Oğuz Atay kimdir? Oğuz Atay eserleri...
Edebiyatımıza 'Tutunamayanlar'ın yanı sıra çok sayıda önemli eser kazandıran Oğuz Atay, yaşamdan geri kalmış yoksun kahramanların yazarıydı. Her eserinde bir oyun kuran Oğuz Atay, önce kendisini sonra da bizleri bu oyuna dahil etti. Hepimiz birer Tutunamayanlar olsak da nasıl ayakta kalabileceğimizi öğretmeye çalıştı. Ölüm yıl dönümünde çağını aşan yazar Oğuz Atay'ın hayatı hakkındaki merak edilenleri derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Oğuz Atay'ın biyografik romanı olan Bir Bilim Adamının Romanı'nın kahramanı Mustafa İnan, yazarın diğer eserlerinde üzerinde durduğu aydın anlayışına yakın olmasına rağmen, diğer kahramanlardan çok daha ayrıcalıklıdır. Oğuz Atay'ın İstanbul Teknik Üniversitesi'nden hocası olan Mustafa İnan, Oğuz Atay'ın romanlarındaki tek olumlu kahramandır.
BİR BİLİM ADAMININ ROMANI'NDAN 20 ALINTIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Sonuç olarak Atay, özellikle ilk iki romanında insan bilincini ve bilinçaltını çarpıcı bir biçimde sergiler. Birey içine düştüğü sosyal çıkmazdan kurtulmaya çalışmadan önce kendi benliğini sorgular; kimliğini tespite çalışır. Çünkü yazar, kendisini bulamamış bireyin toplum problemlerine çözüm bulamayacağını düşünür.
Bu kitap, Oğuz Atay'ın yazdığı tek tiyatro oyunu. Devlet ve Şehir Tiyatroları'nda sahnelenir. Atay'ın Oyunlarla Yaşayanlar'ının, ilk iki romanı olan Tutunamayanlar ve Tehlikeli Oyunlar'la bir üçleme niteliği taşıdığı söylenir. Atay'ın romanları gibi yazdığı bu oyun, tiyatro tarihimiz için yeni bir nefes olarak karşılanır.
"Coşkun: Ben de büyük meseleler yüzünden harcamış olmak isterdim hayatımı. Küçük dertler yüzünden harcamış olmak istemezdim hayatımı. Küçük dertler yüzünden yıpranıp gitmek istemezdim. Üstelik bazı şeylerin, mesela zavallı milletimin farkına varmaya başlıyordum. Ben de bir eski zaman piyesi olsaydım. Modern oyunların modern kahramanları gibi silik bir hayat yaşamasaydım. Belki de işi başından yanlış tuttum. Bence keman dersleri almaya devam etmeliydim. Başımdan büyük işlere giriştim. Gülünç olma pahasına, kendime göre çok ciddi işlere giriştim.(…) "
Oğuz Atay'ın tek öykü kitabı. Atay tüm kitaplarında olduğu gibi öykü kitabında da ironiyi oldukça fazla kullanır. Hatta edebi bir tarz olarak benimser. Oğuz Atay'ın Türk öykücülüğüne kazandırdığı en önemli yenilik ironidir. Kitap 8 öyküden oluşur. Oğuz Atay, Kafka'yı çokça okumuş ve ondan etkilenmiş bir yazardır. Bu etkiyi en iyi yansıtan eserlerinden biri de Korkuyu Beklerken adlı hikâyesidir.
"Aile içinde yapılan nişan törenindeki kalabalıktan anladığıma göre, bir sürü akrabam olacaktı. Sonra ikimiz baş başa yemekler filan yedik. Bu arada başka çiftlerin de baş başa yemek yediklerini fark ettim ilk defa. Ben de artık, yemekten sonra kızı evinin kapısına kadar götürüp öpenlerden biri olmuştum…"
Oğuz Atay, 1976'da hastalandı. Önce grip olduğunu düşündü. İlaçlar baş ağrısını geçirmedi, hatta bir süre sonra çift görmeye başladı ve kısa sürede beyninde iki tümör olduğu anlaşıldı. Şikâyetlerinin müsebbibi tümörlerin alınması için 22 Aralık'ta Londra'da Royal Marsden Hospital'daydı. İki tümörden yalnız biri alınabildi.
13 Aralık 1977'de arkadaşı Altay Gündüz'lerin evindeyken Oğuz Atay bir ara banyoya gitti. Bir süre çıkmadı. "Nasılsın Oğuz?" diye seslendiklerinde; "Sevinmeyin, daha ölmedim." karşılığını verdi. Sonra yine sessizlik oldu. Bir şeyler ters gidiyordu. Gündüz kapıyı kırdı; Oğuz Atay yaşama veda etmişti. Atay, Edirnekapı Şehitliği'nde annesinin yanına defnedildi.