavırları sebebiyle Yahudiler tüm insanlık tarihi boyunca sürgün yemeye, mallarını ve yurtlarını kaybetmeye mecbur kalmışlardır.
📌 Medine döneminde Yahudiler, Hz. Muhammed (sav) ve beraberindeki Müslümanların kuvvetini hissedince sanki onlara karşı değillermiş gibi davranırken, kendi başlarına kaldıkları zaman Müslümanlara karşı olan kin ve nefreti onlarla ve dini hükümleriyle dalga geçerek dile getirmekteydiler.
📌 Yahudiler Müslümanlara karşı bu denli nefret beslemekteyken Müslümanlar onlara karşı iyi duygular taşıyorlardı. Kur'an-ı Kerim'de onların bu tasarrufuna birden çok ayette dikkat çekilmiş ve Hz. Muhammed (sav) ve Müslümanlar Yahudilere karşı uyarılmışlardır. Konu ile alakalı olarak Ali İmran suresinin 119. ayetinde şöyle buyurulmuştur:
"Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar. Siz kitabın tamamına inanıyorsunuz; onlar sizinle karşılaştıkları zaman "inandık" diyorlar; yalnız kaldıklarında ise size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: "Öfkenizden çatlayın!" Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir."
Tevbe suresinin 65. ayetinde ise Yahudilerin Müslümanların kutsallarıyla ne şekilde dalga geçtikleri şu şekilde haber verilmektedir:
"Onlara soracak olsan mutlaka, "Biz lafa dalıyor eğleniyorduk, hepsi bu!" derler. De ki: "Siz Allah ile O'nun âyetleriyle ve peygamberiyle mi eğleniyordunuz?"
Yahudiler yalnızca manevi kutsallarla değil aynı zamanda İslami ibadetlerle de dalga geçmekteydiler. Konu ile alakalı olarak Maide suresinin 58. ayetinde şöyle buyurulmaktadır:
"Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu, onların aklını kullanmaz bir topluluk olmalarındandır."
Yahudiler her ne kadar Müslümanlara karşı tahammülsüz olsalar da aslında kendi içlerinde de birbirlerine karşı oldukça kopukturlar. Haşr suresinin 14. ayetinde bu konu hakkında şöyle buyurulmuştur:
"Onların topu birden sizinle, ancak müstahkem yerlerde ve siperler ardında olduklarında savaşırlar. Kendi aralarındaki gerginlik ve çatışma şiddetlidir: Sen onları birlik içinde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar aklını iyi kullanamayan kimselerdir."
FİKRİYAT
SÜMEYYE ALI JABER