Arama

İsmail Güleç
Haziran 10, 2020
Bu dünyadan Walter G. Andrews da geçti

Türkiye dışında Divan edebiyatı denilince akla gelen birkaç isimden biri olan Walter G. Andrews'u 31 Mayıs 2020 Pazar günü kaybettik. Amerika'nın taşrasında doğup büyüyen bu adamın hayatını Türk edebiyatına vakfetmesinin öyküsünü anlatmaya çalışayım.

Seneler önceydi. İskoçya'da iken Ulusal Kütüphane'deki Türkçe kitapları merak etmiştim. Sordum, Şark Kitapları bölümünde dediler ve yerini tarif ettiler. Şark Kitapları bölümüne gittiğimde hep Arap ve Fars edebiyatına dair kitaplar gördüm. Acaba yanlış mı geldim diye bir tereddüt geçirdikten sonra dikkatlice baktım. Bir duvara yaslanmış rafları dolduran kitapların tamamı Arap ve Fars edebiyatına ait iken en alttaki rafların bir sırasının en sonuna sıkışmış bir halde Türk edebiyatına dair birkaç kitaptan başka kitap yoktu. Diğer kütüphanelerde de durum burada gördüğümden farklı değildi. Oran olarak Türk edebiyatına dair kitaplar Arap ve Fars edebiyatlarından çok daha azdı. Ben bu duruma çok şaşırmış ve nedenini anlamaya çalışmıştım. Öyle ya, son beş asır Türk asrı olduğu halde, siyaset ve yönetimde Arap ve Fars olmadığı halde Türk edebiyatı araştırmaları neden bu kadar cılız ve zayıftı?

Sadece kitaplar mı? Batı'daki üniversitelerde Türk edebiyatı bölümü veya dersleri olan üniversiteler de Arapça ve Farsçaya oranla çok azdı. Hemen tüm büyük üniversitelerde Arap ve Fars dillerine dair dersler ve bu dersleri verecek hocalar var iken Türkçe ABD'de maalesef Harvard, Chicago ve Washington gibi birkaç üniversite ile sınırlı idi.

Andrews'ün hayatı dünyaya Türk edebiyatının da olduğunu ispat etmekle geçti Batı'da Gibb'den 75 yıl sonra Osmanlı şiiri hakkında ikinci kitabı yazan adamdır.

Türkçeyle nasıl tanıştı?

Minnesota ormanlarında ava çıkan, göllerinde balık tutan, ata binen iliklerine kadar taşralı bir Amerikalı olan Walter Andrews'un Divan edebiyatının uluslararası şöhrete sahip bir uzmanı olmasının da ilginç bir öyküsü var.

Andrews'un Türklerle ilk karşılaşması ailesinin evlerine değişim programı kapsamında bir Türk öğrenci kabul etmesiyle başlar. Evlerine gelen Türk delikanlı da sıradan bir genç değil, Andrews'un hayatını değiştirecek kadar etkilemeyi başaran güçlü bir karakter. Onunla kardeş gibi arkadaş olurlar. Bu kardeş gibi arkadaşlık Andrews'u bambaşka bir dünyaya, o zamanlar Batı'da kimsenin görmek için can atmadığı bir yere, kızının dünyaya geleceği İstanbul'a götürecektir.

Andrews İstanbul'a geldiğinde ikamet ettiği Bebek'te insanların sularını doldurdukları çeşmede yazan yazıyı okuyamamalarına ve muhteşem ve büyüleyici bir tarihe sırtlarını çevirmelerine çok şaşırır. Sadece Türkiye'de değil, Dünya'da da Osmanlı edebiyatının gereken ilgiyi görmediğini düşünen Andrews'un akademik hayatı Dünyaya Arap ve Fars edebiyatı kadar Türk edebiyatının da olduğunu anlatmakla geçer.

Nasıl biri idi?

İnsanın çalıştığı konu karakterini değiştir mi bilmiyorum ama tanıdığım ve işittiğim kadarı ile Walter Andrews haza bir Osmanlı ve İstanbul beyefendisi olduğu kadar kibarlığını çelebilik ile birleştirmiş bir derviş idi. Ahlakı, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve tevazuu ile örnek bir hoca idi. Çocukluğundaki çekingenliğini sanki üzerinden hiç atmamışçasına hep mahcup dururdu. Muhatabını asla rahatsız edecek söz söylemez ve davranışta bulunmazdı. Bu yüzden yanındakilere güven ve samimiyet hissi telkin ederdi. Emin bir idi.

Onun dervişliği sadece ahlakından gelmiyordu. Ömrünü inandığı değerler uğruna harcamaktan çekinmeyen ve bundan pişman olmayan biri o. Karşısına çok daha iyi imkanlar ve fırsatlar çıktığı halde Seattle'dan ayrılmayıp kendisine vazife addettiği Türkçe öğretimi ve Divan edebiyatı araştırmalarını bırakmayı bir gün bile aklından geçirmeyecek kadar adanmış bir ruha sahip. Aşkı ve ilkeleri olmasa yıllarca beş kuruş almadan her hafta okula gidip seminer dersleri verir miydi?

Divan edebiyatının uç beyi

O, Osmanlı şiirinin yılmaz bir savunucusu idi. Batı'da neredeyse Arap ve Fars edebiyatlarının gölgesi altında kaybolmuş ve pek bilinmeyen, hatta olup olmadığı şüpheyle karşılaşılan Divan edebiyatını tanıtmaya ve sevdirmeye çalışmış bir akıncı beyi idi.

Andrews hayatı boyunca Batı'da Divan şiiri hakkındaki mevcut olumsuz yargıyı değiştirmeye çalıştı. Bunun için ihtiyacı olan orduyu, yani uzman kadro yetiştirdi. Kendisi bu konuda istediği şekilde başarılı olmadığını daha yapacak çok şey olduğunu düşünürdü ve kendisini bundan dolayı eleştirmekten çekinmezdi.

Divan edebiyatına katkısı

Walter Andrews'un Divan edebiyatı çalışmalarına katkısının ne olduğu sorulacak olursa verilecek cevap şudur. Her şeyden önce o, Türkiye'deki Divan edebiyatı araştırmacılarının çalışmadığı konularda çalışmıştır. Analitik incelemeler yapmaya fırsat verecek şekilde divanların dijital ortamlara aktarılması ilk akla geleni.

Onun edebiyat çalışmalarına yaptığı ikinci katkı metinlerin anlaşılmasında klasik Batı edebiyatını anlamak için geliştirilen kuramlardan yararlanmak ve Batı edebiyatı ile mukayeseli çalışmalar yapmaktı. Bunlar yapıldığı takdirde Osmanlı edebiyatı dünya edebiyatları ile mukayese edilebilecek ve Dünya edebiyatı içinde hak ettiği yeri alabilecektir.

Türk edebiyatına katkısı

Andrews sadece Osmanlı edebiyatına hizmet etmedi. Çağdaş Türk edebiyatına da hizmet etti. Dünyanın adını bildiği romancı Orhan Pamuk'a Osmanlıları ve Divan şiirini öğreten ve sevdiren odur. Orhan Pamuk lise basketbol takımında oynarken Andrews koçluğunu yapmıştır. Andrews, Orhan Pamuk'a sadece basketbolun nasıl oynanacağını göstermemiş, ileride yazacağı romanlarında kullanacağı malzemeleri de tanıtmış, onu Osmanlı kültür ve edebiyat dünyasının içine çekmiştir. Orhan Pamuk'un Osmanlı kültür ve edebiyatına dair ilgisi ve bilgisi olmasa romanları eksik kalırdı diyecek olsam sanırım çok az kişi itiraz eder.

Onun Türk edebiyatına katkısı sadece Orhan Pamuk ile sınırlı değil. O aynı zamanda Divan şiirinin izlerini modern Türk şiirinde de sürmüş ve bu izleri taşıyan şairlerden ikisinin, Hilmi Yavuz ve Ataol Behramoğlu'nun şiirlerini İngilizceye çevirmiştir. Hilmi Yavuz, kendi şiirini en seçkin değerlendirmelerden birinin Andrews'a ait olduğunu söyler. Ayrıca Ataol Behramoğlu şiirlerinin birçok dile Andrews'un tercümesi sayesinde geçtiğini söylerken yaptığı işin basit bir çeviriden çok daha fazla olduğunu ima eder.

Andrews, büyük bir alim, müşfik bir hoca, kadirşinas ve vefalı bir arkadaş, değerlerine, ailesine ve kilisesine bağlı, inançlı bir insandı. Dinince dinlensin.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN