"Anadolu'nun Hayyam'ı" Azmizade Haleti
"Anadolu Hayyam'ı" olarak tanınan Azmizade Mustafa Haleti, edebiyatımızda rubaileriyle ün saldı. Yalnızca bir şair değil, aynı zamanda genç yaşında Süleymaniye Müderrisliği'ne kadar yükselmiş bir eğitimci ve kadıydı. Bulunduğu devlet görevlerinde pek çok talihsizlikler yaşayan Haleti, Divanı'nda yer alan şiirlerine de aksettirdiği üzere zorlu bir yaşam sürdü. Peki, Kınalızâde Ali Efendi'nin tezkiresinde "Onun kadar çok okuyan, araştıran bir âlim daha olmadığını" söylediği Azmizade Haleti kimdir? Ortaya koyduğu hangi eserlerle edebiyatımıza katkılarda bulunmuştur? İşte şiirlerinden örneklerle Azmizade'nin hayatına ve edebi yönüne dair detaylar…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Azmîzâde edebiyatımızda şiirlerinden çok rubâîleriyle tanındı. İran'da rubâînin gerçek üstadı olan Ömer Hayyam gibi Türk şiirinde de Azmîzâde'nin büyüklüğü hem kendi devrinde hem de daha sonraki yüzyıllarda genel bir kabul görmüştü. Azmîzâde rubâîlerinin değerleri yanında sayıları bakımından da aşılamamıştı zira rubâîlerinin toplamı 900-1000 buluyordu. Rubâiyyât-ı Hâletî adıyla bir araya getirilen divanındaki rubâîler, Süleymaniye Kütüphanesi'nde yer almaktadır.
1. Divan: Azmîzâde divanını 1603 yılından önce Sultan III. Mehmed adına tertiplemiştir. Oldukça hacimli olan bu divanda münâcât, na't, mi'râciye gibi dinî şiirlerden sonra Sultan III. Mehmed, Sultan I. Ahmed ve devrin büyüklerine yazdığı kasidelerle gazel, müseddes, terkib, kıta ve rubâîleri toplanmıştır.
Eserin nüshası ve yazmaları nerelerde bulunmaktadır?
Sadece İstanbul kütüphanelerinde yirmi kadar nüshası bulunan divanın yazmaları oldukça fazladır. Şiir sayıları da çok farklı olan bu nüshalar arasında şiir adedi bakımından zengin bir yazma olan Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki bir nüshada otuz kaside, 411 gazel, üç müseddes, terkibibend şeklinde Mehdî Çelebi mersiyesi, 116 kıta, 593 rubâî ve 327 beyit vardır. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan nüsha da otuz bir kaside, 721 gazel, 300 rubâî ve Sâkinâme'yi içine alan iyi bir yazmadır. Divan nüshaları karşılaştırıldığında şiir sayılarının daha da artacağı tahmin edilmektedir.
Esere günümüzde nasıl ulaşabilirim?
Eser henüz yayımlanmamıştır. Günümüzde ise elektronik ortamda Azmizade Haleti Divanı'na ulaşabiliriz:
2. Sâkinâme. Değişik yazmalarda 496, 515 ve 520 beyitten ibaret olan mesnevi şeklindeki eser, aruzun "feûlün feûlün feûlün feûl" kalıbıyla yazılmıştır. Bir giriş ile on beş bölüm ve bir sonuç kısmı içinde alışılmış sâkinâme konuları tasavvufî bir anlayışla ele alınmıştır. Hâletî'nin Sâkinâme'sinin benzerlerinden ayrıldığı nokta eserin tasavvufi özelliğidir. Bazı divan nüshaları içinde bulunan Sakinâme'ye ayrıca mecmualar içinde de rastlanmaktadır.
Günümüzde eserin nüshalarına nereden ulaşabilirim?
Sâkinâme'nin 6 adet nüshası tespit edilmiştir. Bu nüshalar Azmizade Haleti'nin Divanı içinde veya ayrı bir mecmua olarak bulunmaktadır:
Âtıf Efendi Kütüphanesi. (Dîvân içinde);
Süleymaniye Kütüphanesi (Mecmûa içinde);
Üniversite Kütüphanesi (Mecmûa içinde);
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (Dîvân içinde); No. 917 (Dîvân içinde);
Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi (Külliyât içinde).
3. Münşeât: Azmîzâde'nin devrindeki bazı kişilere yazdığı mektuplarının toplandığı bu eser, onun nesir sanatındaki ustalığını göstermesi bakımından önemlidir.
Günümüzde eserin nüshalarına nereden ulaşabilirim?
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi
Nuruosmaniye Kütüphanesi
Süleymaniye Kütüphanesi
Uppsala Kütüphanesi
4. Mihr ü Mâh: Azmîzâde bu eseri, babası Azmî Efendi'nin Assâr-ı Tebrîzî adıyla tanınan Şemseddin Muhammed'den çevirmeye başladığı Mihr ü Müşterî veya Mühr ü Meh adını taşıyan mesnevisini tamamlamak üzere kaleme almış, ancak kendisi de 500 beyitten fazla çeviremediği için eser yine eksik kalmıştır. Şairin ayrıca Süleymaniye Kütüphanesi'nde Tezkiretü'l-evliyâ ve merâkıdü'l-asfiyâ fî etrâfi Bağdâd adıyla bir eseri daha görülmektedir.
"Esrârım dil zaman zaman söyler imiş
Hengâme-i gamda dâstan söyler imiş
Işk ehli olub da mihnet-i hicrâne
Ben sabr iderin diyen yalan söyler imiş"
Şiirin ölçüsü: "Mefulü mefâ'ilün mefâ'ilün mefâilün fâ"
Kelimelerin anlamları:
Hengâme-i gam: Üzüntü dönemi, gam dönemi.
Mihnet-i hicran: Ayrılık acısı, sıkıntısı.
Dil: Gönül
Günümüz Türkçesiyle:
Gönül sırlarımı zaman zaman söylermiş
Acıya düştüğü dönemde destan söylermiş
Aşk ehli olup da ayrılık acısına
Ben katlanırım diyen yalan söylermiş
"Geldikçe hayâl-i yâr pür cûş olurum
İrdükçe peyâmı ser-be-ser gûş olurum
Nâ-gâh görinse sâye-i divârı
Çün merdüm-i sâyedür bîhûş olurum"
Şiirin ölçüsü: "Mefulü mefâ'ilün fa'ulün fe'ilün"
Kelimelerin anlamları:
Hayâl-i yâr: Sevgilinin görüntüsü, yarin hayali, sevgilinin gönülde, gözönünde beliren simgesi.
Pür-cûş: Coşma, coşup taşma.
Peyâm: Haber, sav, bilgi.
Ser-be-ser: Baştanbaşa.
Guş: Kulak.
Nâ-gâh: Birdenbire, beklenmeksizin umulmadan.
Sâye-i divâr: Duvarın gölgesi, evin gölgesi.
Merdüm-i sâyedâr: Gölgesi yere düşen insan gölgesi.
Bihuş: Kendinden geçmiş, cansız.
Günümüz Türkçesiyle:
Sevgilinin hayali belirdikçe coşarım
Haberi geldikçe baştanbaşa kulak kesilirim
Birdenbire duvarda gölgesi görünse
İnsanın cansız gölgesi gibi kendimden geçerim