Dua hakkında sıkça sorulan sorular
İbadetin özü olan dua, Müslümanlar için bir sığınak, belalara karşı bir zırh, musibetlere karşı Allah'ın rahmetinin kapısıdır. Dua, gelmiş olan belaları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mani olur. Allah Teala, keder sıkıntı ve ümitsizliklere karşı "De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır" ayeti ile insanların duaya yönelmelerini buyurmuştur. Peki, duanın önemi nedir? Dua nasıl yapılmalıdır? Fiili dua ne demektir? Dua ve zikir sesli mi, yoksa sessiz mi yapılmalıdır? İşte Diyanet'e göre dua hakkında sıkça sorulan sorular...
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔹Ayakta, oturarak veya yatarak Allah'ı anmakta, dua edilmesinde bir sakınca yoktur. Kur'an-ı Kerim'de, "Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar." (Âl-i İmrân, 3/191) buyurulmaktadır.
🔹Berâ b. Âzib'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) yatağına uzandığında, sağ tarafı üzerine yatar ve şöyle dua ederdi: (Allah'ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızanı isteyerek, azabından korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin Kitaba ve gönderdiğin Peygambere inandım.)
(Buhârî, Vudû, 75; Müslim, Zikir, 56-58)
🔸Aynı sahabî, Resûlullah (s.a.s.) bana, "Yatağına gireceğin zaman namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ yanın üzerine yat ve bu duayı oku ve bu duanın sözleri yatmadan önceki son sözün olsun." (Buhârî, Vudû, 75; Müslim, Zikir, 56) buyurduğunu nakletmiştir.
🔹Allah, kâinatta meydana gelecek tüm olayları belli sebeplere bağlamıştır. Hem dünyada hem de içinde yaşanılan evrendeki her şey Allah'ın koyduğu sebep-sonuç (kanun ve kural) ilişkilerine göre şekillenir. Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini de yerine getirmek zorundadır. Örneğin çocuk sahibi olmak isteyen kişinin evlenmesi, sınavda başarılı olmak isteyen öğrencinin derslerine çalışması fiilî dua sayılır.
🔹Kişi, Allah'tan istediği şeyin gerçekleşmesi için Allah'ın kendisine öğrettiği sebepleri ve kanunları elinden geldiği kadar yerine getirip tamamlar, sonucunu da Allah'tan bekler. "İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır." (Necm, 53/39) mealindeki âyette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiş ve bu çalışmanın fiilî bir dua manasına geldiğine işaret edilmiştir. Hayvanı hasta olan ve iyileşmesi için sadece dua eden birisine söylenen "Duana biraz da katran ilacı ekle..." sözü, fiilî dua için güzel bir örnektir.
🔸Bir işin gerçekleşmesi için dua edip oturan insanın yapmış olduğu hareket ne kadar yanlış ise, tüm çalışmaları yapıp, gerekli tedbirleri aldıktan, yani fiilî duasını tamamladıktan sonra "Bu işi ben tamamladım." diyerek sözlü dua etmeyenin yapmış olduğu davranış da o derece yanlıştır.
🔹İbadet ve zikirlerde aslolan tevkîfîliktir. Yani Kur'an ve sünnette nasıl belirtilmişse o şekilde uygulanır. Ezan duasında da sünnet olan, kişinin sesini yükseltmeden dua etmesidir. Ancak insanların öğrenmesi için camilerde bazen açıktan okunmaktadır.
🔸Bu şekilde insanların öğrenmesi için Hz. Peygamberden nakledilen duaları açıktan okumakta bir sakınca yoktur. Fakat öğrenme gerçekleştikten sonra açıktan okumaya devam etmek uygun olmaz.
(el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 393)
🔍 Fikriyat'ın E-Kitap uygulamasından Riyazü's Salihin okumak için tıklayın.
🔹Âmin, "kabul buyur" demektir. Dualardan sonra "âmin" deme uygulaması sünnetle sabit olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.), "İmam 'âmin' dediği vakit siz de 'âmin' deyiniz. Zira kimin 'âmin' demesi meleklerin 'âmin' demesine denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları affolunur." (Buhârî, Ezan, 111-112; Müslim, Salât, 62, 87) buyurmuştur.
🔸Namazda Fâtiha sûresi okunduktan sonra âmin demek de sünnettir.
(İbn Mâce, İkâme, 14)
🔹İslam dinine göre dua için mutlaka uyulması gereken özel bir zaman ve mekân tahsis edilmiş değildir. Her yerde her zaman dua edilebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, "Akşama ulaştığınızda ve sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde, Allah'ı tesbîh edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur." (Rum, 30/17-18) buyurularak, ibadet ve duanın gün içine yayılmasının önemi vurgulanmıştır.
🔹Bununla birlikte Kur'an ve hadislerden anlaşıldığına göre gece seher vaktinde yapılan dualar daha makbuldür (Tirmizî, Deavât, 80). Âl-i İmrân sûresi 16-17. âyetlerde cennetlikler şöyle müjdelenir: "(Onlar) 'Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru' diyenler; sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir."
🔸Bir başka âyette de şöyle buyurulmuştur: "Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi." (Zâriyât, 51/17-18) Ramazan gecelerinde, Arafat vakfesinde, gece vakitlerinde, ezan okunduğu ve kamet getirildiği sıralarda, farz namazların sonunda yapılan duaların kabul edileceği hadis-i şeriflerde beyan edilmiştir.
(Müslim, Salâtü'l-müsâfirîn, 166; Tirmizî, Deavât, 80, 139; İbn Mâce, Sıyâm, 48)