Arama

"Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?"

Hayatımızın en umutsuz en çaresiz belki de en çıkmaz anlarında, sesimiz çıkmadan duyurmaya çalıştığımız yardım çığlıklılarımızın bir duyanı, bir göreni ve el uzatanı var. Yaşadığımız her engelin ve zorluğun sonunda mutlaka bir kolaylık var. Biz yeter ki doğru kapıyı; bedenimizi uyuşturanı değil de ruhumuzu doyuran kapıyı çalalım. İşte tüm bu ümitsizlik anlarında sırlarla dolu, rahatlatıcı ve dinginleştirici ayetler içeren bir sure kalbimizden avuçlarımıza doğru düşer… İnşirâh!

Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Yayınlanma Tarihi: 5.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 05.12.2017 13:19

İçimiz daraldığında koşacağımız tek kapı Allah-ü Teâla'nın kapısı ve onun bize hediye ettiği dualarıdır…

Ferahlamanın, kalp açıklığının anahtarı olan İnşirâh, Hz. Peygamber'in tebliğin ilk dönemlerinde maruz kaldığı sıkıntılar karşısında kendisini teselli etmek amacıyla indirildi. Öyle ki peygamberliğin ilk dönemlerinde Resûlullah'ın üzerinden tahammülü güç olan zorlukları kaldıran bu surenin faziletlerinin, tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük olduğunu görmemek mümkün değildir.

İnşirâh, kelime anlamıyla açılmak, genişlemek, sevinmek manalarını taşır. Kur'ân-ı Kerîm'in doksan dördüncü sûresidir. Duhâ sûresinden sonra Mekke'de inmiştir ve 8 âyettir. Bu sûrede Peygamberimizin, çocukluğunda risalete hazırlamak üzere kalbinin açılıp arıtılmasından söz edilir. Ayrıca, onun getirdiği dindeki kolaylıklara dikkat çekilerek Allah'a şükretmeye teşvik edilir.

İnşirâh suresinin, Mekke döneminde Duhâ sûresinden sonra nâzil olduğu bildirilir. Nüzûl sırasına göre on ikinci sûre olduğu kabul edilir. Sekiz âyetten oluşur. Adını "elem neşrah leke" ifadesinden alır. Elem neşrah, Elem neşrah leke ve Şerh sûresi olarak da anılır.

Duhâ gibi İnşirâh sûresi de Hz. Peygamber'in tebliğin ilk dönemlerinde mâruz kaldığı sıkıntılar karşısında kendisini teselli etmek amacıyla indirildi. Sûrenin nüzûl sebebi olarak fakirliklerinden dolayı putperestler tarafından aşağılanan Müslümanların teselli edilmesi de gösterilir. (Süyûtî, s. 213).

AĞIR YÜKÜN ÜZERİNDEN KALDIRILDIĞI BİLDİRİLİR

Sûrenin başında Hz. Peygamber'e, "Senin göğsünü açmadık mı?" şeklinde hitap edilerek kendisine sıkıntı veren ağır yükün üzerinden kaldırıldığı bildirilir. Daha sonra şanının yüceltildiği vurgulanıp her güçlükle birlikte bir kolaylığın bulunduğu iki defa zikredilir. Sonunda ise Resûl-i Ekrem'e boş kaldığı zamanlarda çaba sarf etmesi ve rabbine yönelmesi emredilir.

İlk âyetin yorumuyla ilgili olarak iki farklı görüş nakledilir. Bunlardan birine göre âyet, Hz. Peygamber'in çocukluk döneminde (Müslim, "Îmân", 261) veya mi'racın meydana geldiği gece (Buhârî, "Menâķıbü'l-enśâr", 42; Müslim, "Îmân", 263) Cebrâil tarafından göğsünün yarılarak kalbinin çıkarılmasına, zemzem suyu ile yıkandıktan sonra ilim ve hikmetle doldurularak tekrar yerine konulmasına işaret eder. (bk. ŞAKK-ı SADR).

Müfessirler arasında yaygın kabul gören ikinci görüş ise âyetin cismanî bir müdahaleyi değil Peygamber'in ruhunun ilim ve hikmetle zenginleştirildiğini, üzüntü ve sıkıntısı giderilerek kalbine ferahlık verildiğini ifade eder. İbn Abbas'ın da âyeti, "Biz senin göğsünü İslâm'a açtık" şeklinde tefsir ettiği bildirilir. (Buhârî, "Tefsîr", 94). En'âm sûresinde (6/125), "Allah, hidayetini dilediği kimsenin göğsünü İslâm için açar" ve Zümer sûresinde (39/22), "Allah'ın İslâm için göğsüne genişlik verdiği kimse rabbi tarafından hidayet nuru üzerinde değil midir?" buyurulması da bu yorumu destekler.

