Mustafa Özcan
6.01.2021
Mustafa Özcan
Kırılan Katar ablukası
Tüm Yazıları

Kırılan Katar ablukası

2021 yılının sürprizlerinden birisi Katar'a yönelik Körfez ağırlıklı ülkelerin ablukasının kaldırılmasıdır. İkinci bir gelişme ise İran'ın uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 20'ye çıkardığını ilan etmesi ve Trump yönetiminin bunu şantaj olarak nitelendirmesidir. Peki! Mısır artı Körfez ağırlıklı ülkeler neden Katar'a abluka koydular ve neden vazgeçtiler?

Katar hepsinden ayrı bir politika izliyordu. Adeta sürü dışında uçuyordu. 'Arap Baharı'nı destekledi ve onun dışında el Cezire'nin 'aykırı' yayınları Körfez ülkelerini rahatsız ediyordu. Yine Müslüman Kardeşler ve Hamas'ı kollayıcı politikaları bu ülkelerin temel şikayetleri arasındaydı. Peki! Katar'ı yolundan çeviremedikleri halde neden ablukaya kaldırdılar? Ablukanın kaldırılmasını Muhammed bin Selman ve Muhammed Bin Zayed'in politikalarının iflası olarak da değerlendirebiliriz. Pervasız politikalarının altında kaldılar. Ne Yemen'de ne de başka alanlarda başarı sağlayabildiler. Çamura battılar.

Abluka politikalarından geri adım atmalarının temel birkaç nedeni var. Bunlardan birisi Katar'ı yiyemediler ve bitiremediler. Geri adım attıramadılar. Yerine kendileri geri adım attı. Karşılaştıkları tehdit ve meydan okumalar Katar'ın çok fevkinde idi. İran'ı Pakistan gibi ülkelerle bloke etmek ve enterne etmek istiyorlardı. Pakistan gibi ülkeler onlara ram olmadı. Bunun dışında Trump yerine Jeo Biden'in seçimleri kazanması da Beyaz Saray'da dostsuz kalmalarına neden oldu. Yeni yönetim Obama'nın kaldığı yerden yoluna devam edebilirdi. Dolayısıyla yeni yönetimle İran konusunda müşterekleri yoktu. Bir de korona virüsü ekonomik hayatı dalgalandırdı ve küresel anlamda ekonominin yavaşlaması petrol üreten ülkelere de yansıdı. Bütün bunlar abluka siyasetinin gözden geçirilmesine neden olmuştur. Ayrıca Katar ablukası bölgede ek kutuplaşmalara neden olmuş ve hiç yokken Körfez ülkeleri Türkiye gibi düşman olmayan ülkeleri de karşılarına almışlardır. Veya en azından bu durum daha da keskinleşmiştir.

Suudi Arabistan basınının amiral gemisi olan Al Şark al Avsat Körfez zirvesiyle alakalı manşetinde şu ibareyi öne çıkarmıştır: Ula zirvesi. Meydan okumalara karşı Körfez'in dağınıklığını giderecektir. Bu ifade sadece başlıklarda kalmamış abluka uygulayan ülkeler ile Katar halkını da sevince gark etmiştir. Bu politikadan vazgeçildiğine göre, araçları da gözden geçirilmelidir. Selman Avde gibi bölgenin iyiliğini isteyenler attıkları twitter mesajından dolayı hapisle tecziye edilmişlerdir. Hücresinde yarı yarıya işitme ve görme kaybına uğramıştır.

Bu sevince onun gibi düşünürlerin de ortak olması gerekmez mi? Selman Avde gibi bölgenin iyiliğini isteyenler, 'Allah'ım! Halklarının hayrına yöneticilerin gönüllerini telif et, buluştur' diye dua ettiği için cezalandırılmıştır. Şimdi onun ifadesi aş Şark al Avsat gazetesinde manşet oluyor! Tarihi Ula şehrindeki buluşmada Muhammed Bin Selman Katar Emiri Temim'i uçağın dışında karşılamış ve kucaklaşmış ve ona şöyle seslenmiştir: Allah selamlasın, Allah selamlasın. Ülkemizi tenvir etti, nurlandırdı!"

Selman Avde'nin günahı ne? Doğruları erken söylemek mi? Şimdi iade-i itibarı gerekmez mi? Ayrıca Hazreti Peygamber ve sahabilerin dirilişi ve mevcut Suudi Arabistan yönetiminin aldığı katı güvenlik kural ve tedbirlerine ilişkin gördüğü rüyasını görüntülü medyada paylaştığı için de paylanmıştır. Ama kara kedi gibi bozgunculuk yapan elektronik troller (zübab elelektroni) hiçbir şey olmamış gibi hesap vermeden yollarına devam ediyorlar. Selman Avde ve arkadaşları için iade-itibarda bulunulmalı, buna karşılık troller de itibardan düşürülmelidir. Çünkü yeryüzünde ve bölgede fesat saçıyor ve bozgunculuk yapıyorlar. .

Bu ülkeler 5 Haziran 2017 tarihinde yani İsrail'in 1967 savaşından 50 yıl sonra İsrail'e yapamadıklarını Katar'a yapmak istemişlerdir. 1962 sonrasında Kral Faysal İslam Bloku veya ittifakı kurmak istemiş ve bu vasıta ile İsrail ve arkasında duran ABD ve Batılı ülkeleri dize getirmeyi tasarlamıştır. Bunun araçlarından birisi de boykottur. Fiilen de Körfez ülkeleri Faysal'ın arkasında durarak 1974 yılında Batılı ülkelere yönelik olarak petrol ambargosu uygulamışlardı. Bu Faysal'ın sonu oldu ve yeğenine öldürttüler lakin sonuçta böyle bir deneme de yapılmıştır. Şimdi ise petrol zengini Körfez ülkeleri İsrail'e değil İsrail karşıtı kardeş bir ülkeye boykot uygulamaya kalkışmışlar ama altında da kalmışlardır. İsrailli analizcilere göre İsrail ile boykotçu Körfez ülkeleri arasında ortak payda Hamas ve Müslüman Kardeşler düşmanlığıdır (https://besacenter.org/perspectives-papers/saudi-arabia-muslim-brotherhood/ ).

Suudi Arabistan ve ortakları Katar'a yönelik uyguladıkları hava, deniz ve kara ablukasını kaldırmışlardır. Mısır hava ablukasını kaldırsa da hala Sisi yanlısı troller İhvan politikasını değiştirmedikçe Katar ile ilişkilerin tamamen eski seyrine dönmeyeceğini ifade ediyorlar. Ortada kaldırılmamış pürüzler bulunuyor. Sisi de Bahreyn Emiri ve Umman Sultanı gibi Ula zirvesine katılmamıştır. Bu ülkelerin katlım ve temsilleri daha düşük seviyede gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Suudi Arabistan ile Mısır'ın hava ablukasını kaldırması sebebiyle Katar 100 milyon dolar kara geçmiştir. İran'a yıllık olarak ödediği 100 milyon dolarlık külfetten kurtulmuştur.

Zirvenin yıldızı olan Katar Ula toplantısında en yüksek seviyede temsil edildi.

Normalleşmenin ya da ablukanın kırılmasının temel şartlarından birisi E Cezire'nin susturulması idi. Lakin Carl Bildt bu ön şartın yerine getirilmediğini ve rafa kaldırıldığını ifade etmektedir. Bununla birlikte el Cezire de eski havasında değil. Bu süreçte genellikle el Cezire ve rakipleri irtifa kaybetti. Dolayısıyla fazla rahatsız edecek bir yönü de kalmadı. Katar'a dayattıkları 13 şartın yerinde yeller esiyor. Katar'dan Türkiye ve İran'a uzak durması tembihleniyordu. Bunun ötesinde Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünü de dillerine dolamışlardı. Boykotçu blok Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünü gündeme getirirken Türkiye'de iç muhalefet de sürekli olarak Sakarya'daki Tank-Palet fabrikasının Katar ile münasebetini kurcalamıştır! Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri basını sahibinin sesi olarak derhal sükunet havasına bürünmüşler ve Katar'a yönelik eski yayınlarından vazgeçmişler ve eser kalmamıştır. Boş yere krize yakıt taşıyanlar açıkta kalmıştır Uygulayıcılar da çamura saplanmıştır. Bunlara mukabil Katar da uluslararası mahkemelerde zararına karşılık açtığı tazminat davalarından vazgeçmiştir.

Burada Kuveyt'in arabulucu ve yapıcı rolüne işaret etmek gerekir. Sağduyuyu o seslendirmiştir. Uzlaşmadaki payını unutmamak lazım. Baştan beri kamplardan birisine savrulmadı. Orta yoldan gitti.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Mustafa Özcan

Mustafa Özcan Diğer Yazıları