20 yazar ve kullandıkları takma isimler
Takma ad, müstear, lakap, mahlas, hatta şimdilerde nick… Yazarlar, bazen ek gelir için bazen de özgürce yazmak için "mahlas" kullanır. Bizlere çok tanıdık gelen yazarların asıl adlarını kullanmadıklarını, bildiğimiz takma adları nasıl seçtiklerini okuyunca şaşıracaksınız.
Önceki Resimler için Tıklayınız
"İlk kurbanlar hep en suçsuz olanlardır."
Joanne Rowling'in yayıncıları Harry Potter kitaplarının hedef kitlesi olan oğlan çocuklarının bir kadın tarafından yazılan büyücü hikâyelerini okumayacağını düşünrek yazardan adının tamamı yerine baş harflerini kullanmasını istedi. İkinci bir adı olmayan Joanne Rowling, anneannesinin adı Kathleen'in baş harfini ekleyerek J.K. Rowling adını üretti.
"Uğranılan haksızlıklara ve hakaretlere koyun gibi tahammül etmemek insanlığın başlangıcıdır evlat."
Cumhuriyet döneminin en önemli edebiyatlarından biri olan Reşat Nuri Güntekin pek çok takma ad kullandı. Bugüne kadar bilinen yedi mahlası vardır. Bunlardan bazıları: Ateş Böceği, Ağustos Böceği, Yıldız Böceği, Cemil Nimet, Hayreddin Rüştü, Mehmet Ferit, Sermet Feri'dir.
''O zamanlar çok şiir yayınlıyordum. Adımın her zaman görünmesi hem benim için hem de dergi için doğru değildi. Bir de şu var: Mehmet Ali Sel benim bazı tecrübelerime alet olmuş bir isimdir."
Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Orhan Veli'nin "Mehmet Ali Sel" takma ismi ile pek çok şiiri Varlık Dergisi'nde yayınladı.
"İçim büyük sabırla haşlandı
İçim ey İçim bu yolculuk nereye
Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin.."
Türk şiirinin en "zarif" abisi olarak niteleyebileceğimiz eşsiz şair Cahit Zarifoğlu tüm hayatını yalnızlığın kıyısında, inandığı şeyler uğrunda savaşarak geçirmiştir. Daha çocuk yaşta babasıyla manevi bir kopuş yaşamış, gençliği oradan oraya savrularak geçmiştir. Henüz 47 yaşında hayata gözlerini yuman şair, etkili diliyle şiir sanatında saygıyla anılır.
''Kendine dön. Kendine bak. Kendine gel.''
Türk klasiklerinin ilk psikolojik eserleri arasında yer alan "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nun yazarı olan Peyami Safa 1918′de ağabeyi İlhami Safa'nın isteği doğrultusunda öğretmenlikten ayrılmış ve annesi Server Bedia Hanım'dan uyarladığı takma ad olan "Sever Bedi" ile gazetecilik yaşamında yüzlerce eser verdi. Peyami Safa'nın eserlerinde kullandığı diğer takma adlar:"Serazad", "Safiye", "Peyman" ve "Çömez"dir.