Edebiyatın en dalgalı 15 kitabı
Denizler kimi zaman dalgalı kimi zaman sütlimandır, tıpkı bizler gibi... Yazarlar için her daim ilham kaynağı olan denizlerin yalnızca üstü değil, altı da hikâyelerle doludur. Küçük bir öykünün yalın bir dille nasıl devleşebileceğine örnek olan, edebiyatın en "dalgalı" 15 kitabını sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Küçük yaşta annesiyle babasını kaybeden Dick Sand, Kaptan Hull tarafından Pilgrim isimli gemide büyütülür. On beş yaşına geldiğinde kendine güveni tam bir miçodur. Pilgrim, Yeni Zelanda'nın Auckland Limanı'ndan ayrılır ve San Francisco'ya dönmek üzere denize açılır. Kısır geçen balina avı nedeniyle dönüş yolunda da avlanmaya devam etmek isteyen Kaptal Hull ve mürettebatı, yavrusunu fark etmedikleri bir balinanın hışmına uğrarlar. İşlerin iyice karıştığı bir anda, miço Dick Sand kendini geminin kaptanı olarak bulur. Pilgrim'in artık yeni bir kaptanı vardır ve gemiyi en yakın kıyıya ulaştırmak için olağanüstü çaba gösteren genç kaptanı türlü aksilikler beklemektedir. Jules Verne'in bir klasik hâline gelmiş bu eseri, yayımlandığı 1878 yılından bu yana birçok dile tercüme edildi ve dünyada en çok okunan kitaplar arasında yer aldı.
Son zamanların en gerilim dolu romanlarından 10 Numaralı Kamara'da, seyahat yazıları yazan gazeteci Jo Blacklock on kamaralı lüks bir gemiyle Londra'dan Norveç'e yolculuk eder. Başta her şey şahane gözükür. Kamaralar konforlu, akşam yemekleri şaşaalı ve misafirler seçkin kimselerdir. Fakat günler uzar, gökyüzü kararır ve sert dalgalar gemiyi döverken bir gece Lo korkunç bir olaya tanık olur: Yan kamaradaki kadın, gemiden denize atılmıştır.
Cinayeti aydınlatmaya çalışan Lo, hiçbir şey olmamış gibi davranan yolcular ve görevlilerle mücadele ederken aynı zamanda kendi zihniyle de mücadele eder. Acaba 10 numaralı kamaradaki kadın gerçekten var mıdır?
Bereket Denizi dörtlemesi, Bir Maskenin İtirafları, Yaz Ortasında Ölüm, Denizi Yitiren Denizci gibi eserlerinden tanıdığımız Yukio Mişima, Dalgaların Sesi'nde farklı bir yönüyle çıkıyor okurun karşısına. Romanlarında insan doğasının karanlık yönlerini deşen, onlarla cesurca hesaplaşan Mişima, bu kez kalemini ışığa çevirerek sevginin farklı veçheleri etrafında kuruyor öyküsünü.
Dalgaların Sesi'nde, Şarkılar Adası olarak da bilinen Uta-Jima adasında genç balıkçı Şinji ile varlıklı Miyata ailesinin güzel kızları Hatsue arasındaki ilk aşk öykülenir; cesur, heyecanlı, duru iki gencin masalsı bir dille kaleme alınmış öyküsüdür bu. Aynı zamanda, zamanın ve mekânın ötesindeki bu korunaklı dünyada gelenekleriyle ve doğayla bağlarını koruyan dalgıç kadınların, balıkçı erkeklerin öyküsüdür Dalgaların Sesi. Ve elbette denizin, dalgaların ve fırtınanın da.