RESÛLULLAH'I ÇOK ÜZEN VE TAHAMMÜLÜ GÜÇ OLAN ZORLUKLARIN KALDIRILMASI

İnşirâh sûresinin, "Senin üzerinden ağır bir yükü kaldırdık" meâlindeki âyetiyle, peygamberlikten önce veya peygamberliğin ilk dönemlerinde Resûlullah'ı çok üzen ve tahammülü güç olan zorlukların kaldırılması kastedilir. Âyetteki vizr kelimesinin "ağır günah" mânasında olduğunu, dolayısıyla burada Hz. Peygamber'in günahlarının bağışlanmasının kastedildiğini söyleyenler bulunmakla birlikte ağırlığı özellikle vurgulanmış olan bir günahın Resûl-i Ekrem'le irtibatlandırılması uzak bir ihtimal olarak görünür. Resûlullah'ın bu âyet nâzil olunca, "Bir zorluk iki kolaylığa asla üstün gelemez" dediği rivayet edilir (Hâkim, II, 528).

SIKINTI VE HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA YILGINLIĞA DÜŞMEYİN

Âyette güçlükle beraber kolaylığın bulunacağına iki defa vurgu yapılması bir yandan Resûl-i Ekrem'in, karşılaşacağı şiddetli engelleme ve zorlukların rahatlama ile sonuçlanacağına kesin olarak güvenmesini sağlamayı amaçlamakta, öte yandan müminlere mâruz kalacakları sıkıntı ve haksızlıklar karşısında yılgınlığa düşmemelerini, Allah'a daima güvenmelerini, iyimserliklerini koruyup güzel günler için çalışmalarını telkin eder. Nihayet sûrenin sonunda Hz. Peygamber'in şahsında bütün müminlerden Allah'a bağlılıklarını sürdürmeleri istenir.

Türkçe'deki, "Elif demeden 'fergab'a çıkılmaz" deyiminde bu sûrenin son kelimesine işaret edilir. Son devir Osmanlı âlimlerinden Edirne Müftüsü Fevzi Efendi Ķudsiyyü'l-feraĥ fî tefsîri sûreti Elem neşraĥ (İstanbul, ts.) adıyla bir eser kaleme almıştır.

"SENİN YÜREĞİNİ AÇMADIK MI?"

Bu söz Resûl-i Ekrem (sav) hakkında nazil olmuş ve gerçekleşmiştir. Çünkü o, zihni rahat, yüreği geniş, iyimser, kalbi coşkulu, şefkatli, işleri kolaylaştırılmış, kalplere yakın, büyük ama sade, heybetine rağmen insanlara yakın, güleç ama vakarlı, yüce ama sevimli, şehirli ve köylü ayırt etmeyen, son derece ahlaklı, güler yüzlü, çok hayâlı, geleni güler yüzle karşılayan, Allah'ın verdiği şeylerle sevinen, ümitsizlik ve başarısızlık duygusuna kapılmayan, ümitsizlik nedir bilmeyen bir insandı. Çünkü o, risalet sahibi, ümmetinin modeli, nesillerin örneği, halkların öğretmeni, erdemler hazinesi ve ışık kaynağıydı.

Kısaca o kolaylaştırıcıydı…

İNŞİRÂH SÛRESİ OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

Elem neşrah leke sadrek/Ve vada'na 'anke vizreke/Elleziy enkada zahreke /Ve refa'na leke zikreke/Feinne me'al'usri yüsren/İnne me'al'usri yüsren /Feiza ferağte fensab/Ve ila rabbike ferğab

İNŞİRÂH SÛRESİ 'NİN TÜRKÇE MEALİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

Senin için bağrını açmadık mı?/İndirmedik mi senden o yükünü?/O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?/Senin şanını yüceltmedik mi?/Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var./Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!/O halde boş kaldığında yine kalk yorul! /Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!

FİKRİYAT
Derlenmiştir.
TDV İslamansiklopedisi, İNŞİRÂH SÛRESİ - M. Kâmil Yaşaroğlu, cilt: 22; sayfa: 346

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN