Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Eylül 18, 2019
İttifak bloklarının çelişkileri

Siyaset sistemi dinamik bir süreçte işler. Sisteme dahil olan her bir yenilik beklenmedik sonuçlar doğurur. Nitekim Cumhurbaşkanlığı sistemi de yeni durumlar ortaya çıkardı. Bunlardan en önemlisi ittifaklar olgusudur. Seçimlerde Türkiye iki ittifak bloğundan birisini tercih etti. İki ittifak da çözülmesi gereken bazı çelişkilere sahiptir.

AK Parti-MHP ittifak bloğundaki en önemli çelişki tüm Türkiye'nin partisi olma iddiasında olan AK Parti'nin yaşadığı zorluktur. AK Parti, MHP ile olan ittifakından dolayı İç Anadolu, Karadeniz ve kısmen de doğu Marmara'daki oylarını koruyup sabitlerken iki kesimden oy almakta zorlanmaktadır: Kürtler ve gençler. Cumhur ittifakındaki Türk milliyetçiliği tonu belirginleştikçe arttıkça Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da zorluk yaşayacaktır. MHP Türkiye aidiyeti üzerinden bunu yumuşatmaya çalışmaktadır. Ama çelişki ittifakın önünde hala çözülmeyi beklemektedir.

Çelişkinin gençler ayağında olan yansıması ise şöyledir: Türk milliyetçiliği zorunlu olarak kimlik siyasetini öne çıkarmakta ve söylem düzeyinde sertleşmeyi getirmektedir. Yaş parametresinden bakıldığında orta yaş ve üstü seçmen kitlesinde bunun olumlu karşılığı bulunurken, yeni oy kullanmaya başlayan genç kuşaklarda bu tavrın olumsuz etkisi bulunmaktadır. Genç kuşaklar için ideolojiler, kimlik siyaseti ve "büyük anlatılar" kendi deneyimleri yanında çok da değerli değildir. İletişim teknolojilerinin oluşturduğu alışkanlıkların da etkisi ile gençlerde esnek ve çoklu kimlik oluşumu yaygınlaşmaktadır. AK Parti'nin 18 yıl iktidar yükünü omuzlarında taşıyor olması da gençlere ulaşmada zorluk nedeni olabilmektedir.

CHP, İYİ Parti, Saadet ve Demokrat Parti ve resmi olmayan ortağı HDP ittifakındaki çelişkiler daha büyüktür. HDP de dahil tüm bu partilerin AK-MHP ittifakı karşısında beraber hareket ettiği tüm toplum tarafından bilinmektedir. Bu bloktaki ilk çelişki de yine Türk-Kürt milliyetçiliği konusundadır. CHP'nin ulusal kanadı ile İyi Parti arasında Kürt milliyetçiliğinin taleplerine yönelik açık bir çelişki bulunmaktadır. Bu çelişki müzmin Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'a yönelik muhalefet duygusunun altında saklı bulunmaktadır. HDP'nin PKK ve YPG'den ayrışamaması CHP'nin ulusal kanadını da İyi Parti tabanını da ciddi şekilde rahatsız etmektedir. Mızrak yakında çuvala sığmayacaktır. HDP il ve ilçe örgütlerinden PKK'ya militan devşirilmesi ve Kürt analarının çocuklarını talep etmesiyle bunun görünür hale gelmesi; PKK marşlarının HDP toplantılarında okunması, HDP'lilerin PKK cenazelerine katılımları, şehit asker cenazelerinin gelişi, Kulp gibi baskınlarında ölenler, PKK'nın orman yangınları eylemleri gibi olaylar CHP'nin ulusal kanadı, Saadet ve İyi Parti tabanları tarafından kabullenilebilecek durumlar değildir. Yukarıda sayılan olaylar Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da yaşayan Kürt vatandaşlarımız tarafından tarihsel arka plan ve yaşanılan coğrafyanın gerçekleri sebebiyle farklı anlaşılıp yorumlanabilmektedir. Bu durumu büyük bir kırılma oluşturacak gerilimin biriktiğinin işaretidir.

Bu ittifak bloğundaki ikinci büyük çelişki "din anlayışlarıdır." CHP tabanı büyük ölçüde laik-pozitivist din anlayışını devam ettirmektedir. CHP'li aydınlar bile bu hususta henüz hiçbir muhasebe yapmamışken, HDP'nin muhafazakar Kürt tabanı, Saadet ve İyi Parti'nin tabanlarıyla CHP'nin söz konusu din anlayışı arasındaki çelişki nasıl giderilecektir?

CHP-HDP-Saadet ve İyi Parti ittifakı bu iki çelişkiyi yönetmek için yaygın olarak üç yöntem kullanmaktadır: 1) AK Parti ile Tayyip Erdoğan'a olan öfke, kini düşmanlığı canlı tutmak ve her türlü sorunda suçu AK Parti'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a atmak 2) Çelişki ve kriz konularında bilinçli bir şekilde susmak ve görmezden gelmek, 3) Suriyeli göçmen karşıtlığını diğer tüm meselelerin üstünü örtecek şekilde topluma pompalamak.

Bu ne kadar taşınabilir? Mesela Kürt anaları PKK'nın kaçırdığı çocuklarını HDP'den isterken, Selahattin Demirtaş bile Kürt analarına desteğini açıklarken bu partilerin genel başkanları daha ne kadar Türk devletini sorumlu tutabilirler. Saadet ve İyi Parti yönetimi kendi tabanlarını daha ne kadar ikna edebilirler? Üstelik AK Parti hükümetleri döneminde özellikle FETÖ'nün de askeriyeden temizlenmesinden sonra, Devletin terör karşısında İHA ve SİHA'ların da katkısıyla bariz bir başarısı vardır. Bölgede güvenlik sağlanmıştır. Türkiye artık PKK terörünü ülke sınırları dışına itmiştir.

Bu ittifak bloğundaki üçüncü büyük çelişki Kürt siyasetinin içinden çıkmaktadır. Kürt ana-babaların maslahat ve beklentileri ile HDP'li "Beyaz Kürtlerin" ve PKK'lı yöneticilerin menfaatleri arasında açık bir çelişki vardır. Kürt ana-babalar kendi çocuklarıyla HDP'li elitlerin yurt dışında eğitim gören çocukları arasındaki farklılığın oluşturduğu çelişkiyi açıkça görmektedirler. Onlar da çocuklarının yanında olmasını ve çocuklarına iş, aş ve iyi bir gelecek sağlanmasını istemektedirler. Beraber mutlu bir aile olmak istemektedirler. Çocuklarının kurban edilmesini istememektedirler. Çocuklarının ölümü anlamına gelen "Beyaz Kürtlerin", elit insanların çıkar davalarının anlamsızlığını görmüşlerdir. Eğer çocukları ölüyorsa "özgürlük" onlar için başkalarının kendi menfaatleri için kullandığı buharlaşan bir kavramdır artık. PKK ve YPG'ye seve seve yardım eden ABD'nin bölge halklarına mutluluk ve huzur getirmediğini Afganistan'da, Irak'ta ve Suriye'de yakinen görmektedirler.

Kürt siyaseti içinde büyüyen bu çelişkinin HDP'nin muhafazakar Kürt tabanında, CHP'nin ulusal kanadında, İyi ve Saadet Parti tabanlarında karşılık bulmaması imkansızdır.

Bu çelişkileri yönetmek ittifakların kaderlerini ve başarılarını belirleyecektir.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN