Ala suresi meali, tefsiri ve fazileti
En yüce anlamına gelen Arapça "el A'la" kelimesinden adını alan Ala Suresi, Mekki surelerdendir. Peygamberlerin tebliğ ve tebliğ metodlarına dikkat çeken Ala Suresi, mushaf sıralamasına göre seksen yedinci suredir. Vahiy, tebliğ, tebliğ metodları gibi konularla öne çıkan Ala Suresi fazileti, muhtevası, tefsiri, ve meali ile biliniyor. Ala Suresi kaynaklarda Resulullah'ın en çok okuduğu surelerden biri olarak geçiyor.
Önceki Resimler için Tıklayınız
A'lâ Suresi 9-15 Ayetler Tefsiri
➡ "...Öğüt fayda verirse öğüt ver" meâlindeki ilk âyetin lafzından, öğüt verilebilmesi için verilecek öğüdün muhataba fayda sağlamasının şart koşulduğu anlaşılırsa da müfessirler, öğüt fayda verse de vermese de peygamberin öğüt vermek zorunda olduğu, âyetin böyle anlaşılması gerektiği kanaatindedirler. Râzî, öğüt vermenin veya hakikati anlatmanın ilk etapta gerekli (vâcip) olduğunu, tekrarının gerekli olmasının ise öğüdün yarar sağlaması ve böylece amacın gerçekleşmesi durumuna bağlı bulunduğunu belirtmiştir (XXXI, 144). Buna göre Hz. Peygamber'in Allah'tan aldığı tâlimatı muhataplara duyurması onun misyonunun gereğidir. Öğüt vermenin faydalı olacağı kanaatine varıldığı takdirde devam etmek de vâciptir. Ancak inkârda kararlılık gösteren, gerçekle alay eden insanlara öğüt vermek onların inkâr ve inatlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramaz.
A'lâ Suresi 16-17 Ayetler Meali
﴾16﴿ Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
﴾17﴿ Oysa âhiret daha hayırlı ve süreklidir.
A'lâ Suresi 16-17 Ayetler Tefsiri
➡ Önceki âyetlerde kurtuluşun, nefsi ve malı arındırıp âhirete hazırlıklı gitmekte olduğu bildirilmişti. 16. âyette ise insanların genellikle geçici dünya hayatı ve zevklerini âhirete tercih ettikleri hatırlatılmaktadır. Oysa âhiret hayatı daha hayırlı, kalıcı ve sonsuzdur. Bu durum, –yüce Allah'ın rahmetinin bir tecellisi olarak– inkârcıları bir kere daha uyarmak, müminlere de böylesi yanlışlardan uzak durmaları yolunda telkinde bulunmak üzere 17. âyette vurgulu bir şekilde ifade edilmiştir.
A'lâ Suresi 18-19 Ayetler Meali
﴾18-19﴿ Bunlar önceki kitaplarda, İbrâhim ve Mûsâ'nın kitaplarında da vardır.
A'lâ Suresi 16-17 Ayetler Tefsiri
➡ "Kitaplar" diye çevirdiğimiz suhuf kelimesi kitapla eş anlamlı olan sahîfenin çoğuludur. Bu bağlamda kitap, Allah tarafından peygamberlere gönderilen vahyi ifade eder. Buna göre her iki âyette yer alan suhuftan maksat, "Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ'ya verilen kitaplardır. Bu iki peygambere nisbet edilen sahîfeler, geçmiş vahiylerin sadece birer örneğini teşkil eder. Çünkü vahiy bunlarla sınırlı değildir. İsimleri bildirilen başlıca kitaplar, Tevrat, İncil, Zebur ve Kur'an'dır. Sahîfelerden 10'unun Hz. Âdem'e, 50'sinin Şît'e, 30'unun İdrîs'e, 10'unun da İbrâhim'e verildiği rivayet edilir (bk. Zemahşerî, IV, 245). Şuarâ sûresinin 196. âyetinde olduğu gibi bu son âyetler de vahyin tek kaynaktan, Allah'tan geldiğini ve ilâhî dinlerin iman, ibadet ve ahlâk konularında aynı prensipleri, evrensel gerçekleri ve değerleri getirdiğini ifade etmektedir.