İhtişamlı mimarisiyle Hamidiye Camii
Osmanlı selatin camilerinin sonuncusu olan Yıldız Hamidiye Camii'nde, Sultan Abdülhamid'in el işçiliğinin ürünü olan iki eserin bulunduğunu biliyor muydunuz? Mimari açıdan pek çok üslubun birleştiği Hamidiye Camii, Osmanlı mimari yapılarına benzemeyen stiliyle ve ihtişamlı mimarisiyle göz kamaştırıyor. Her bir köşesinde farklı bir detayın yer aldığı Hamidiye Camii'nin mimarisine dair bilinmeyenleri sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Dış görünümü, planı ve dekorasyonu açısından son dönem Osmanlı mimari yapılarına benzemeyen cami, barok, ampir, rokoko üsluplarının karışımı olan "eklektik stili"nin son örneğidir.
Hamidiye Camii'nin yaklaşık on dönümlük arsasının etrafı demir parmaklıklarla çevrilidir ve üç kapısı bulunur.
Süslemenin hemen altındaki mermer zeminde ise "Besmele-i Şerife" ve nefis bir hatla yazılmış bir "Ayet-i Kerime" görülür.
Sağ ve solda merdivenle çıkılan odaları vardır. Sağda elçiler için tavanı 18 ayar altından yapılmış süslü süfera odası, soldaysa tavanı yağlıboya tablolu ve çok süslü olan hünkâr mahfili bulunur.
Caminin hünkâr köşkü ve harimi, dikdörtgen plan üzerinde görsel bir bütünlük arz eder. Hünkâr köşkünün küçük ve yüksek kubbesi, 16 pencereli çokgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur.
Neogotik pencereler ve mukarnas dizisi, cami kasnağına ayrı bir hava katmıştır.