Peygamberimizin hayatı roman ile anlatılabilir mi?
Türklerin İslam'ı kabulü ile birlikte sadece sosyal hayatta büyük değişiklikler yaşanmamış, edebiyat ve sanat da bu değişimden büyük oranda etkilenmiştir. Divan edebiyatı sahasında verilen eserlere bakıldığında, en çok işlenen konuların dini konular olduğu görülür. Öte yandan bu konular içinde İslam peygamberine çok özel bir yer ayrıldığı da bilinen bir gerçek. Medeniyetimizde Hz. Peygamber'e duyulan derin sevginin gereği olarak; "mevlit, na't, mirâciyye, hilye, sîretü'n-Nebi, kırk hadis" gibi birçok edebi tür ortaya çıkmıştır. Peki, modern zamanın bir türü olan roman ile Efendimizin hayatı anlatılabilir mi?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Başka bir tehlike ise romanın olmazsa olmazı "çatışma" unsuru üzerinden doğmaktadır. Bir romanda çatışma olmazsa, konu zayıf kalır. Bireyin kendi içinde veya toplumla mutlaka bir çatışması olması gerekir ki kurgu ilerleyebilsin, tıkanma yaşamasın. En ciddi sorunlardan biri, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizi, hangi çatışmanın içinde konumlandırmaktır.
Romanın doğuşuna bakıldığında, insan hayatının açmazlara saplandığı noktada devreye girdiğini görürüz. Modern insan artık yavaş yavaş hayatından kutsalı çıkarır ve onun yerine başka şeyler koymaya çalışır. Bu sebeple büyük bir "trajedi" içerisindedir. Modern insan, kutsal olandan ümidi kesip trajediden beslenir, roman da aynı şekilde trajedi ile var olmaktadır. İslam, hiçbir insanın yeryüzünde başıboş bırakıldığını ve bu evrene "fırlatıldığını" kabul etmez. Bu sebeple Andı, Efendimizin böylesine bir trajedinin parçası haline getirilemeyeceğini düşünür.
Son olarak Andı, Althusser'in "Masum okuma yoktur" sözüne atıf yaparak roman tekniği ile Hz. Peygamberin hayatının bizim anlam dünyamıza uygun bir biçimde anlatılamayacağına kanaat getirir.
İlk etapta düşündüğümüzde "neden olmasın?" diye baktığımız bu sorunsal, Andı'nın roman tekniklerinden yola çıkarak sıraladığı görüşleriyle mantıklı bir zemine oturuyor. Ve alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin, modern zamanlarda da şiirlere konu olmasının daha doğru olduğuna bizi ikna ediyor. Edebiyat alanındaki İslami görüşe sahip birçok otorite isim de "Hazreti Peygamberi kutsal varlık olmaktan çıkarma" gerekçesiyle romanlara taşınmasının uygun olmayacağını kabul etmektedir.
Küçük Na't
Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden
Mantığım mantığın üstünde yeni
İçimde Nuh'un en yeni tufanı
Dünyaya ayak basıyorum yenidenGöz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeliSezai Karakoç
Kaynak: Fatih Andı - Akrebi Kuyruğundan Tutmak