Doğu'nun Kafkası Sadık Hidayet'ten yaralı alıntılar
Düzyazı ve kısa hikâye yazarı olan Sâdık Hidayet, İran edebiyatında modern öykücülüğün kurucularından. Doğu'nun Kafkası olarak bilinen Hidayet, Doğu ve Batı arasında sıkışıp kaldı; yaşamı çok uzun sürmedi. İlk intihar girişimini 25 yaşında gerçekleştirdi. Bundan tam 23 sene sonra ise bu kez kimsenin onu kurtaramayacağı düşüncesiyle hayata veda etti. Sizler için, Hidayet'in ruhunu kemiren yaralarından alıntıları derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Ölümünü yirmi beş yıllık arkadaşı Bozorg Alevi şöyle anlatır:
"Paris'te günlerce, havagazlı bir apartman aradı,
Championnet Caddesi'nde buldu aradığını;
9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı
ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı.
Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu.
Tertemiz giyinmiş, güzelce traş olmuştu ve cebinde parası vardı.
Yakılmış müsveddelerinin kalıntıları, yanı başında, yerdeydi.
(…)
Ölümünden az önce bir hikaye taslağı kaleme almıştı, şuydu konu:
Annesi, 'salgı salamaz ol!' diye beddua eder yavru örümceğe.
Küçük örümcek ağ yapamayınca ölüme kurban gider.
-Hidayet'in hayat hikâyesi miydi bu?"
"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin."