Arama

İngiltere ve Fransa’nın kıyasıya mücadele ettiği Osmanlı projesi

Osmanlı’nın “Muhteşem Yüzyıl”ında, Kanuni Sultan Süleyman’ın son sadrazamıydı Sokullu Mehmet Paşa. Yaşadığı dönem için çağının çok ötesinde sayılan ve kendinden sonra gelenlere ışık tutan projeler geliştirmişti. Bundan tam 149 yıl önce hayata geçen Süveyş Kanalı da, aslında Sokullu Mehmet Paşa’ya ait bir projeydi. O dönemde Mısır’a hayat katan, bugün ise turizmden sonra ülke ekonomisinin en önemli kalemini oluşturan Süveyş Kanalı, İngiltere ve Fransa arasında büyük bir mücadelenin sebebi haline gelmiş; uğruna Özgürlük Anıtı dikilmişti…

İngiltere ve Fransa’nın kıyasıya mücadele ettiği Osmanlı projesi
Yayınlanma Tarihi: 17.8.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 17.08.2018 16:59

16'ıncı yüzyılda yaşayan Sokullu Mehmet Paşa'nın büyük bir devlet adamı olduğunu gösteren olayların ilki, Don ile Volga ırmakları arasında bir kanal açarak, Orta Asya'ya denizden donanma ve asker gönderme konusundaki girişimiydi. Bu kanalı inşa ederek, Osmanlı donanmasına Hazar Denizi yolunu açmak istiyordu.

Don-Volga Kanalı için gerekli işgücü seferber edilmiş; ancak hava koşulları ve kimi devlet adamlarının karşı çıkmaları nedeniyle çalışmalar sürdürülememişti. Sokullu Mehmet Paşa'nın çağının ötesinde olduğunu gösteren proje ise, başka bir kanal projesiydi: Süveyş Kanalı.

Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayacak olan Süveyş Kanalını açmak, o dönemde imkânsız olarak görülüyordu. Ön adım olarak Sudan alındı; fakat bu girişim de sonuca ulaşamadı. Projenin hayata geçmesi Sokullu Mehmet Paşa'ya nasip olmamıştı; ancak ondan tam 3 asır sonra proje nihayete erecek ve Mısır'a hayat katacak bu kanal, diğer ülkeler arasında da büyük bir mücadele yaratacaktı.

İNGİLTERE VE FRANSA'YI HAREKETE GEÇİREN PROJE

19'uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Mısır, yüzyılın ilk yıllarından itibaren Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın soyundan gelen "Hıdiv" unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu ve içişlerinde neredeyse bağımsız hale gelmişlerdi.

Mısır valileri, sadece yabancı memleketlerle imzaladıkları anlaşmalarla mali protokolleri padişaha tasdik ettirmekle yükümlüydüler ve İstanbul, bu gibi talepleri genellikle her zaman yerine getiriyordu.

Mısır Valisi Said Paşa'nın Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps'e 1854'te hazırlattığı ve Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayacak olan Süveyş Kanalı projesi, onaylaması için dönemin Osmanlı Sultanı Abdülaziz'e sunulmuştu.

ABDÜLAZİZ 12 YIL BOYUNCA PROJEYİ ONAYLAMADI

Bu projenin arkasında Fransa vardı ancak İngiltere, Akdeniz'deki ve Hindistan'daki hâkimiyetini sona erdirebilecek olan böyle bir hazırlığa karşı çıkıyor ve zamanın hükümdarı Sultan Abdülaziz'i, projeyi reddetmesi için devamlı bir baskı altında tutuyordu.

Murat Bardakçı'nın kaleme aldığı bir yazıya göre Said Paşa, İstanbul'un tasdikini beklemeden, 1854'ün 30 Kasım'ında Fransız mühendise projenin hayata geçirilmesi için gerekli şirketin kurulması iznini verdi.

Fransız sermayesiyle kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Sultan Abdülaziz'e daha fazla baskı yapmaya başladı ve hükümdar, bu projeyi 12 yıl boyunca onaylamadı.

MISIR'A HAYAT KATACAK KANAL

Mısır tarafı ise, İstanbul'un tasdiki gelmeden işe başladı; ancak Said Paşa, 1863'te vefat etti. Yerine geçen İsmail Paşa ise Fransız değil, İngiliz taraftarıydı. Bu yüzden iktidarının ilk yıllarında projeye gereken önemi vermedi ama daha sonraki senelerde kanalın Mısır'a nasıl bir hayati değişiklik getireceğini fark edince o da işe dört elle sarıldı.

Kazılar neredeyse tamamlanmak üzereyken Fransız hükümeti, Sultan Abdülaziz'e İngilizlerden daha fazla baskı yapmaya başladı.

Sultan Abdülaziz, 1866'nın 19 Mart'ında yayınladığı fermanla kanala izin verdi. Kanal Şirketi ile Said ve İsmail Paşalar arasında varılan anlaşmaları onayladı. Üstelik Mısır'ın kanal inşaatı için yaptığı dış borçları da devlet garantisi altına aldı ve kendisi de Kanal Şirketi'nin hisselerine oldukça yüksek bir meblağ yatırdı.

"ASYA'NIN IŞIĞI MISIR'DAN GELİR"

Said Paşa ile kanalın mühendisi olan Ferdinand de Lesseps arasında 1854'te varılan anlaşmanın ilginç bir maddesi vardı: Kanal'ın Akdeniz'e açıldığı yere dev bir heykel dikilecekti.

Heykel, firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklinde olacak ve elinde "Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini" sembolize eden bir meşale tutacaktı. Sultan Abdülaziz'in ödediği paralar arasında, yapılacak olan heykelin masraflarının bir bölümü de vardı.

Paşa ve mühendis, eseri Fransa'nın tanınmış heykeltıraşlarından olan Frederic Auguste Bartholdi'ye sipariş ettiler, hatta bir hayli avans da ödendi ve Bartholdi işe başladı.

"MÜSLÜMAN ÜLKEDE BU HEYKEL HOŞNUTSUZLUK YARATIR"

Dikileceği yerde monte edilecek şekilde parçalar halinde hazırlanan heykel birkaç sene sonra tamamlanmış, kanalın Akdeniz'e açıldığı yerde birkaç hafta içerisinde yerleştirilebilecek hale getirilmiş ve Marsilya'dan bir gemi ile Mısır'a nakledilmesinin hazırlıklarına bile girişilmişti.

Ancak, Said Paşa'dan sonra Mısır'ın başına geçen İsmail Paşa, Müslüman bir memlekette böylesine büyük bir heykelin dikilmesinin halk arasında hoşnutsuzluk yaratacağını düşündü ve mühendis Ferdinand de Lesseps'e, heykelin Mısır'a getirilmemesi talimatını verdi.

Mühendisin Paşa'yı ikna çabaları neticesiz kaldı. Süveyş Kanalı, 1869'da dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama "heykelsiz" törenlerle açıldı. Bartholdi'nin eseri ise, Mısır'da bu yaşananlardan sonra Paris'te bir depoya kondu.

O yıllarda dünyanın bir başka tarafında, Fransa ile Amerika Birleşik Devletleri arasında büyük bir muhabbet yaşanıyor ve taraflar birbirlerine jest üstüne jest yapıyorlardı. Fransız Hükümeti, Amerikalıların Fransa'nın dostluğunu hatırlamaları için bir hediye gönderme kararı aldı ve bir heykelde karar kıldı.

ÖZGÜRLÜK ANITI NEW YORK YOLUNDA

Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diğer elinde de "dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü" olan bir meşale taşıyacaktı.

Sipariş yine aynı heykeltıraşa, Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı, senelerden beri bir depoda beklemedeydi ve tek eksiği üst kısmında, yani elleriyle kollarında ve yüzünde bazı değişiklikler yapılmasıydı.

Bartholdi heykelin yüzünü tamamen değiştirmiş ve metale annesi Charlotte'in siluetini işlemişti. Birbirine monte edilecek şekilde yapılmış 350 parçadan oluşan heykel bir gemiye yüklendi ve New York'a ulaştı.

Bartholdi, New York'a yanına Süveyş Kanalı'nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lesseps'i de alarak gitti ve 1886'nın 25 Ekim'inde yapılan törende eserin açılışını bizzat yaptı.

60 BİN İŞÇİ ÇALIŞTIRILDI

Süveyş Kanalı, inşaatın başlangıcından açılış merasimine kadar tam 10 yıl, 6 ay, 25 gün sürmüştü. Bu süre zarfında çoğu angarya olmak üzere, ortalama 60 bin işçi çalıştırıldı.

Hidiv İsmail Paşa, açılış törenine Avusturya İmparatoru, Hollanda prens ve prensesi, Prusya Veliaht prensi, İngiltere'nin İstanbul elçisi ve önde gelen devlet adamlarını davet etti. Açılışın onur konuğu ise, projenin başından beri destekçisi olan Fransa imparatoriçesi Eugenie idi.

ENGEL OLAMADIKLARI PROJEYE ORTAK OLMA ÇABASI

Avrupa, Doğu Afrika, Asya ve Avustralya arasında en kısa ve kestirme yolu sağlayan Süveyş Kanalı'nın 1869'da açılması, başından beri bu işi hayal olarak gören İngiltere'de şaşkınlık yarattı.

1877 yılında, Mısır maliyesi hesapsız harcamalar ve büyük borçlar sebebiyle iflas edince, Vali İsmail Paşa, bu durumdan kurtulmak için Mısır'a ait hisselerin satılmasına karar verdi. 4 milyon pound değerindeki hisseler için Fransızlar taliplerdi.

ROTSCHİLD, İNGİLİZLERE BORÇ VERDİ

Bu süreçte, gizli ve beklenmedik bir gelişme yaşandı ve zamanın en büyük bankerlerinden Rotschild ile yakın dostluğu bulunan İngiliz Başbakanlarından Disraeli, ondan aldığı borçlarla Hidiv'in hisselerini satın aldı. Böylece İngiltere bir anda Süveyş Kanalı Şirketinin en büyük ortağı haline geldi.

İngiltere gerçekleşmesine mani olamadığı bu projede, söz sahibi olmanın ilk adımını atmıştı. Nitekim 1878'de Hidiv İsmail Paşa alacaklılar adına, İngiliz ve Fransız üyelerden oluşan bir komisyonun mali kontrolünü kabul etmek zorunda kaldı. Mısır hükümetine, Maliye Nazırı sıfatıyla biri İngiliz, diğeri Nafia Nazırı sıfatıyla Fransız olmak üzere iki nazır tayin edildi.

İNGİLTERE'NİN MISIR'I VE KANALI İŞGALİ

İngiltere'nin Süveyş Kanalı ve Mısır üzerindeki nüfuz mücadelesi bununla bitmedi. Fransa'nın Nil nehrinden su alarak Afrika'daki sömürgelerine götürme ve Arabî Paşa isyanını bahane eden İngiltere, 1882'de Mısır'ı ve Kanalı işgal ederek kontrolü tamamen ele geçirdi.

1888 yılında İstanbul'da toplanan ve İstanbul Anlaşması ile sonuçlanan, Süveyş Kanalı Konferansıyla kanalın, bütün devletlerin savaş ve ticaret gemlerine açık kalacağı, Osmanlı Devletinin savaşa dâhil olsa bile, gemilere müdahale edemeyeceği kararı alındı.

Petrol taşımacılığı ile daha da önem kazanan Süveyş Kanalı, 1950'lere kadar Mısır'ın içinde ama Mısır'a ait olmayan yabancı bir işletme halinde kaldı. 1952'den sonra ise, devlete geçti.

SÜVEYŞ KANALI, MISIR'A NE KAZANDIRDI?

Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayan bu kanal, Avrupa ile Asya arasında, Afrika'yı dolaşmaya gerek kalmadan geçiş imkânı sağlıyor.

193.3 kilometre uzunluğunda, derinliği farklı bölgelerde 11 ile 24 metre arasında değişen kanalın genişliği ise, 205 metre.

Maliyeti bugünkü kurla 6,7 milyar doları buluyor. Mısır ekonomisine yıllık katkısı ise, 4,8 milyar dolar. Bu Mısır'ın turizm gelirinden sonraki en büyük gelir kalemi.

Dünyada kapakları olmayan en uzun kanal. Diğer kanallarla karşılaştırıldığında, kaza oranı hemen hemen sıfır.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN