Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Mart 18, 2020
Koronavirüsün verdiği dersler, ibretler

Sadece ülkemiz değil bütün dünya koronavirüs salgını (pandemisi) ile mücadele ediyor. Özellikle Çin, İtalya, Fransa, İngiltere, İspanya, G. Kore, ABD ve İran başta olmak üzere birçok ülke perişan durumdalar. Artık her devlet gereken tedbirleri hızlıca ve etraflıca almaya çalışıyor. Bütün dünya adeta sınırlarını kapadı, olağanüstü kararlarla korunmaya geçti. En kısa gecikme bile telafisi zor mağduriyetlere, zararlara, yayılma ve ölümlere yol açıyor. Çünkü bu salgının diğer virütik salgınlardan önemli bazı farkları var: Vaka ve ölüm sayısı olarak hızla, adeta jet hızıyla yayılması. Çabuk enfekte olunabilmesi. Öldürücülük katsayısının yüksek oluşunu da bir başka ürküten özelliği olarak kaydetmeliyiz.

Çok şükür, Türkiye yapılması gerekenleri hızlıca karar alarak ve anında uygulamaya geçilerek yerine getirdi, getiriyor. Böylelikle inşallah bu salgını en az zararla atlatacağız. Başta Sağlık Bakanımız olmak üzere yetkililere teşekkürü borç biliriz.

Ancak bu rahatsızlık aynı zamanda bizlere pek çok şey öğretti, adeta dersler verdi:

*15 Temmuz'dan sonra ilk defa ülke olarak yekvücut olduk. İnsanlarımız büyük dayanışma içerisine girdi ve ayrılıklar kenara kondu. Sosyal medyada yine bozguncular vardı, ancak ciddiye alınmadılar ve hak ettikleri cevaplar bu yalancılara verildi. Tüm milletimiz Sağlık Bakanımızın açıklamalarına kitlendi, inandı ve güvendi.

*Temizlik ve hijyen kurallarına titizlikle uymanın önemli olduğunu, tuvaletlerde ve özellikle klozetlerde taharet musluğu bulunmasının (Türk icadıdır) hayati gerekliliğini bize gösterdi. Dünyaca ünlü Prof. Dr. Mehmet Öz'ün deyimiyle ellerin Türk usulü sabunu köpürterek sıkça yıkanması virüse karşı alınabilecek tedbirlerin başında geliyor. Dünyada el yıkama konusunda en zayıf ülkenin, hastalığın yayıldığı ve halkının % 75'inin elini hiç yıkamadığı Çin olması elbette tesadüf değil.

*Durum onu gösteriyor ki bundan sonra bulaşıcı koronavirüs benzeri salgınlar tekrarlayabilecek ve bizler sürekli teyakkuzda olmak zorunda olacağız.

*Vücudumuzun savunma sistemini korumaya yönelik organik ve doğal gıdalara, tedbirlere önem vereceğiz.

*İnsanoğlunun rahatsızlıkları önleme ve yenme gibi iddialarının bir yere kadar olduğu da ortaya çıktı. Hele 20. yüzyılın başlarında özellikle tifo, kolera, veba, sıtma benzeri rahatsızlıklar oldukça gerileyince, 'Artık hastalıklar bitecek. Hatta insanlar 100 yaşın üzerinde yaşayacak' gibi sözler ileri sürülür olmuştu. Koronavirüs olayında görüldüğü gibi gözle görülmeyen mikroskobik canlıların insanı ve insanlığı yere serebildiği anlaşıldı. Ancak bir kere daha görülüyor ki hastalıklar şekil değiştirerek de olsa yeryüzünde muhakkak olacak, hepimize dünyanın faniliğini ve insanın acizliğini hatırlatacak.

*Yine koronavirüs iş adamı-çalışan, zengin-yoksul, devlet büyüğü demeden herkesi tehdit altına aldı. Hepsi kalabalıklardan uzak duruyor, evlerine kapanmış durumda. Gururlu, kibirli insanların rahatsızlık karşısında nasıl aciz kaldıkları başka bir ibretli hal olarak dikkat çekiyor.

*Virüsün bir başka özelliği burunlarından kıl aldırmayan bir takım zengin ve gelişmiş ülkelerde yayılması. Yani onlar da rahat değiller, diken üstündeler. Ekonomileri çökme sinyalleri verenler var.

*Hızla yayılan, dramatik tarzda ölümlere sebebiyet veren virüsün bir başka özelliği ise insanlara ölümle iç içe olduğunu hatırlatması.

Kısacası bu küçücük virüs gaflete boğulmuş, yaradılış gayesini unutmuş insana fıtratını hatırlatıp başıboş olmadığını ikaz edip uyarıyor.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN