Fuzuli'nin hafızalarda yer edinen Su Kasidesi'nden beyitler ve anlamları
Naat, Peygamber Efendimize duyulan derin muhabbetin edebiyatımıza tezahür etmiş şeklidir. Şairler, Hz. Peygamber'e duyduğu hürmeti göstermek ve onun şefaatine mazhar olmak için naat yazardı. Kaleme alınan binlerce naat bestelenerek camilerde okundu, hattatlar tarafından nakşedilip evleri süsledi. Fakat yazılan binlerce şiir arasında Fuzuli'nin kaleme aldığı Su Kasidesi isimli naatı ayrı bir yere sahipti. Edebiyatımızın en çok okunan şiirlerinden biri olan Su Kasidesi ile Fuzuli, oldukça samimi, akıcı ve gösterişten uzak ifadelerle naat türünün en güzel örneklerinden birini verdi.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış tarîk-ı Ahmed-i Muhtâra su
Su, Hz. Muhammed'in (sav) yoluna uymakla temiz tabiatını bütün dünyaya açıkça göstermiştir.
Tıynet-i pâk: Temiz yaratılış
İktidâ kılmak: Uymak, tâbi olmak
Tarîk-i Ahmet-i Muhtâr: Hz. Muhammed'in (sav) yolu, İslam
Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ'
Kim sepüpdür mu'cizâtı âteş-i eşrâra su
Mucizeleri şer sahiplerinin ateşine su serpen, ateşlerini söndüren zat-ı şerif, insanların efendisi seçkin inciler denizidir.
Seyyid-i nev'-i beşer: İnsan cinsinin efendisi
Dürr: İnci
Istıfa': Seçkin
Mu'cizat: Mucizeler
Eşrâr: Şerler, kötüler, şer sahipleri
Âteş-i eşrâr: Kötülerin ateşi
Kılmağ içün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş ızhâr seng-i hâra su
Peygamberliğin gül bahçesini tazelemek için mucizesiyle sert taştan su çıkarmıştır.
Rivayete göre, bir gün Peygamberimize bir grup adam geldi ve "Bizim oralarda kuyular kurudu, ırmaklar akmıyor, dolayısıyla yaz çok kurak geçiyor, bitkiler yeşermiyor, kıtlık olacak." dedi. Hz. Peygamber de yerden yedi tane taşı toplayarak avucu içerisinde hepsini ufaladı ve üzerine okudu. Gelenlere teslim ederek buyurdu ki "Götürün bunu kurumuş olan kuyularınıza sırayla atın." Her taş atılırken okuyacakları duayı söyledi. Taşlar kuyulara atıldığında kuyuların dipleri suyun çokluğundan görülmedi.
Nübüvvet: Peygamberlik
Gül-zâr-ı nübüvvet: Peygamberliğin gül bahçesi
Revnâk: Güzellik, parlaklık
Izhâr: Gösterme, meydana çıkarma, gösteriş
Seng-i hâra Çok sert taş, mermer