İnfitar Suresi

Yayınlanma Tarihi: Şubat 22, 2023 09:08 Güncelleme Tarihi: Şubat 22, 2023 09:29

Mekke döneminde nazil olan İnfitar Suresi adını, ilk ayette geçen "infetarat" kelimesinden türeyen "infitar" yani yarılmak sözcüğünden alır. Sure ana hatlarıyla kıyamet ve sonrasını tasvir eder.

➡ Hem mushaf hem de nüzul sırasına göre seksen ikinci sure olan "İnfitar", Nâziat Suresi'nden önce İnşikak Suresi'nden sonra nazil olmuştur. 19 ayet olan sure içinde kıyametin kopuşunun gerçekleştirdiği değişilere odaklanılır.

➡ Sure'nin ana temaları Allah'ın (CC) kıyamet, kıyametin kopuşu, kıyametin kopmasının ardından kainatta meydana gelecek olaylar,mahşer, hesap, ahiret hayatı gibi temel ve detay hususlardır.

İnfitar Suresi Tefsiri

◾ Kıyamet günü hakkında Tekvîr sûresinde anlatılanları pekiştirmek üzere burada o gün vuku bulacak bazı olaylardan söz edilerek insanlar uyarılmaktadır. Uzay boşluğundaki yıldızların düzenli hareketini sağlayan çekim kanununun kıyamet gününde yok olmasının bir sonucu olarak evrenin düzeninin bozulacağı, göklerin çatlayıp yarılacağı ve kozmik düzenin bozulacağı bildirilmiştir (bk. Furkan 25/25; Hâkka 69/16; Rahmân 55/37; Nebe' 78/19-20; Tekvîr 81/1-6). Denizlerin birbirine katılmasını, dünyanın şiddetle sarsılması, dağların parçalanıp yok olması, denge ve düzenin bozulması gibi olaylar sonunda dünyayı denizlerin kaplaması şeklinde anlamak mümkündür. Bu âyetler hakkında, "şiddetli sarsıntı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan çıkan lav kütlelerinin deniz sularını kaynatacağı, taşıracağı, hatta buharlaştıracağı" şeklinde de yorum yapılmıştır.

◾ Devamındaki âyetlerden anlaşıldığına göre buradaki "ey insan" hitabıyla özellikle belli bir kişiye veya bütün insanlara değil, sûrenin asıl konusu olan kıyamet, âhiret ve uhrevî yargılanma ve hesap vermeyi inkâr edenlere, bunu imkânsız görenlere hitap edilmektedir. Rab ismi ve bu ismin sıfatı olarak geçen kerîm, Cenâb-ı Hakk'ın "cemal sıfatları" denilen ve kullarına yönelik lutufkârlığını ifade eden isim ve sıfatlarındandır. 7-8. âyetlerde bu sıfatların, insanın insan olarak varlık alanına çıkışındaki yaratıcı rolü dile getirilmekte; böylece insanın, hayatı boyunca her an yararlanmakta olduğu diğer bütün nimetlerden de önce bedensel ve zihnî melekelerle donanıp düzgün bir insan olarak dünyaya gelişini kendisine borçlu bulunduğu rabbi hakkında, saptırıcı tesirlere kapılarak yanılgıya düşmesi, türlü şekillerde inkâr ve isyanlara boğulması eleştirilmektedir.

◾ Din kelimesi, Kur'ân-ı Kerîm'de bilinen anlamı yanında, "hesap ve ceza günü" (âhiret) mânasında da kullanılmaktadır. Bu âyette birinci veya ikinci anlamında kullanıldığı yönünde iki farklı yorum vardır. Ancak müteakip âyetler ikinci yorumu desteklemektedir. Buna göre 10-12. âyetler şu gerçeği ortaya koymaktadır: Bu dünyada insanlar başı boş bırakılmamıştır. Aksine herkesin neler yaptığını bilen ve kayda geçen görevli melekler vardır. Bu âyetler, öncelikle âhireti ve uhrevî hesabı inkâr edenleri uyarmakla birlikte daha genel olarak inananı ve inanmayanıyla bütün insanları, yargı ve adaletin ceza veya ödüllendirmenin bu dünyada olanlardan ibaret bulunmadığını; bu dünyada yerini bulmayan veya eksik kalan adaletin, o günün tek hâkimi olan Allah'ın huzurunda mutlaka eksiksiz gerçekleşeceğini; şu halde herkesin, hayatını bu sorumluluk bilinci ve duyarlılığı ile düzenlemesi gerektiğini hatırlatmaktadır.

◾ Amellerin kayda geçirilmesi ve uhrevî yargı sürecinin sonucu özetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve âhiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna göre buradaki "erdemliler" (ebrâr), bir gün kıyametin kopacağına, dünyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin önüne konacağına ve bunların hesabını vereceğine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mümin kişidir. Bu duyarlılık birçok âyette takvâ kavramıyla da ifade edilmektedir. "Kötüler" (füccâr) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterini kötülüklerle kirletenlerdir. Ehl-i sünnet âlimleri buradaki "füccâr"la sadece inkârcıların kastedildiğini, günahkâr müminleri kapsamadığını belirtirler.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın