Öğretmen kimliği ile ışık saçan edebiyatçılarımız
Yazdıkları eserleri zevkle okuduğumuz edebiyatçılarımızın, edebi yönlerinin haricinde bir de mesleki kimlikleri var elbette. En kutsal meslek olarak sayılan öğretmenlik, edebiyatçılarımız arasında da oldukça yaygın. Peki, eğitimci kimliği ile hayatlarımıza yön vererek ışık saçan "edebiyatçılarımız kimlerdir?", "eğitim sistemi konusunda ne düşünürler?" ve "öğrencilerinin gözünde nasıl bir öğretmenler?", tüm bu soruların cevabını siz Fikriyat okurları için araştırdık.
Önceki Resimler için Tıklayınız
1867'de doğup Osmanlı'nın dağılma sürecinde yetişen Tevfik Fikret, çeşitli öğretmenlik görevlerinde bulunan edebiyatçılarımız arasında.
Şairin eğitim süreci, Aksaray'daki Mahmudiye Valide Rüştiyesi'nde başladı. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında oldukça dindar bir ortamda yetişmekteydi. Okulu, 93 Harbi yenilgisinden sonra Rumeli'den İstanbul'a gelen göçmenlere tahsis edilince, öğrenimine Galatasaray Sultanisi'nde devam etti. Bu okula girişi şairin hayatında bir dönüm noktası oldu. 11 yıl öğrenim gördüğü okulunda devrin önemli edebiyatçılarından Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi gibi seçkin öğretmenlerin öğrencisiydi.
Ünlü edebiyatçıların tedrisatından geçen Fikret, mezun olduğu yıl, Hariciye Nezareti İstişare Odası (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi)'nde katip olarak işe başladı fakat kısa bir süre sonra geçtiği Maarif Mektubi Kalemi'nden bir yıl dolmadan istifa ederek ayrıldı.
Osmanlı Lisanı Öğretmenliği Sınavını kazanarak 1892'de çok sevdiği Mekteb-i Sultani'ye atanması ile yaşamında yeni bir dönem açıldı. İlkokul üçüncü sınıf Türkçe öğretmeni olarak göreve başladığı okulda, Muallim Naci'nin vefatı üzerine edebiyat öğretmeni olarak çalışmaya devam etti.
Tevfik Fikret, 1896 yılı sonlarında Robert Kolej'de Türkçe dersleri vermeye başlamıştı, bu görevi ölümüne dek sürdürdü. Fakat ara dönemlerde yine öğretmen olarak muhtelif mekanlarda görev aldı.
Kendisine teklifi edilen Maarif Vekilliği'ni reddeden Tevfik Fikret, bu göreve getirilen Abdurrahman Şeref'in çağrısı üzerine Mekteb-i Sultani Müdürlüğü'nü kabul etti ve 1895'te istifa ettiği okula 1909 başında müdür olarak geri döndü. Tevfik Fikret, Mekteb-i Sultani Müdürlüğü sırasında Darülfünun'da edebiyat dersleri de vermekte idi. 1910'da bu görevinden de ayrılıp yeniden Aşiyan'da inzivaya çekildi ve yalnızca Robert Kolej'deki derslere devam etti. Görüldüğü gibi, Tevfik Fikret bütün hayatı boyunca öğretmenlikle iştigal eden bir şairdir.
1901'de doğan Ahmet Kutsi Tecer, öğretmen, oyun yazarı ve aynı zamanda siyasetçidir. Halk kültürü alanında yapmış olduğu akademik çalışmalarla tanınan ve bu anlamda Türk edebiyatına yön veren şahsiyetlerin başında gelir. Edebiyatımızda Karacaoğlan ve Yunus Emre'nin hayatına ışık tutarak, ünlü halk şairi Aşık Veysel'i Türkiye'ye tanıtan, halk müziği derlemecisi Muzaffer Sarısözen'i keşfeden kişidir.
Ahmet Kutsi Tecer de Darülfünun'da eğitim gören edebiyatçılarımızdan. Yüksek Öğretmen Okulu imtihanını kazanarak iki yıl Darülfünun'un Felsefe Bölümü'ne devam eden Tecer, 1925'te Darülfünun'daki öğrenimine ara vererek Yüksek Öğretmen Okulu bursuyla biyoloji öğrenimi için Fransa'ya gitti. 1929'da Darülfunun'dan mezun olduktan sonra Sivas Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atanması üzerine gittiği Sivas şehrinde dört yıl kadar kaldı.
1932 yılında Sivas Maarif Müdürlüğü'ne atandı ve aynı okulda Fransızca dersler verdi. Ayrıca Kız Muallim Mektebi ve Kız Meslek Lisesi'nde de edebiyat öğretmenliği yaptı.
1957-1966 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik, Gazetecilik Enstitüsü'nde halk edebiyatı dersleri verdi. 1960′lı yıllarda İstanbul Radyosu'nda yayıncılara ders verdi.
İstanbul Eğitim Enstitüsü Öğretmeni iken 1966 yılında emekli oldu. Emekli olana kadar ilmi çalışmalara adanan bir ömür, her daim gençlerin hayatına da ışık tuttu.