Hafızalara kazınan şiirler nasıl yazıldı?
Şiir, bütün bir çağın sesidir. Yazılma nedenleri ve orada ne anlatmak istendiği ise şairin açıklamasıyla anlaşılır. Aksi takdirde okuyucu ya da eleştirmenlerin düşünceleri yorumdan öteye geçemez. Bundan dolayı da "bir şiirin okuyucusu kadar anlamı vardır" denilir. Peki, hafızalara kazınan şiirler neden yazıldı? Gelin, beraber şiirlerin coğrafyasında keşfe çıkalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌 Abdurrahim Karakoç, "Kimdir Mihriban?" sorusuna şu şekilde yanıt verir:
"Ha, kimdir bu Mihriban? Herkes bunu sorar… Mihriban diye bir kimse yoktur. Mihriban, sembol bir isimdir. Ha, muhatabım mı yoktu? Kesin vardı canım, olmasa bu şiir böyle çıkar mı? Olduğu için de böyle çıktı işte… Adı Mihriban değil, ama var… Geçenlerde biri, "Ya ağabey, biri senin Mihriban'ın hikâyesini anlatıyordu" dedi. "Yok, hepsi yalan söylüyor" dedim. Tabii, benden çıkmadığına göre, herkes farklı farklı anlatacaktır. Ben de kimseye anlatmadım, daha da anlatmam… Yaşayıp, yaşamadığını da bilmiyorum. Yani başımızdan geçmiş bir macera gibi bir şey, fakat vuslat olmamış, o kendi yoluna gitmiş, ben kendi yoluma… Ben onun ismini verirsem, ayıp olmaz mı bu?"
📌 İşte usta şair Mihriban'ı bu şekilde tanıtır. Televizyonda verdiği bir röportajında ise kendisine Mihriban'ın kim olduğunu soran muhabire, "Dünyanın her tarafında ben de bilmiyorum artık kimdi olduğunu, o şifreyi açmayacağım, o şifre öyle kalacak çözülmeyecek..." diye nükteli bir cevap verdikten sonra, "Herkesin bir Mihriban'ı var..." diyerek ekler.
📌Yahya Kemal'in ünlü şair Nazım Hikmet'in annesi, ressam Celile Hanım ile olan aşkları dillere destandı. Nazım Hikmet'e ders verirken tanışmışlardı. Ancak Celile Hanım ile olan ilişkisi mutlu sonla noktalanmadı. Bu aşktan geriye şairin ölüme yazıldığı zannedilen ama aslında Celile Hanım'ın Heybeliada'dan İstanbul'a doğru yol alışında yaşadığı kederi anlattığı meşhur şiiri kaldı.
Artık demir almak günü gelmişşe zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
📌 Abdülhak Hamit Tarhan'ın kaybettiği eşi Fatma Hanım'ın ardından yazdığı bu şiir bir kadın için yazılmış şiirlerin en hüzünlülerindendir.
"Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim, o haksar kaldı,
Bir köşede tarumar kaldı,
Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrut'ta bir mezar kaldı."